Deprem bölgesinde 200 binden fazla binanın acil yıkılacağı veya ağır hasarlı olduğu tespit edilmişti. Enkazdan çıkan ve kanserojen olduğu bilinen asbest tehlikesi konusunda, Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Ensari ile görüştüm.
1-7 Nisan Kanser Haftası’nı geride bırakırken genetik faktörlere müdahale edilmesi kolay olmasa da çevresel müdahalelere karşı önlem almanın önemine bir kez daha dikkat çekiyoruz. Dünya genelinde en sık görülen kanser türlerine baktığımızda göğüs, akciğer ve kolon kanseri ilk 3 sırada geliyor. Akciğer kanseri denildiğinde akla ilk sigara tüketimi ve erkek popülasyon risk grubu gelse de son günlerde çok konuşulan ama yeterince ciddiye alınmayan gizli tehlike daha var; o da asbest!
1-7 Nisan’ın aynı zamanda Asbest Farkındalık Haftası olduğunu biliyor musunuz? Asbest bir diğer adıyla amyant, ısıya aşınmaya, kimyasal maddelere dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineral. Bu mineral sanayide pek çok endüstri kolunda kullanılıyor. İnşaat malzemesi endüstrisi, tekstil, kâğıt, gemi yapımı bunlardan bazıları. Peki, insan sağlığına ne gibi bir etkisi var? Asbest maruziyeti de hem akciğer hem de akciğer zarı kanseri açısından büyük rol oynuyor. Havaya saçılan liflerin solunmasıyla bu liflerin çoğu bedenimizin savunma mekanizmaları ile uzaklaştırılabilse de bazı lifler maruziyet yoğunluğuna, süresine, asbest lifinin yapısına ve bireysel faktörlere bağlı olarak akciğer dokusunda birikebiliyor. Yanlış duymadınız, mikroplastik tehlikesinden sonra soluduğumuz havada asbest tehlikesiyle de karşı karşıyayız. Asbeste bağlı hastalıklar arasında akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseri var.
Türk Toraks Derneği, asbest ile ilişkili hastalıklarda kür sağlayan bir tedavi yaklaşımı bulunmadığının ve bu nedenle çevresel ve mesleksel maruziyetlerin azaltılmasının birincil yaklaşım olması gerektiğinin altını çiziyor.
Kayıtlarda solunum yetmezliği
Asbestin Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi tarafından “Kanserojen Maddeler” listesinde Grup 1A kanserojen madde olarak belirlendiğini de belirtmek istiyorum. Konunun ciddiyetini dünya çapında ele alan pek çok araştırma var. Avrupa Sendikalar Enstitüsü’ne (ETUI) göre, 2030 yılına kadar yalnızca Batı Avrupa’da asbeste bağlı kanserlerin yol açacağı ölüm sayısının 500 bini bulacağı öngörülüyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yapılan çalışmada ise asbestin her yıl sadece mesleki maruziyet nedeniyle global olarak 100 bin can kaybına neden olduğunu tahmin ediliyor. Ülkemizde bu durum, ölüm sebebi bakımından “solunum yetmezliği” olarak kayıtlara geçiyor ve kaç çalışanın asbest maruziyeti sebebiyle hayatını kaybettiği maalesef bilinmiyor!
Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Ensari: “Her belediye asbest söküm uzmanı istihdam etmeli”
*Deprem bölgesinde yeteri kadar önlem alındı mı, yapılması gerekenler neler?
Üzülerek söylüyorum ki, deprem sonrası özellikle arama kurtarma ekiplerinden başlayarak sağlık ekipleri, temizlik görevlileri, gazete muhabirleri, tamamı o şokun etkisiyle maske kullanmadılar. Ve bu kişiler asbeste maruz kaldılar. Sadece asbest yok bu atıkların içinde; tehlikeli maddeler, hatta asbestten daha hızlı öldürücü maddeler mevcut. Dolayısıyla burada çok ciddi bir maruziyet olduğunu ve yeterli değil, neredeyse hiç önlem alınmadığını gördük. Bu yüzden çok üzgünüz. Özellikle ilerleyen dönemler için yapılması gereken özellikle yaşam yerlerini enkazdan ve yıkımdan çıkan molozların yakınına inşa etmemek. Sadece yaşam alanlarına yakın değil tarım alanlarına, göletlere, barajlara bu bölgelere yakın yerlere de dökülmemesi gerekiyor. Zira bu molozların tamamı bizim için tehlikeli atıktır. Bu tozların yüzde 90’ı silika tozlarıdır. Silika tozları kot taşlama/kumlama işçilerinin meslek hastalığı olan silikozise sebep olabilir. Tabii sadece asbest değil, cıva, kurşun gibi ağır metaller de orada var. PCB, PBB, kadmiyum, küf mantarı gibi radon gazı gibi. Bu enkazlardan yoğun miktarda radon gazı çıktığını da belirtmek istiyorum. Radon gazı ise betonun, tuğlanın, mermerin içinde bulunan kokusuz bir gazdır. İnsanlar bunu fark edemeden solur. Molozların çadır kentlere yakın yerlere dökülmemesi gerekir.
1 Maske 1 Hayat kampanyası
*Başlattığınız “1 Maske 1 Hayat” kampanyasından bahseder misiniz?
Maske kullanımı çok önemli. Kampanyada, bölgede çalışanlarda hiçbir koruyucu donanım olmadığını gördük. Tek kullanımlık tulum, maske, gözlük gibi kişisel koruyucu donanım kullanılmıyor. Biz de başlattığımız “Bir maske bir hayat” kampanyasına yapılacak bağış ve destek için AFAD’dan resmî izin aldık. Orada aylarca devam edecek bir yıkım, söküm söz konusu. Bu nedenle uzun dönemde maske kullanımı gerekiyor. Tulum, eldiven gibi ihtiyaçlar için çalışmalarımız devam ediyor. Maalesef kampanyaya beklediğimiz desteği alamadık.
*İstanbul’da da binalar yıkılıyor. Belediyelerde bu süreç nasıl işliyor? Asbest Söküm Uzmanlığı istihdama açık mı?
Asbest söküm uzmanı sayısı Türkiye’de 700 kişiye yakın. Spesifik bir uzmanlık olduğu için çok fazla bir sayı değil. Ben inşaat mühendisiyim; benim de bilgim yoktu, uzmanlığı alınca bu tehlikenin farkına vardım. Asbest söküm uzmanlığına başvurmanız için iş güvenliği uzmanı olmanız yeterli. Ankara’da bir eğitim alıyorsunuz. En azından birkaç pilot yerde daha bu eğitimin başlanmasıyla ilgili şu anda bakanlığa talebimizi ilettik. Tavsiyemiz asbest söküm uzmanı konusunda belediyelerin daha fazla adım atması. Evet, istihdam eden belediyeler var. Şişli, Beşiktaş, Kadıköy, Kâğıthane gibi örnekleri verebilirim. Derneğimizin yayınladığı İstanbul Asbest Haritası Raporu’nu inceleyebilirsiniz, belediyelerin durumunun genel olarak iyi olmadığını göreceksiniz. Şöyle bir öneride bulunabiliriz: Her belediye birer asbest söküm uzmanı istihdam etsin. Farkındalık yok, fakat evinizin dibinde binalar yıkılıyor. 1 Temmuz 2022’de yayınlanan Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmelik’e uygun değil. Bu yönetmeliği uygularsanız asbestten maruziyetimiz minimuma iner. Bakın sıfıra iner diyemiyorum. Asbest nanometreye kadar küçülebiliyor. Dolayısıyla gözümüzün görmüyor olması solumadığımız anlamına gelmiyor. Özellikle kentsel dönüşüm bölgesinde olanlar yıkımı sakın izlemesinler. Yıkımı izlemek bir intihardır. Yıkım bölgesinde oturmaya veya çalışmaya mecbursanız P3 toz maskesi öneriyorum.
*Türkiye’de asbest uzmanı sayısı yetersiz diyebilir miyiz?
Yetersiz buluyoruz. Hesaplarımıza göre 3 bin 500-4 bin civarında uzman gerekiyor. Ama şu anda ne yazık ki bu uzmanlarımız eksiklikler sebebiyle başka işler yapabiliyor. Sahada 40 kişiyi geçmez doğrudan bu işi yapan. Kamuoyunun bilinci artıkça yerel yönetim de tedbirler alacaktır.
Çocuklar için risk 5 kat fazla
Çocuklar ve yetişkinler için aynı oranda mı risk var?
Burada ileriye dönük süreçte özellikle çocuklar tehlike altındadır. Çünkü asbeste bağlı hastalıklara yakalanma olasılığı çocuklarda yetişkinlerden 5 kat fazladır. Mümkünse çocukları yıkım bölgelerinden moloz döküm sahalarından uzak tutalım. Muhakkak maske ve eldiven kullanalım. Eldiven de cilt kanserine karşı koruyor. En azından bölgede çalışanlar için P3 tipi, bölgede yaşayanların ise P2 tipi toz maskesi ve eldiven kullanmalarına özen gösterelim.