Türkiye, Rusya ve İran yarın Tahran’da, Suriye’de silahlı muhalefetin elinde kalan en büyük yerleşim bölgesiyle ilgili pozisyonlarını masaya yatıracak. Masa pazarlık masası olacak. Ancak Rusya, masada elini yüksek tutacağını 22 gün sonra İdlib’i bombalayarak gösterdi. Aynı zamanda ABD Başkanı Trump’ın Twitter’dan Suriye rejimi, Rusya ve İran’a yaptığı “Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad İdlib’e pervasızca saldırmamalıdır” seslenmesine Suriye’deki Hmeymim üssünden kaldırdığı uçakların attığı bombalarla cevap verdi. Çünkü Rusya o uçakların kalktığı üssün de İdlib’deki teröristlerin saldırısına uğradığını söylüyor. İran da benzer ifade kullanıyor. Ama Türkiye’ye göre İdlib’de sadece teröristler yok.
Ankara’nın muhataplarına anlattığı
İdlib, 2016’da Halep’in, martta Guta’nın ve temmuzda Dera’nın düşmesinin ardından silahlı muhalefetin aileleriyle birlikte Suriye topraklarında çekildiği yer. Bu nedenle de yaklaşık 750 bin olan nüfusu 3 buçuk milyona çıktı. Yüzde 60-70’ine Türkiye’nin 31 Ağustos’ta terör örgütü listesine aldığı Heyet Tahrir’üş Şam (HTŞ) hakim ve siyasi bir yönetim oluşturmuş durumda. HTŞ’nin dışında, aralarında ÖSO’nun da bulunduğu irili ufaklı birçok silahlı muhalif
ABD Temsilciler Meclisi’nin iki önemli komitesinden 3 ağır isim Ankara’daydı. Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Michael Turner ve Demokrat John Garamendi ile Dış İlişkiler Komitesi’nden yine Cumhuriyetçi Tom Marino. Yani ABD Başkanı Trump’un partisinden iki ismin yer aldığı bir heyetti. NATO Parlamenterler Asamblesi’nin (NATOPA) Türk delegasyonu üyeleri Michael Turner’i yakından tanıyor ve ağırlığını biliyor. Turner da Adana’daki İncirlik Üssü’nün ve İzmir’deki NATO Kara Komutanlığı’nın (LANDCOM)önemini.
Zaten heyet Ankara’dan önce İncirlik ve İzmir’e giderek burada Türk ve ABD’li yetkililerden terörle mücadele ve işbirliği faaliyetleriyle ilgili brifing alarak geldi. Ankara’da Dışişleri ve Savunma bakanlıklarının yanı sıra, F-35’lerin üretiminde rol üstlenen TAI’yi de ziyaret etti. TBMM’de NATOPA Türk delegasyonu ile görüşen heyetin gündemi ABD Kongresi’nin teslimine ilişkin nihai kararı ABD Savunma Bakanlığı’nın hazırlayacağı rapora bağladığı F-35’lerdi. F-35’lerin en karmaşık yapısal bölümlerinden birisi olarak nitelendirilen “F-35A Orta Gövde” ABD dışında tek kaynak olarak üretildiği merkez olan TAI’ye yapılan ziyaret ile ABD’nin iş birliğinin devam etmesi
Bakanlar Kurulu’nda ve Meclis yönetiminde yaptığı tercihler ile yüksek olasılıklı tahminleri, “ters köşeye” yatıran Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 60 oranında değiştirmiş olsa da en üst karar organı MKYK’da ters köşe yapmadı. Aksine Erdoğan, Güney Afrika seyahatinden dönüş yolunda gazetecilere söylediğini hayata geçirdi. Cumhurbaşkanı, “Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Böyle bir şey yok. Yasama, yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK’da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Aynı zamanda bakanlarımıza ulaştırılması gereken bir konu olduğu zaman da bu genel başkan yardımcılarımız vasıtasıyla oraya ulaştırılması mümkün. İstediğimiz an bakan arkadaşlarımızı MKYK’ya da MYK’ya da çağırırız. Orada bilgilendirmeyi rahatlıkla yapabilirler. Buna mani bir hal yok” demişti. Erdoğan dediğini yaptı ve 4 bakanı MKYK’ya almadı. Böylece bakanları siyaset alanından çekti. Partide yapılan yorum Erdoğan’ın bu tercih ile, “siyasetten gelen bakanları, özel sektörden ya da bürokrasiden gelen bakanlara yaklaştırmış olduğu” yönünde.
Radikal değişiklik
Erdoğan’ın 6. Olağan
4 yıl önce terör örgütü DAEŞ tehdidi nedeniyle kapatılan Musul ve Basra başkonsoloslukları yeniden açılıyor. Önce atanacak isimler Musul ve Basra’ya giderek arazide çalışmaya başlayacak
Türkiye, DAEŞ/IŞİD tehdidi nedeniyle 4 yıl önce kapattığı Musul ve Basra başkonsolosluklarını yeniden faaliyete geçiriyor. 2007 yılında hizmete giren Musul Başkonsolosluğu hatırlanacağı gibi 11 Haziran 2014’de DAEŞ militanları tarafından basılmış, o dönem başkonsolos olan Öztürk Yılmaz, konsolosluk personeli ve ailelerinden 45 kişi, 101 gün boyunca rehin tutulmuştu. Yürek ağızda beklenen günlerdi.
Varlığını gösterecek
Musul Başkonsolosluğu’nun basılmasından bir hafta sonra, ülkedeki dört önemli şehrinden biri olan ve ülkenin Körfez’e açılan limanı olarak tanımlanan Basra’daki başkonsolosluk da tahliye edilmişti. Basra Başkonsolosu Tolga Orkun ve konsolosluk personeli zırhlı araçlarla Kuveyt’e geçmişti. Şimdi Dışişleri Bakanlığı iki yeni başkonsolosu atayarak buradaki varlığını tekrar gösterecek. Kesin tarih vermek şu anda mümkün değil. Çünkü önce atanacak isimler Musul ve Basra’ya giderek arazide çalışmaya başlayacak. Geçtiği yerlerde taş üstünde taş bırakmayan DAEŞ ne yazık ki bir çok yer gibi
CHP lideri Kılıçdaroğlu, İnce’nin açıklamalarının ardından Milliyet Ankara Temsilcisi’nin sorularını yanıtladı. İnce’nin açıklama yapmasını yanlış bulan Kılıçdaroğlu konuya ilişkin diğer soruları ‘nokta’ diyerek yanıtsız bıraktı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile önceki akşam bir araya geldiği yemekte konuşulanların dışarıda seslendirilmesini doğru bulmadığını belirterek, “Bu görüşmeyi düzenlerken medyadan uzak olmasına büyük özen gösterdik... Güzel bir yemeğimiz oldu. Bu iki aile arasında özel bir yemek. O özel yemekte konuşulanların dışarıda seslendirilmesini doğru bulmuyorum. Nokta” dedi.
Milliyet Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer’in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:
- Dün akşam Muharrem İnce ile bir yemekte bir araya geldiniz. Sizin açınızdan bu nasıl bir yemekti?
Muharrem Bey cumhurbaşkanlığı adaylığında yorucu bir çalışma gerçekleştirdi. Zaman zaman eşi de bu yorucu çalışmaya katıldı. Daha sonra ben eşimle birlikte, Muharrem Bey ile eşini beraber bir yemeğe davet ettik. Hem o yemek sofrasında o yorgunluğu gidermek, hem sohbet etmek açısından. Bu görüşmeyi düzenlerken de medyadan uzak olmasına büyük
Genel seçim gündemi yerini hızla yerel seçime bırakıyor. Cevap aranan ilk soru ise yerel seçimin zamanlaması. Normal şartlar altında yerel seçimlerin 30 Mart 2019 tarihinde yapılması gerekiyor. Ancak siyasilerin üzerinde uzlaştığı nadir konulardan biri mart ayının ne yerel, ne genel, ne de referandum, hiçbir seçim türü için uygun bir ay olmadığı. Gerekçe de teknik; kampanya ve mevsimsel koşullar açısından zorlayıcı bir ay. Kar, yağmur, çamur altında kampanya yürütmek zor. Ramazan ayında insanları öğle sıcağında açık hava mitinginde toplamak ne derece zor ise, kış ayazında da zor. Hem siyasetçi, hem de seçmen açısından. Ocak, şubat aylarında dağ, ova, bayır gezmek hiçbir siyasetçinin tercihi değil.
Bu konuda hafızalarda kötü bir iz de var. BBP’nin lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki beş kişi, 2009 yılında yine bir mart ayına rastlayan yerel seçimin bir kaç gün öncesinde, 25 Mart’ta meydana gelen helikopter kazasında hayatlarını kaybetti. O günlerde de mart ayında seçim yapmanın doğru bir karar olmadığı tartışıldı.
Bugün de nabzını tuttuğumuz siyasetçiler açısından aynı gerekçeler söz konusu. “Doğru olan ilkbahar ya da sonbaharda yapılacak bir seçim” diyorlar. Ekim-Kasım ya da
Ak Parti, MHP ile ittifaka yöneldiğinde ilk akla gelen sorulardan biri Doğu ve Güneydoğu Anadolu ağırlıklı olmak üzere özellikle muhafazakar Kürt seçmenle ilişkisinin nasıl etkileneceğiydi. 24 Haziran’da partisi tarafından milletvekili adayı gösterilmeyen Orhan Miroğlu bu soruya “MHP’yi Kürtlerle, Kürtleri MHP ile korkutmak bir taktik. Ama bu taktiğin Türkiye’nin siyasi tarihinde bir karşılığı hiçbir zaman olmamıştır” yanıtını vermişti.
Ancak Miroğlu dışında Ak Parti’nin bir çok bölge milletvekilinin dile getirdiği başka tespitler de vardı ve bunlar birer risk unsuru olarak sıralanıyordu. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin 2017 Eylül’ünde gerçekleştirmekte ısrar ettiği bağımsızlık referandumu sırasında sarf edilen bazı sözlerin yarattığı kırgınlık, bölgeye atanan ve bazı yerlerde milletvekillerinin bile önüne geçerek siyaset yapan kayyumlar, milletvekili listeleri belirlenirken yapılan yanlışlar bunlardan bazılarıydı. Bu tespitlerin toplamının yanı sıra milletvekilleri ve belediye yöneticileri tutuklanan HDP’nin bölgede sahaya Ak Parti’den önce inerek ‘mağduriyet’ söylemiyle saha çalışması yapmasının oy kaybına neden olabileceği endişesi taşınıyordu.
‘HDP aslında baraj altında’
HDP
24 Haziran öncesi sürpriz beklenen aktörler arasında bir çırpıda İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi vardı ama MHP yoktu. MHP, Türkiye genelindeki oy oranını yüzde 3’lerde bile gösteren anketlere rağmen yüzde 11.20 oy ve 49 milletvekili ile yeni dönemin kilidi haline geldi. Üstelik görünen o ki İYİ Parti’ye kaptırdığı oylarını da, ittifak ortağı Ak Parti’den çekti. Ak Parti kendisine bir şans daha tanınan 1 Kasım 2015 seçimlerine göre yüzde 7 oy kaybetti. Peki Ak Parti’den MHP’ye kayışın sebebi ne? MHP’ye destek mi, Ak Parti’ye tepki mi? Ve kimler gitti?
Ak Parti’nin üst düzey yöneticilerinden bir isme göre gidenler “Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet kurmanın gönül rahatlığı ile MHP’ye destek verenler”. AK Parti içinde bu kesim, bir yandan ittifakın sağladığı konfora güvendi, öte yandan da partideki gidişattan duyduğu rahatsızlığı, bugüne kadar biriktirdiği tepkisini MHP’ye oya tahvil ederek gösterdi. Ak Partililer bu kesimi, ‘bugüne kadar bize oy veren milliyetçiler, islamcılar’ olarak tanımlıyor.
Ak Parti mesajı biliyor
Kuruluşundan bu yana Ak Parti’de yer alan ve önemli görevler üstlenmiş bir isme göre gidenler “İttifakın dışına çıkarak Türkiye’yi bir maceraya sürüklememek için, bir