‘Şimdi yaşlı dostu ürün ve hizmet zamanı’ diyen Yaşlılık Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Hazer, yaşlı nüfusa ücretsiz teknoloji eğitimi verilmesini önerdi
KOVID-19 salgını sürecinde tüm dünya gibi Türkiye’de de 65 ve üzeri yaştakilerin sağlık açısından korunması kadar, gereksinimlerileri konusunda da yeni bir farkındalık oluştu. Türkiye artık yaşlı nüfusa sahip bir ülke ve bu gruba yönelik ürün ve hizmetlerin geliştirilmesine ihtiyaç duyuyor.
Geronteknoloji üzerine çalışmalar yürüten ve Yaşlılık Platformu Koordinatörü de olan Prof. Dr. Oya Hazer “Yazıları küçücük yazar, karmaşık, renkli renkli hale getirirseniz olmaz. Sadece mavi ve kırmızı renk ile halledilebilecek şeyler olmalı. 22 özellikli ürünler var. Karmaşık olunca çok daha iyi olacak zannediliyor ama bazen karmaşıklık insanı yoruyor” dedi. Hazer, teknoloji kullanmaktan çekinen yaşlı nüfusa ücretsiz eğitimler verilmesini öneriyor.
‘Etkilenenler oldu’
Kovid 19 sürecinde Türkiye her anlamda yaşlılarını korumaya odaklandı. Sağlıkları kadar, sürece uygun gereksinimleri üzerine düşünme ve çözüm üretme yükümlülüğü ailelerden, kamu ve özel kuruluşlara kadar uzandı. Bundan sonra yaşam kalitelerini artırmaya odaklanmak gerekiyor. Bu nedenle Türkiye’de yaşlılığı ve geronteknolojiye ihtiyacı Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketici Bilimleri Öğretim Üyesi ve aynı zamanda 43 derneği çatısı altında buluşturan Yaşlılık Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Oya Hazer ile konuştuk.
Türkiye pandemi sürecinden yaşlıları ve yaşlılık konusunda ne gibi dersler çıkardı ya da çıkarmalı?
İlk aşamada sosyal medyada ve internette bir takım olumsuz davranışlar gelişti, o bizi üzdü ama çabuk toparladığımızı düşünüyorum. Ailelerin yaşlılarımızı çok desteklediğini gördük. Ancak yalnız yaşayan, fiziki hareket kısıtlılığı, kronik hastalığı ve yoksul olanlar en çok etkilenenler oldu. Bilgi ve hizmete erişimde zorluk yaşadıkları da dikkate alınırsa, desteklenmeleri önemliydi. Vefa Sosyal Destek gruplarının çalışmaları çok güzel oldu. Örnek ülke olduğumuzu gösterdik. Belediyelerin telefonla aramaları onlara yalnız olmadıklarını hissettirdi. Ayrıca kuşaklararası dayanışmayı yaşadık. Anneannelere, babaannelere hemen akıllı telefonlar alındı, nasıl kullanacakları gösterildi. Pek çok yaşlı da “yalnız kalacağım, bağımsız olacağım, bunu yapmak zorundayım” dedi.
Nüfusumuz artık yaşlı
Ne kadar yaşlı bir toplumuz?
BM’ye göre; yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8-10 arasında olursa o ülke ‘yaşlı’. Yüzde 10’un üzerinde olursa da çok yaşlı. Türkiye’de 2014’de yüzde 8’dik, 2019’da yüzde 9.1’e geldik. 2023 yılında yüzde 10.2’de olunacağı tahmininde bulunuluyor. Çok yaşlı toplumlar arasına gireceğiz.
Biz aslında genç bir nüfus olmakla övünürdük....
2000 yılına kadar öyleydik. 2001’de ekonomik krizle doğum oranlarında büyük oranda azalma, sağlıkta iyileşmelerle beraber yaşlı nüfusta büyük patlama oldu. Yüzde 9.1’leri 2000’de tahmin etmiyorduk. Zaten ondan sonra ne oluyoruz, biz yaşlanıyor muyuz demeye başladık. Doğum oranındaki azalmalar da ilginç. 1955’e kadar doğum oranını artırmaya dönük politikalar izledik. O zamanlar 6.60 düzeyindeydi. 2001’de 2.37’ye geriledi. Krizden sonra 1.99. Almanya’da da öyle, İsveç’de 1’in altında. Çoğu insan doğum yapmıyor, böylece dünya yaşlanıyor.
Türkiye’de 1 milyon 373 bin 521 yaşlı tek başına yaşıyor. Yüzde 75.7’si kadın. Neden? Kadınlar erkeklere göre daha uzun ömürlü ama genellikle eşlerinin ölümünden sonra ikinci evliliği yapmıyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki, yalnız yaşamak ve bağımsız olmak istiyorlar. Değişen ekonomik koşullar, kadının çalışma hayatına girmesi, başka illerde oturulması gibi nedenler birlikte yaşamayı giderek azaltıyor. Özellikle de kadın çalıştıkça, anne-baba “yük olmayayım, kendi kendime yeteyim” diyorlar. Ama mesela “nerede oturmak istersiniz?” sorusuna “kızıma, oğluma yakında oturayım” yanıtı veriyorlar.
‘Fırsatlar sunmalıyız’
Hem yalnız, hem bağımsız olmaları için teknoloji okur yazarlıklarının da artması gerekmiyor mu? Bu süreçte bir çok yaşlı bunun güçlüğünü çekti...
Yaptığımız çalışmalarda ömür daha daha uzasın değil, ben bu ömürle nasıl daha kaliteli yaşarım diyoruz. Yaşam kalitelerini artırmak için bağımsız kalmaları lazım. DSÖ ve BM aktif yaşam kavramını gündeme getiriyor. Kişi ne yapmalı? Birincisi amacı olmalı, fonksiyonel kapasitesi ve fırsatı olmalı. Bu üçü bir arada olduğu zaman insan aktif olur. Yaşlılarımıza öncelikle bir amaç edindirtmeye çalışmalıyız. İkincisi fonksiyonel kapasitelerini mümkün olduğu kadar geliştirmeli, üçüncüsü de aileler, belediyeler, kurumlar olarak fırsatlar sunmalıyız.
Aktif yaşlanmada işlerini kendileri yapsınlar istiyoruz ama şu anda ATM’den para çekerken zorlanıyorlar. Cep telefonu internet ya da e-devleti kullanamıyor, online alışveriş yapamıyorlar. Akıllı telefon gibi cihazların kullanımı oldukça düşük. Dokunmatik, oradan çık başka yere gir gibi teknolojik aletlerde zorlanıyorlar. İnternet kullanımında 65-74 aralığındakilere baktığımızda 2014’de yüzde 5’miş, 2018’de yüzde 17’ye çıkmış. Yüzde 80’i ise kullanmıyor.
Yaşlılık teknolojisi
Neden yaşlılar teknoloji kullanmakta zorlanıyor ya da kullanamıyor dediğimizde yeni bir kavram ortaya çıkmaya başladı: Geronteknoloji. Yani yaşlılık teknolojisi. 10 yıldır bu alanda çalışmalara devam ediyor. Bireylerin özgür yaşam ve sosyal katılımı için elektronik veya dijital ürün ve teknolojileri, hizmetleri geliştirmeyi veya bunlarla ilgili kafa yormayı amaçlamış bir bilim dalı. Teknoloji üreticilerine, “benim böyle grubum var, buna göre araç üretin, yapın” denildi. Bundan sonraki tüketici grubu yaşlılarımız. Büyük oranda yaşlı nüfus geliyor. İhtiyaçlarımızı, satış politikamızı, üretimimizi yaşlı kesime göre hesaplamamız lazım.
Dikkate almazsanız, yazıları küçücük yazar, karmaşık, renkli renkli hale getirseniz olmaz. Sadece mavi ve kırmızı renk ile halledilebilecek şeyler olmalı. Mikrodalgaya sadece iki-üç tuş konulabilir. 22 özellikli ürünler var. Karmaşık olunca çok daha iyi olacak zannediliyor ama bazen karmaşıklık insanı yoruyor. Yeni ürünler çok karmaşık, kullanım kılavuzları küçük, kullanılan teknik terimlerden dolayı bilemiyorlar. Evrensel tasarım ilkeleri uygulayalım diyoruz. Yani en alt düzeydeki bireyin bile algılayabileceği özellikte ürün olmalı.
Yaşlı tutumu gözetilmeli
Bazen de teknoloji kullanımına kişilerin tutumları engel oluyor. Teknolojinin tehlikeli, pahalı, karmaşık, şaşırtıcı, öğrenmesi güç olduğuna inanan veya “bunu elime alırsam bozarım ben” diyen bir grup var. Şu tuşa bas derken “yok yok yok basmayım, bozarım bir şey olur, ben hiç ellemeyeyim” diyorlar. Çok basit yöntemlerle öğrenebileceklerini anlatmak gerek. Kamu spotlarıyla, belediyelerdeki kurslarla onlara ücretsiz olarak bu eğitimler verilebilir. Teknoloji eğitiminden yoksunlar. Nereden alacaklarını, nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar. Bu yavaş yavaş olacak bir şey. Ayrıca teknolojinin maliyeti de kullanmalarına engel oluyor. Gelir kısıtlı olunca teknolojik ürünleri satın alamıyor, kullanamıyor ya da bu ürünlere ulaşamıyorlar bile.
'Ben de varım' dediler
65 yaş ve üzerine tanınan sokağa çıkma izni sırasında penceremden yolun ortasından yürüyen yaşlılar gördüm. “Ben buradayım, sokaktayım, ben de toplumda varım” demek istediler diye düşünüyorum.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024