Araştırmalar, erkeklerin kardiyovasküler hastalıklar, insülin direnci ve diyabet gibi obeziteyle ilişkili rahatsızlıkları geliştirme olasılığının kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu gösteriyor. Erkeklerin beslenme konusunda biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor
Obezitenin, psikolojik ve fizyolojik sorunlar ile ekonomik yükü giderek artan kronik bir hastalık olduğundan pek çok kez bahsettim. Koronavirüs gibi bulaşıcı bir hastalık olmasa da en az virüsler kadar tehlike oluşturabiliyor. Öyle ki koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet, gut, bazı kanserler, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, depresyon gibi birçok hastalığın altında yatan nedenlerden olabiliyor. Bu konuda daha fazla koruyucu sağlık hizmeti, halk sağlığı eğitimi, yaşam tarzı değişikliği ve uzman desteği çok önemli. Peki, obezitenin erkekler için daha büyük bir risk faktörü olabileceğini biliyor musunuz?
Farklı hücre yapıları
Obezitenin yaş, cinsiyet fark etmeksizin yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkisi var. Ancak yeni yapılan bir çalışma, obezite durumunda erkeklerin kadınlara kıyasla daha fazla tehlike altında olduğunu belirtiyor. Geçtiğimiz günlerde i-Science dergisinde yayımlanan çalışma, erkek ve kadınlardaki yağ dokusundaki kan damarlarını oluşturan hücrelerinde dikkat çekici farklılıklara rastlandığını bildiriyor. Buna bağlı olarak erkeklerin kardiyovasküler hastalık, insülin direnci ve diyabet gibi obezite ile ilişkili durumları geliştirme olasılığının kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu bulunmuş. Özetle erkeklerin beslenme konusunda kadınlara göre biraz daha dikkat etmeleri gerekiyor demek mümkün. Beslenme düzeninizde yapacağınız küçük değişikliklerle obezitenin önüne geçebileceğinizi hatırlayın.
Genler etkili mi?
Saçınızın kızıl veya gözlerinizin yeşil olmasının nedeni genlerinizdir. Sizi siz yapan onlardır. Peki, genleriniz pantolon bedeninizi de etkiliyor olabilir mi? Araştırmalar genlerinizdeki farklılıkların kilo sorunlarına yol açabileceğini gösteriyor. Yani ebeveynleriniz kilolu ise sizin de kilolu olma ihtimaliniz var diyebilirim. Peki, sizce obezite tedavisine verilen yanıtta genler etkili mi? Geçen yıl Journal of Personalized Medicine dergisinde yayımlanan bir araştırma, şiddetli ve komplike obezitesi olan bireylerin, genlerine dayalı bir diyet, kilo verme programına farklı tepkiler verdiğini bildiriyor. Sonuçlar, bu araştırmada bulunan genetik etkilerin hafif olduğu ve daha geniş araştırmalarda ilaç tedavisi, bariatrik cerrahi gibi farklı obezite tedavileriyle daha fazla keşfetmenin iyi olacağı yönünde. Özetle araştırmalar, genlerdeki farklılıkların kilo sorunlarına yol açabileceğini gösteriyor. Yani ebeveyn olarak kilo durumunuz çocuğunuzu etkileyebiliyor. Bir başka araştırmaya göre, anne ve babadan biri kilolu ise çocuğun kilolu olma ihtimali yüzde 40, eğer ikisi de kilolu ise oran yüzde 80’lere kadar çıkabiliyor. Anne ve babası kilolu olmasına rağmen, ideal bir vücut yapısına sahip birçok kişi olduğunu da unutmayın. Burada 2 anahtar kelime var: Sağlıklı beslenme ve egzersiz. Araştırmalar eğer genleriniz yüzünden obez olma ihtimaliniz varsa bile düzenli beslenme ve sporla bunu kırabileceğinizi gösteriyor.
Maternal obezite yaşlanmayı hızlandırıyor
Obezitenin yaşlanmayla ilgisi olduğunu söylesem? Evet, yanlış duymadınız. Obezitenin metabolizma üzerindeki olumsuz etkileri, diyabet ve kalp hastalığına zemin hazırladığı uzun süredir biliniyor. Yeni araştırmalar bu etkilerin dışında maternal obezitenin nesiller boyunca yavrulara bile geçtiğini ve normal yaşamda meydana gelen metabolik bozuklukların yaşlanma oranını hızlandırdığını belirtiyor. The Journal of Physiology dergisinde yayımlanan bir araştırma da gebelik döneminde obezitenin etkilerinin nesiller boyunca bebeklere bile geçerek normal yaşamda meydana gelen yaşlanma hızını artıracağını belirtiyor. Başka bir araştırma ise yetersiz beslenen bir annenin çocuğunun kalbinin erken yaşlanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Maternal obezite, yani obeziteye sahip bir gebenin ve hamilelik sırasında yüksek yağlı, yüksek şekerli bir beslenme planı uygulamasının fetüste karaciğer yağlanması ve metabolik hastalıklara sebep olabileceğini belirten çalışmalar da var.