Sadece diyet yaparak selülitlerimizi yok edemeyeceğimizi, yeterli ve dengeli beslenme, su tüketimi ve egzersizle desteklememiz gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi ilk kez selülit problemini çözen bir enjeksiyonu onayladı. Sonuçlar ilgi çekici
Yaz aylarının sonuna gelirken gündemden düşmeyen ve çokça soru aldığım bir konudan bahsetmek istiyorum. Sizce her yaştan çoğu kadının korkulu rüyası olan selülitlerle baş etmek mümkün mü? Selülitin bir hastalık ve estetik kusur olduğunu düşünebilirsiniz. Özellikle sosyal medyada sergilenen kusursuz ve montajlı fotoğraflar bu algının oluşmasında en büyük etkenlerden biri. Hatta öyle ki sürekli gündeme getirildiği ve eleştirildiği için birçok kişi vücudunu saklama hissiyatı duyuyor. Selüliti, çok özel durumlar dışında estetik kusur olarak değerlendirmek ve hastalık olduğunu düşünmenin doğru olmadığını hatırlatmakta fayda var. Kadının doğasında kadınlık hormonu olan östrojenin bulunmasından dolayı selülit yapısı oluştuğunu unutmayalım!
Yaşam tarzının etkisi
Selülitin vücut ağırlığı ile hiçbir bağlantısı olmadığını söyleyemem, fakat tamamen vücut ağırlığınız ile ilişkilendirmek de doğru değil! Hareketsiz yaşam tarzı, sigara içmek de selülit oluşumunda rol oynayan faktörlerden. Burada genetik faktörlerin rolü de var; yani vücut ağırlığınız düşük olsa da selülitli bir vücuda sahip olabilirsiniz. Peki, sizce selülitten kurtulma şansımız var mı? Vücudumuzda yer etmiş olan selülitin tamamen yok edilmesi mümkün olmasa da görünüm azalması veya oluşmasına engel olunması söz konusu olabilir. Sadece diyet yaparak selülitlerimizi yok edemeyeceğimizi, yeterli ve dengeli beslenme, yeterli su tüketimi ve egzersizle desteklememiz gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Bu konuda güncel tedavi yöntemleri de giderek artıyor.
Selülit tedavisinde kozmetik destekleri ve estetik müdahaleler son zamanlarda oldukça yaygın. Fakat her şeyde olduğu gibi burada da kanıta dayalı tıptan yana olmak gerekiyor. Konuyla ilgili bir rapordan bahsetmek istiyorum. CBS News’den Dr. Max Gomez’in bilimsel bildirisine göre, Food and Drug Administration (FDA, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi), ilk kez selülit problemini çözen bir enjeksiyonu onayladı. Yıllardır selülit görünümünü azaltmak için çeşitli tedaviler uygulanıyor. Kremler, merhemler, radyo frekans cihazları, lazerler bunlara örnek verilebilir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin onay verdiği bu enjekte edilebilir enzim olan QWO, invaziv olmayan klinik deneylerle desteklenmiş. Temel bir kolajenaz enzim olan QWO’nun bu noktada yeni bir tedavi yöntemi olabileceği belirtiliyor. Bilimsel olarak literatüre geçmese de sonuçlar ilgi çekici. Bu konudaki güncel gelişmeleri ve araştırmaları yakından takip etmeye devam edeceğim.
Selülit savar meyve
Selülit söz konusu olduğunda akla gelen besinlerden biri ananas oluyor. Ananas, bromelain adında proteinleri sindirici etkiye sahip bir enzim içerir. Dokuların iyileşme süresini kısaltması, inflamasyon ve ödemi azaltması da onun selülit savar olarak nitelendirilmesine sebep olan özelliklerine örnek verilebilir. Ananasın orta kısmındaki sert yapının da bromolein içerdiğini unutmayın, çöpe atmadan bir kez daha düşünün. Kısacası doğru beslenme ve düzenli egzersizle birleştiğinde selülitle mücadelede destek olduğundan bahsetmek mümkün. Hiçbir besinin tek başına mucize yaratmadığını, hiçbir besinin de tek başına suçlu olmadığını bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Egzersizsiz olmaz
Yaz aylarında en büyük sorunlardan biri yüksek hava sıcaklıklarında yürüyüş ve egzersiz yapma zorluğu oluyor. Bu nedenle genellikle egzersize ayrılan süre azalabiliyor. Fakat yaz mevsiminin sonuna gelirken hava sıcaklıklarının giderek azalacağını göz önünde bulundurarak açık havada yürüyüşe yeniden şans vermenizi öneririm.
Suyu unutmayın!
Selülit oluşmaya başladığında vücutta kan dolaşımı sorunları ortaya çıkabiliyor, gittikçe büyüyen yağ hücreleri kanın damarlarda dolaşımını engelleyebiliyor ve vücuttaki su, çevredeki dokularca tutularak cildin görüntüsünün bozulmasına yol açabiliyor. Gün içerisinde yeterli su tüketmiyorsanız dikkat! Selülitin daha da belirgin bir görünüme sahip olmasına sebep olan toksinleri vücuttan atmanın en önemli yolu, bol su içmekten geçiyor. Su aynı zamanda yağ tabakalarının arasında saklanan toksinlerin de atılmasına yardımcı olur.
Mucizelere yer yok
Tatil dönüşü aldığınız fazla kilolardan hemen kurtulmak istemez miydiniz? Son günlerde sosyal medya hesaplarında hızlı kilo vermek adına bazı tarifler görüyorsunuzdur. Yeni trendlerden biri ise chialı-limonlu su. Bu tarifin yağ yaktırdığı, kısa sürede kilo kaybı vadettiği belirtiliyor. Chia tohumlu su, bir bardak ılık suya bir kaşık dolusu chia tohumu ve yarım limon suyunun ilave edilmesiyle hazırlanıyor. “3 günde 3 kilo verdiren”, “ödem atan”, “selülitleri yok eden” bu tarz tariflere lütfen aldanmayın! İnternette türlü kelime oyunlarıyla insanlar yanlış bilgilendiriliyor ve mucizeler vadediliyor. Kilo kaybedeyim derken sağlığınızı kaybetmemek için doğru beslenme ve hareketli yaşam çözümünden fazla uzaklaşmamanızı tavsiye ederim. Bilimsel araştırmalarla desteklenen, gerçekten bu konuda eğitimli kişiler tarafından hazırlanmış veya hükümet kontrolünde olan bilgi verici sayfalara ulaşmak çaba gerektiriyor. Bilim dünyasında mucizelere yer yok.