Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

16 Ekim Dünya Gıda günü yaklaşırken çok sevindirici bir haber aldık. 2020 Nobel Barış Ödülü Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’na verildi. Çok mutlu oldum, uzun zamandır BM Gıda ve Tarım Örgütü ile iş birliği içinde çalışıyorum ve her fırsatta hatırlatıyorum: Toprak hasta, hava hasta, su hasta yani gezegen hasta. Dünyanın bir bölümü açlık çekerken, diğer tarafta fazla kilolu ve obez bireylerin sayısının artması, saniyeler içinde tonlarca gıdanın israfı varken bireysel sağlık ve iyileşme mümkün olamaz.

Dünya Gıda Günü: Büyütelim, besleyelim hep birlikte sürdürelim


Haberin Devamı

Nobel komitesinin açlıkla mücadeleye ve çatışma alanlarındaki insanların yaşam koşullarına katkılarından dolayı programı ödüle layık görmesi umarım karar vericiler, hükümetler, özel sektör ve herkes için farkındalığı artıracak bir etki yaratır.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş yıl dönümü olan 16 Ekim, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Bu kapsamda yakın zamanda FAO Türkiye’nin düzenlediği etkinlikte Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu 2020 (SOFI 2020) raporunun sonuçları paylaşıldı. SOFI 2020, 2030’da sıfır açlığın hâlâ ulaşılabilir bir hedef olup olmadığını değerlendirmek için FAO, IFAD, UNICEF, WFP ve WHO tarafından yıllık olarak ortaklaşa hazırlanıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için bu veriler çok büyük önem taşıyor.

Ben de bu raporun önemli sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Açlık ve obezite paradoksu

Zamanımızın en büyük zorluklarından biriyle karşı karşıyayız. Kronik açlık yaşayanların sayısının 1 yılda 10 milyon, son 5 yılda ise neredeyse 60 milyon arttığını biliyor musunuz? FAO Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu Dünyadaki açlığın 2014 yılından bu yana kademeli olarak arttığının altını çiziyor.

2019 yılında dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya erişemedi. Yaklaşık 690 milyon insan açlıkla mücadele ederken, bu şekilde artarsa, 2030’da bu sayının 840 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.

Kovid-19’un ise bu tabloya 130 milyondan fazla insanın eklenmesine neden olabileceği belirtiliyor. Dünya üzerindeki birçok insan sağlıklı beslenemediği için gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Açlığın üstesinden gelmek aslında sorunun sadece bir parçası. İki milyar insanın güvenilir, besleyici ve yeterli gıdaya düzenli olarak ulaşamadığını hatırlatmak istiyorum.

Haberin Devamı

Aynı zamanda ülkeler sağlıksız beslenmeyle bağlantılı obezite sorunuyla da karşı karşıya. 676 milyon yetişkin obez. Yani bu dünyadaki yetişkin nüfusun yaklaşık %13’ü. FAO Gıda Güvenliği Uzmanı Keigo Obara Türkiye’de çocuklar arasında kötü beslenme azalırken, yetişkinler arasında obezitenin arttığını vurguluyor.

Ne yapabiliriz?

Mevcut beslenme düzenlemeleri sağlık harcamaları ve çevre üzerinde de büyük zarara yol açıyor. Bu anlamda, sağlıklı beslenmeye geçiş doğrudan ve dolaylı sağlık maliyetlerini %97’ye kadar, sera gazı emisyonlarının sosyal maliyetlerini ise %74’e kadar azaltabiliyor. Yani bütün dünya sağlıklı beslenirse açlık ve yetersiz beslenmeyi sona erdirme hedefinde gerçek bir şansımız olabilir. Geleceği daha iyi inşa etmek için şimdi harekete geçme zamanı. 2030 hedeflerine ulaşmak için barış, istikrar ve güvenliğin elzem olduğunu anlamak gerek.

Gıdaya, üreticilere, gezegenimize saygı duyalım, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmeyle açlığa son çağrısına ortak olalım.

Haberin Devamı

FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, bizleri besleyen nüfusun %80’inin kırsalda yaşayan küçük çiftçiler olduğunu belirtiyor. Selışık, tarımda kooperatif ve benzeri örgütler bünyesinde yer almanın, çiftçilere pazarlara ulaşma ve gerekli teknik bilgilere erişme bakımından yardımcı olacağını söylüyor. Her zaman söylediğim gibi, küçük aile çiftçiliğini desteklemek ve geleneklerimize sahip çıkmak zorundayız.

29 Eylül tarihinde dünyada ilk kez kutlanan “Gıda Kaybı ve İsrafı” hakkında daha önce detay bilgi paylaşmıştım. FAO, gıda kaybı ve israfında farkındalığı artırmak ve davranış değişikliği yaratabilmek amacıyla özel sektör, sivil toplum ve akademiyle iş birliği içinde çalışmalarına devam ediyor. Tarım Bakanlığımız ile ortak ilerleyen ve benim de destekçisi olduğum “Gıdanı Koru” kampanyası da ortak amaç için önemli bir adım. Bireysel olarak hepimiz gıdamızı, soframızı, suyumuzu, gezegenimi koruyalım. ‘’Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” ilkesini benimseyerek hareket edelim ve daha aydınlık bir gelecek için gıda israfına dur diyelim.

2020 16 Ekim Dünya Gıda Günü çağrısına uygun olarak BÜYÜTELİM, BESLEYELİM, HEP BİRLİKTE SÜRDÜRELİM!