Her besinin ona özgü olan renginin altında farklı sağlık faydası yatar. Peki, renkler bize neler söylüyor, haydi bakalım
Yaz aylarında manav tezgâhları size bir başka çekici gelmiyor mu? İtiraf edeyim ben çoğu zaman rengârenk sebze ve meyveler arasında seçim yapmakta zorlanıyorum. Meyveler beslenmemizdeki en önemli vitamin, mineral ve antioksidan kaynağı besinler arasındadır. Özellikle yaz aylarına özgü olan meyvelerin su içeriğinin çok daha fazla olduğunun farkında mısınız? Bu aslında doğanın bize bir mesajı. Yaz aylarında sıcak havalarda terle beraber sıvı kaybı artınca daha çok su içeriği yüksek besinlere ihtiyaç duyarız. Bu sebeple yaz döneminde de rengârenk meyveler ve sebzeler mutlaka sofranızda yer almalı.
Fitobesinleri duydunuz mu?
Meyve ve sebzelerin kendilerine özgü olan renklerinin nereden geldiğini hiç düşündünüz mü? Fitokimyasallardan. Evet, doğru duydunuz fitobesin veya fitokimyasal dediğimiz maddeler besinlerin içinde bulunur; onlara tatlarını, renklerini, kokularını verir. Aynı zamanda vücudumuzun sağlıklı işleyişini devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu mikrobesinlerdir.
Genetiği değiştirilmiş sebze ve meyveler artacak
Tükettiğiniz domatesin iki yumurta ile aynı miktarda D vitamini içerebileceğini biliyor musunuz? İngiltere’de yapılan çalışmada, domateslerin genetiğini değiştirmek için çeşitli teknoloji uygulamalarını kullanmışlar. John Innes Araştırma Merkezi’ndeki bilim insanları CRISPR teknolojisi ile domates üzerinde genetik değişiklik yaparak D vitamini ile zenginleştirilmiş domatesler elde etmiş. Araştırmacılar bunun vegan beslenen bireylerde D vitamini eksikliğine destek olabileceğini belirtiyor. Küresel düzeyde yaklaşık bir milyar insanın şu anda D vitamini eksikliği yaşadığı ve vegan beslenmedeki artışın da burada rol oynadığını düşünürsek çalışma umut vaat ediyor diyebiliriz. Bir domatesin iki orta boy yumurta veya yaklaşık 30 gram ton balığı ile eşdeğer düzeyde D vitamini içerdiği belirtiliyor. Bu tarz fonksiyonel uygulamaların gelecek yıllarda da artacağını düşünüyorum fakat her zaman vurguladığım gibi mevsiminde beslenmek ve yerele önem vermenin vitamin ve minerallerden faydalanmak için en önemli yöntem olduğunu unutmayın.
Renklerin ardındaki fayda
Kırmızı renkliler: Enfeksiyonlara karşı koruyucu, kalp, karaciğer ve sindirim sağlığını destekleyicidir. Kırmızı renkli besinler deyince aklımıza ilk gelenler ise domates, karpuz, kuşburnu, çilek, ahududu, vişne, kiraz, kırmızıbiber.
Turuncu renkliler: Antibakteriyel, antikanser, hücre koruyucu, bağışıklık sistemini, cilt sağlığını, üreme sağlığını desteklemektedir. Portakal, şeftali, mango, kavun, mandalina, havuç gibi turuncu sebze ve meyveler üzerinde yapılan çalışmalar bu renk gıdaların yaşam süresini uzatabileceğini de gösteriyor.
Yeşil renkliler: Antikanser, antienflamatuar etkileriyle beyin sağlığını koruyucu, bilişsel sağlığı, kalp sağlığını, karaciğer sağlığını desteklemektedir. Yeşil renkli besinlere ıspanak, karalahana, brokoli, marul, nane, dereotu, kivi, biber, fasulyeyi örnek verebiliriz.
Mor/siyah renkliler: Antikanser, antienflamatuar özelliktedir. Hücre koruyucu, bilişsel fonksiyon desteği, kalp sağlığı ve karaciğer sağlığını desteklemektedir. Mor havuç, incir, patlıcan, mor lahana, yaban mersini, böğürtlen, mürdüm eriği, beslenmemizdeki mor ve siyah renkli besinlerdendir.
Beyaz renkliler: Soğan, sarımsak, karnabahar, mantar gibi besinler ise antimikrobiyel, antikanser özellikleriyle sindirim sistemini, karaciğer sağlığını ve endokrin fonksiyonları desteklemektedir.