Genel seçim gündemi yerini hızla yerel seçime bırakıyor. Cevap aranan ilk soru ise yerel seçimin zamanlaması. Normal şartlar altında yerel seçimlerin 30 Mart 2019 tarihinde yapılması gerekiyor. Ancak siyasilerin üzerinde uzlaştığı nadir konulardan biri mart ayının ne yerel, ne genel, ne de referandum, hiçbir seçim türü için uygun bir ay olmadığı. Gerekçe de teknik; kampanya ve mevsimsel koşullar açısından zorlayıcı bir ay. Kar, yağmur, çamur altında kampanya yürütmek zor. Ramazan ayında insanları öğle sıcağında açık hava mitinginde toplamak ne derece zor ise, kış ayazında da zor. Hem siyasetçi, hem de seçmen açısından. Ocak, şubat aylarında dağ, ova, bayır gezmek hiçbir siyasetçinin tercihi değil.
Bu konuda hafızalarda kötü bir iz de var. BBP’nin lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki beş kişi, 2009 yılında yine bir mart ayına rastlayan yerel seçimin bir kaç gün öncesinde, 25 Mart’ta meydana gelen helikopter kazasında hayatlarını kaybetti. O günlerde de mart ayında seçim yapmanın doğru bir karar olmadığı tartışıldı.
Bugün de nabzını tuttuğumuz siyasetçiler açısından aynı gerekçeler söz konusu. “Doğru olan ilkbahar ya da sonbaharda yapılacak bir seçim” diyorlar. Ekim-Kasım ya da Nisan-Mayıs, herhangi bir seçim kampanyasını yürütmek için en doğru zamanlar olarak telaffuz ediliyor. Peki 2019 Mart seçimleri öne alınabilir mi? Bunun için anayasa değişikliği yapmak gerekiyor. Sıkışık takvimde, referanduma gitmeksizin, seçimi öne çekebilmenin yolu Meclis’te 400’ün üzerinde milletvekilinin “Evet” demesinden geçiyor.
Sadece sayı değil
Bunun anlamı, Cumhur İttifakı’nın bileşenleri olan Ak Parti ve MHP’nin 344 milletvekilinin üzerine, en az 56 milletvekilinin daha onayı gerekiyor. HDP, 24 Haziran seçimlerinde özellikle bölgede kayyum yönetimindeki yerlerde aldığı oyların yüksekliğini dikkate alarak, seçimlerin öne alınmasına sıcak bakıyor. Üstelik 67 milletvekili var. Ancak daha henüz yeni dönemin başında sadece HDP’nin destek vereceği bir girişimde bulunmak Cumhur İttifakı açısından kabul edilebilir görünmüyor.
AK Parti’de konu henüz partinin yetkili organlarında gündeme getirilmiş ve tartışılmış değil. Buna karşın, konuştuğum isimler, siyaseten doğru olanın CHP’nin de kabul etmesi halinde bir anayasa değişikliğinin yapılması olduğunu vurguluyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde CHP muhabirleriyle sohbetinde yerel seçimin erkene alınması olasılığı için “Olmaz, nedeni de şu anayasanın değişmesi lâzım. Dolayısıyla 8 ay sonra olması lâzım” ifadesini kullandı. Ancak belki bu sözü sarf etmesinin nedeni henüz ortada liderler düzeyinde açık hale getirilmiş bir tartışma olmaması. Sonuçta; CHP Genel Başkanı 24 Ekim 2017’de gerçekleşen grup toplantısında da yerel seçimlerin öne alınması çağrısı yapmış ve “Şimdi teklif ediyorum demokrasiyi koruyalım 17 ay beklemeyelim yerel seçimler için buyurun gelin seçimleri erken yapalım. 17 ay beklemek anlamını kaybetmiştir. Şunu söyleyebilir; seçimleri erken yapacağız da anayasa hüküm var 367’yi bulamayız söz getir kardeşim anayasayı değiştirelim erkene alalım. El mi yaman bey mi yaman çıksın ortaya” demişti. Bu noktada Cumhur İttifakı bileşenlerinin liderleri düzeyinde yerel seçimlerin zamanlaması konusunda sarf edilecek sözlerden sonra CHP Genel Başkanı’nın yaklaşımına bakmak gerekecek.
Avantajlar ve dezavantajlar
Yerel seçimi öne almanın tüm partiler açısından hem avantajları hem de hazırlıklı olmayanlar için dezavantajları var. Saha henüz sıcak. Erken seçim kararı nedeniyle siyasetçiler sahaya çıktığında seçim atmosferine henüz girmemiş seçmen kitlesiyle karşılaşmıştı. Seçmen tam seçim gündemine ısındığında ise sandığa gitti. Dolayısıyla partilerin temel mesajlarına aşina bir seçmen kitlesi var. İkincisi 24 Haziran için çalışılırken partiler yerel yönetimler açısından notlarını aldı. Olumlu ve olumsuz noktalar tespit edildi. Burada partileri zorlayabilecek unsurlardan biri, tıpkı 24 Haziran’da olduğu gibi, adayların belirlenmesi açısından hızlı davranmayı zorunlu kılması. Adaylarını bir an önce belirleyerek sahaya erken çıkmak bir avantaj. Bugüne kadar bu yönde hiç hazırlığı olmayanlar için ise doğal olarak dezavantaj.