Obeziteyle mücadelede nelere dikkat ediyorsunuz? Maalesef günümüzde artık obezitenin görülme yaşı gibi bir terim yok, çocukluktan hatta bebeklikten başlayan bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü aşırı kilo ve obezitenin yetişkinlerin yaklaşık %60’ını ve her üç çocuktan birini etkilediğini belirtiyor. Ülkemizde ise her 100 kişiden 21’i obeziteyle karşı karşıya. Her zaman altını çizdiğim gibi, yeterli, dengeli ve sürdürülebilir beslenmeyle obeziteyi yenmek mümkün.
22 Mayıs Avrupa Sağlık Otoriteleri (European Association for the Study of Obesity) tarafından Avrupa Obezite Günü olarak kutlanıyor. Ben de bir beslenme uzmanı olarak bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyorum ve güncel araştırmalarla obeziteyle mücadelenin öneminden bir kez daha bahsetmek istiyorum.
Gebelikte obezite riski
Fazla kilo ve obezite, özellikle gelişmekte olan ülkeler için dünya çapında bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Her iki durum doğurganlık çağındaki kadınlar arasında daha yüksek prevalansa sahip. Öyle ki doğurganlık çağındaki kadınların neredeyse üçte birini etkiliyor. The Journal of Physiology dergisinde geçtiğimiz aylarda yayımlanan yeni araştırma, hamilelik sırasında obez olmanın, anne karnındaki bebeğin kalbinde moleküler değişikliklere neden olabileceğini bulmuş. Bu durum aynı zamanda besin metabolizmasıyla ilgili genleri yani karbonhidratların ve yağların nasıl metabolize edileceğini de etkiliyor. Araştırmacılar bu değişimin çocukların sonraki yaşamlarında kalp sorunları riskini de büyük ölçüde artırdığını belirtiyor.
İnflamasyon belirteçleri üzerinde söz sahibi
Vücudumuz bir sorun olduğunu ve tehlikede bulunduğunu inflamasyonla bize anlatmaya çalışır. Nutrient dergisinde geçtiğimiz aylarda yayımlanan çalışmada, gebelik sırasındaki diyet içeriğinin ve gebelik öncesi vücut kitle indeksinin anne ve çocuklarında artan oksidatif stres belirteçleriyle ilişkisi araştırılmış. Bireyler gebelik öncesi beden kütle indeksine (BKİ) göre sınıflandırılmış. İnflamasyon belirteçleri malondialdehit (MDA) ve nitrik oksit (NO) seviyelerinin aşırı kilolu veya obez annelerde normal kilolu annelerden daha yüksek olduğu görülmüş. Meyve ve sebze alımı daha yüksek olan kadınlarda ise inflamasyon belirteçlerinin daha düşük olduğu çalışmanın önemli sonuçları arasında.
Yaşam tarzı değişiklikleri şart
Obezite tedavisinin beklenen yaşam sürenizi 6-7 yıl artırabileceğini biliyor musunuz? Osaka Üniversitesi’nde geçtiğimiz aylarda yayımlanan çalışmada, yaşam tarzı davranışlarını değiştirmenin orta yaştan itibaren yaşam beklentisi üzerindeki etkisi değerlendirilmiş. Diyet, egzersiz, alkol alımı, sigara içme durumu, uyku süresi ve vücut kitle indeksi gibi bileşenleri içeren anketle, her sağlıklı davranış için puan verilmiş ve bu yaşam tarzı davranışlarını değiştirmenin öngörülen yaşam süresi üzerindeki etkisi değerlendirilmiş. Daha fazla sayıda değiştirilmiş sağlıklı davranış, hem erkekler hem de kadınlar için uzun ömürle doğrudan ilişkili olarak bulunurken, araştırmacılar alkol ve sigara tüketmemenin, kilo vermenin ve uyku kalitesini artırmanın yaşam süresi üzerinde en çok etkiye sahip olduğunu belirtiyor.
Bir adım atın!
Aşağıdaki maddelere dikkat ederek obeziteyle mücadelede bir adım atabilirsiniz:
Kısa sürede hızlı kilo vermeyi hedeflemeyin, seçimlerinizi zamana yayın, iyi ve sürdürülebilir beslenmeyi hedefleyin.
Sağlıklı beslenmek ve hareket etmek ilk hedefiniz olsun.
Katkı, koruyucu, renklendirici içeren atıştırmalıklar yerine sağlıklı atıştırmalıklar tercih etmeye özen gösterin.
Porsiyonlarınızı küçültün, tabağınızın yarısını mevsim yeşillikleriyle doldurun.
Bitkisel ağırlıklı beslenin, bitkisel protein kaynağı baklagillerden destek alın.
Tuz tüketiminizi azaltın, bunun yerine baharatlardan faydalanın.
Motivasyonunuzu kaybetmeyin, kendinize küçük hedefler koyun.
Kilo verememenizin endokrinolojik bir nedeninin olup olmadığını öğrenin. Sağlık kontrollerinizi düzenli olarak yaptırın.