Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gazze’deki ateşkes sürecinde, Hamas’ın masaya döndürülmesi için Türkiye’ye başvurulurken, ‘resmi arabulucular’ın yanı sıra Türkiye de hep sürecin içindeydi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken gazetecilerin protestosuna uğradığı son basın toplantısında Türkiye’nin Hamas - İsrail arasında uygulamaya geçmesi beklenen ateşkes konusundaki rolüne de değindi. Blinken, Hamas’ın yeniden müzakere masasına dönmesi konusunda bölgedeki aktörlerle birçok görüşme yaptıklarını ve bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yardımını istediklerini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı, muhtemelen Erdoğan ile son yüzyüze görüşmesi olarak kayıtlara giren 12 Aralık’ta Ankara Esenboğa Havalimanındaki kabulünü kastederek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi diğer aktörlere de gittik ve Hamas’ı masaya geri getirmesi ve bir anlaşmayı sonuçlandırmaya çalışması için ağırlığını ve etkisini kullanmasını istedik. O da bunu yaptı” dedi. 

Haberin Devamı

Türkiye’nin ateşkesteki rolü: Kritik aşamalarda devreye girdi

Şimdi önce biraz hafıza tazeleyelim. Ekim ayı sonlarında Doha’daki İsrail-Hamas ateşkes görüşmelerinin sonuçsuz kaldığı ve Katar’ın arabuluculuk görevini askıya aldığı haberleri gündem oldu. Bunu bazı uluslararası haber kuruluşlarının “Katar’ın Hamas’tan şikayetçi olduğu” söylentileri izledi. Akabinde Hamas’ın Doha’daki ofisinin kapatılacağı, Katar ile ABD yönetiminin bu konuda ortak kanıda olduğu ifadeleri geçti. Hatta Hamas’ın 2012’den bu yana Katar’da bulunan siyasi ofisinin Türkiye’ye taşınacağı haberleri çıktı. Katar kadar Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynakları bu iddiaları, 18 Kasım’da “İddialar gerçeği yansıtmamaktadır” diyerek yalanladı. Haberler, söylentiler ve açıklamalardan ortada Hamas kaynaklı bir gerilim olduğu izlenim çıktı. İşte Blinken’in ziyareti bu tablodan birkaç hafta sonra gerçekleşti. Ürdün’den Türkiye’ye gelen Blinken, İstanbul’a geçecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilmek için havalimanında bekledi. ABD Dışişleri Bakanı ertesi gün de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bakanlıkta görüştü. 

Yönlendirme ve cesaretlendirme 

Blinken’in sözlerinden de anlaşıldığı üzere en kritik aşamalardan birinde yani Hamas’ın masaya döndürülmesi sürecinde Türkiye’ye bir kez daha başvuruldu. Konuya yakın bir kaynağa göre “resmi arabulucular” olarak devrede olan Katar, Mısır ve ABD’nin yanında Türkiye de hep süreç içindeydi. Ancak İsrail ile gergin ilişkisi nedeniyle Türkiye’nin ön plana çıkmamaya gayret gösterdiği, zaman zaman kamuoyuna duyurulan temaslarla devrede olduğunu hissettirdiği bugün daha net anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ateşkesteki rolü: Kritik aşamalarda devreye girdi

Tüm ateşkes ve benzeri müzakere süreçlerinde bir noktada arabuluculara da güvensizlik oluşabileceği, onlardan gelen teklif ve “kağıtlar” konusunda başka taraflara “Sence bu bizim çıkarımıza mı? Doğru mu?” gibi görüşünün sorulabildiği biliniyor. Türkiye’nin Hamas nezdinde böyle bir fonksiyonu olduğunu belirten diplomatik gözlemciler, “Türkiye, hukuki, siyasi yönlendirmelerde bulunduğu gibi gerektiğinde cesaretlendirmede de bulundu. Eğer kamuoyuna duyurulan görüşme trafiğine dikkatle bakılırsa Türkiye’nin en kritik zamanlarda hep devrede olduğu görülür” değerlendirmesini yaptı. 

Haberin Devamı

Gazze’nin yeniden yapılandırılması

Diplomatik gözlemciler, ateşkesin öngörüldüğü gibi işlemesi halinde Türkiye’nin Gazze’nin yeniden yapılandırılmasında nasıl bir rol üstlenebileceği yönündeki sorular için ise öncelikle ateşkes sürecinin kırılganlığını hatırlatarak yanıt veriyor. Yani o aşamaya gelene kadar ateşkesin işlemesi gerekiyor. Gazze’nin yeniden yapılandırılmasının alan olarak küçük olması nedeniyle örneğin Suriye ile kıyaslandığına daha kolay olabileceğini kaydeden kaynaklar yeniden yapılandırmanın faturasının buna rağmen önemli bir unsur olacağını belirtiyor. Konuya yakın bir kaynak, “Bir yandan kolay, bir yandan zor. Alan dar ancak fatura yüksek. Faturanın büyüklüğü ve bunun ne kadarının İsrail tarafından ödeneceği konusu var. Normal şartlar altında tüm faturayı İsrail’in ödemesi gerek ve bunun için bir tazmin mekanizması oluşturulması beklenir. Ancak söz konusu İsrail olduğunda, bu vakada öyle olmaz.” dedi. Yani tıpkı Suriye örneğinde olduğu gibi yeniden yapılandırma konusunda enkazın kaldırılmasından, yeniden inşa faaliyetlerine dek finansman konusunun nasıl çözüleceği önemli bir unsur olacak.

İsrail savaşa devam etmek istiyordu

The Wall Street Journal’da (WSJ)15 Ocak 2025 tarihinde yayınlanan Summer Said ve Carrie Keller Lynn imzalı makalede de Türkiye’ye yapılan atıf bu noktada dikkat çekici. Makalede “Önceki görüşmeleri temel bir anlaşmazlık bozdu: İsrail, rehinelerini geri aldıktan sonra savaşmaya devam etmek istiyordu, Hamas ise esirleri serbest bırakmadan önce çatışmayı sona erdirmeyi amaçlıyordu. Arap arabulucular, Hamas’ın ABD, Katar, Mısır ve Türkiye’den sözlü garantiler alarak İsrail’in anlaşmanın ilk aşamasının sona ermesinden sonra kalıcı bir ateşkes için müzakerelere devam edeceğini kabul ettiğini belirtti.” dendi. Makaledeki önceki görüşmelerin bozulmasına dair tespiti, ateşkes haberinin teyit edilmesinden bu yana İsrail hükümetindeki aşırı sağcı cenahtan yansıyan tepkiler de doğruladı. 

Bu arada Biden - Trump arasındaki “ateşkes kimin başarısı” tartışması spekülasyondan daha fazlası. ABD yönetimindeki geçiş dönemine denk gelen son ateşkes görüşmelerine Trump’ın “belirlenmiş” Orta Doğu Temsilcisi Steve Witkoff’un da katıldığı biliniyor. WSJ makalesinde de 96 saat süren görüşmede Witkoff’un da bulunduğu ABD ekibinin katılımıyla son detayların şekillendirildiği aktarılıyor. Witkoff hakkında İsrail Başbakanı Netenyahu üzerinde “gerekli baskıyı kuran elçi” ünvanın verildiği haberler de böylelikle bir kez daha doğrulanıyor.