Bağışıklığı desteklemek, sadece Kovid sürecinde değil, sonraki dönemde de çok önemli. Sağlık, hem bedenin hem de ruhun tam bir iyilik halinde olması durumudur. Bu noktada detoks terimi altında ruhu arındırmak da yatıyor.
Dünyayı etkisi altına alan korona salgını hayatımızın her alanında kendisini göstermeye devam ediyor. Ben de bir beslenme uzmanı olarak beslenme ile ilişkisini ve yapılan güncel çalışmaları yakından takip ediyorum. Kovid-19 denilince akla gelen ilk şey biliyorsunuz ki bağışıklık. Elbette bağışıklığa destek olmak sadece Kovid sürecinde değil, Kovid sonrası dönemde de çok önemli. Peki sizce şehir hayatının yoğun temposunda hem bağışıklığınızı güçlendirmek, hem de detoks yapmak mümkün mü?
Bağışıklık sistemini etkileyen faktörler arasında çevresel toksinler de yer alıyor. Detoks aslında toksinlerden arınma anlamına geliyor. Toksinlerden kurtulmak için ise doğal beslenme ve yaşam tarzı ana prensibiniz olmalı. Öyle ki şehir yaşantısı bu noktada maalesef olumsuz rol oynayabiliyor. Bunlara hava kirliliğine katkıda bulunan ve günlük yaşantımızda maruz kaldığımız duman ve diğer partikülleri örnek verebilirim... Bu maddeler, bağışıklık hücrelerinizin normal aktivitesini bozabiliyor veya baskılayabiliyor. Fakat bağışıklık sistemimizin özellikle tek bir besin veya tek bir faktörden etkilenmediğini unutmayın. Vitamin ve mineralleri içeren dengeli bir diyet, yeterli uyku ve egzersiz, düşük stres gibi sağlıklı yaşam tarzı faktörlerin tümü vücudu enfeksiyon ve hastalıklarla savaşmak için en etkili şekilde hazırlar.
İlk kural öze dönüş
Geleneksel yaşam, öze dönüşün önemli olduğunu düşünüyorum.Kooperatiflerden destek almak, yerele önem vermek bu konuda dikkat edilmesi gerekenlerden. Hem bağışıklık ve insan sağlığı hem de gelecek nesiller için sürdürülebilirlik açısından öneminin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Örneğin semt pazarlarına gitmek… Mevsimsel ve yerel beslenmeye göstereceğimiz özen hem bağışıklığınız için önem taşıyor hem de atıksız mutfak için destek oluyor. Biliyorum şehir hayatının karmaşası içinde semt pazarlarına gitmemiz veya memleketimizden sebze, meyve getirmemiz çok fazla mümkün olmuyor ama bir noktada şartları zorlamak gerekiyor. Gidemiyorsanız da yerel üreticileri, kadın kooperatifleri destekleyerek teknolojinin gücünden faydalanmayı deneyebilirsiniz.
Şehirde spor
Sağlık, hem bedenin hem de ruhun tam bir iyilik halinde olması durumu. Bu noktada detoks terimi altında ruhu arındırmak da yatıyor. Biliyorum aklınıza açık havada yürüyüş ilk gelen oluyor fakat şehirde detoks mümkün. Örneğin bazılarına müzik dinlemek, dizi izlemek, dans etmek iyi gelebiliyor. Şehirden uzaklaşamıyorsanız gündelik koşturmada biraz nefes almak için meditasyon, yoga ve nefes videoları size rehberlik edebilir. Tüm bunlar olmadığında kendinizi stres altında hissedebilirsiniz, bunun da bağışıklık sisteminizi olumsuz etkileyeceğini unutmayın. Yeterli uyku da bir diğer önemli konu. Uyku aslında vücut için adeta bir yenilenme süreci, bu süreçte vücutta enfeksiyonla savaşan birçok sitokin türü salınıyor, yetersiz uyku bu sitokinlerin ve diğer bağışıklık hücrelerinin miktarını baskılayabiliyor.
Grip mevsiminde bağışıklığı güçlendirmek denince akla gelen ilk vitaminlerden biri de C vitamini. C vitamini suda eriyen, suda çözünen bir vitamin. Yağda eriyen vitaminlerin aksine, C vitamini gibi suda çözünen vitaminleri vücudumuzda depolayamayız ve fazlasını idrarla atarız. Bununla beraber fazlaca aldığımız C vitaminin, vücudumuza başka etkileri de olabilir. Fazla C vitamini alımının en yaygın yan etkisi sindirim problemleridir. Bu belirtiler ishal ve mide bulantısı olabilir.
İlave olarak ne yapılabilir?
Grip mevsimi veya hastalık dönemlerinde, insanlar genellikle bağışıklığı artırdığına inanılan bazı yiyeceklere veya vitamin takviyelerine yönelirler. Serbest radikal temizleyicilerden glutatyon da bağışık sistemini desteklemede rol oynayan antioksidanlardan. Glutatyon içeren besinlere lahana, karalahana, brüksel lahanası, enginar, karnabahar, ıspanak, maydanoz, sarımsak, soğan, avokado, kuşkonmaz, bamya, greyfurt gibi besinleri örnek verebilirim. Fakat bu besinlerin tüketiminin, vücutta glutatyon seviyeleri üzerinde etkisi hala araştırmaya devam ediyor. Glutatyon midede parçalandığı için aminoasitlere ayrılıyor ve glutatyon seviyesine katkısı tartışma konusu. Glutatyon yapımı için gereken aminoasitlerin alımı da glutatyon seviyeleri için önemli. Süt ve süt ürünleri, baklagiller, keten tohumu, yulaf gibi tahılları beslenme planınıza ekleyin. Rengarenk tabaklar oluşturmaya özen gösterin. Glutatyon tedavisi de bu dönemde sıklıkla konuşulan konular arasında. Bu konuda sorularınız var ise bir hekimden yardım almanızı öneririm.