Cengiz Hortoğlu

“26 yaşında genç bir kızım. Bundan 3 ay kadar önce sevdiğim bir gençle nişanlandım.

6 ay içinde de evleneceğiz. Her şey yolundaydı. Ben de çok mutluydum.

Geçen yıl çıktığım sonra da ayrıldığım birisinden, bir hafta kadar önce aldığım bir mesaj hayatımı altüst oldu.

Mesajda, ‘Çıplak görüntülerin elimde, benimle buluşmazsan, görüntüleri nişanlına ve tüm ortak arkadaşlarımıza göndereceğim. Herkes seni yakından tanıyacak. Beni terk edip başkasıyla nişanlanmanın hesabını vereceksin’ diyordu.

Bu aynı kişi daha önce de defalarca benimle buluşmak istemiş, ben de reddetmiştim.

Ama bu mesaja kadar böyle bir düşüncesi olduğunu bilmiyordum. Onunla çıktığım dönemde internette görüşürken onun isteği üzerine webcam karşısında soyunmuştum. Meğer o bu görüntüleri kaydetmiş.

Şimdi bu görüntülerle Bana şantaj yapıyor. Kaç gündür uyku uyuyamıyorum.

‘Nişanlım ve ailesi duyar’ diye çok korkuyorum. Siz ne derseniz öyle yapacağım. Bana yol gösterin.”

Değerli okurlarım, evdeki mutluluk tüm hayatınıza yansır. Yaptığım araştırmalarla sağlıklı bir ilişkisi olan insanların, hem mutlu, hem de başarılı olduklarını öğrendim.

Aşağıda yazacaklarımı çok kişi biliyordur. Ancak önemli olan bunları hayata geçirmektir.

Hayatın hızla akışı, günlük koşuşturmalar, acele işler, çalan telefonlar, durmaksızın akan mesajlar, bizim için çok daha önemli olanları ıskalamamıza neden olabiliyor.

Bu nedenle bu yazımı daha çok bir hatırlatma yazısı olarak okumanızı diliyorum.

***

İşte mutlu bir evlilikte olması gerekenler

*Eşine kendini değerli hissettirmek,

*Empatiyle dinlemek,

“26 yaşında bir kadınım. Önceki akşam iki kadın arkadaşımla birlikte yemeğe gittik.

Gece geç saatte eve dönerken çevre yolu üzerinde, bir arabadaki 4 kişi bize cinsel tacizde bulundu.

Arabadakiler, yakından takip ederek, yanımıza yaklaşarak, el ve kol hareketleriyle ve de sözlü olarak bizi taciz ettiler.

Bu durum dakikalarca devam etti. Biz yolumuzu değiştirmek zorunda kaldık. ‘Arkadaşlarla keyif yapalım’ derken gecemiz zehir oldu.

Bu yaşadıklarımız beni de arkadaşlarımı da çok üzdü.

Yasal olarak yapabileceklerimizin neler olduğunu öğrenmek istiyorum.”

***

Değerli okurum, böyle bir olay yaşamanızın sizi ne denli olumsuz etkilediğini tahmin ediyorum.

“Eşimle birbirimizi severek evlendik. Bundan bir yıl kadar önce, o eşim ikinci çocuğumuza hamileyken aramızda bazı anlaşmazlıklar oldu

Ben de aramızdaki tartışmalar daha da büyümesin, diye, o dönemde eve daha geç gitmeye başladım.

Bir gece bir barda bir kadınla tanıştım. Aramızda bir yakınlık doğdu.

3-4 aylık bir arkadaşlıktan sonra ben ayrılmak istedim. Önce kabul etti.

Aradan bir hafta geçmeden beni arayıp ‘görüşmek istediğini,’ söyledi. Ben de mecburen dediği yere gittim.

Bana ‘Seni unutamıyorum, beni bırakma,” dedi. Ben de ‘Artık kendisine karşı bir şey hissetmediğimi eşimle mutlu olduğumu,’ söyledim.

Bunu duyar duymaz ayağa kalktı, ‘Benden öyle kolay kurtulamazsın. Beni bırakmaya kalkarsan, yaşadıklarımızı eşine söylerim. Elimde resim, mail ne varsa da ona gönderirim. Bakalım o zaman mutluluğun devam edecek mi?’ diye bağırdı.

Ben de on ona bağırdım. Uzun süre tartıştık. Sonra ben arabama binip eve döndüm. Aradan iki gün geçmeden bu defa bana telefonla mesaj gönderdi.

Sizi mutsuz endişeli ve aşırı kaygılı bir durumda gören çevreniz sizden hızla uzaklaşabilirler.

Hiç kimse devamlı yakınıp, sürekli kaygı duyan birisiyle birlikte olmak istemez. Doğamız gereği acıdan kaçarız.

Şunu bilin ki, hiçbir sorun size özel ve kalıcı da değildir.

Gerçekten aşırı kaygılarınız varsa bundan kurtulmanın yolu, öncelikle içinde bulunduğunuz durumun farkında olmanız ve bu durumu kabul etmenizdir.

İkinci aşama çözüme odaklanmanızdır. Çözüme yönelik düşünmeye başladığınızda sizin için o ana kadar imkansız gibi görünen çözümler gelmeye başlar.

Elbette sadece çözüm bulmak yeterli değildir. İlk adımı atmanız, çözüme dönük olarak eyleme geçmeniz gerekir.

Eyleme geçtiğiniz anda kaygı için harcadığınız enerjinin çok önemli bir bölümünü çözüme yönelik harcayarak hem o sorunu çözebilir, hem de mutluluk ve başarı yolunda çok önemli bir aşama kaydetmiş olursunuz.

Aşırı kaygı sorununu tek başınıza çözemeyeceğinizi düşündüğünüzde bir uzmandan yardım almalısınız.

“34 yaşında bir kadınım. Eski eşimden 2 yıl önce boşandım. Geçen yıl şimdiki eşimle evlendim.Eski evliliğimden, 5 yaşında bir kızım var.

Eski eşim, mahkeme kararına göre, kızımı her hafta Cumartesi günleri sabah saat 9.00 da alıyor, akşam da saat 18.00 de bırakıyor.

Geçen hafta Cumartesi, yine aynı saatlerde geldi. Kızımla birlikte evden ayrıldı. Geldiği gün, eşimin mesaisi olduğu için evde yoktu.

Aradan 3 saate yakın bir zaman geçtikten sonra kapının zili çaldı. Kapıyı açtığımda eski eşim karşımdaydı.

Hiçbir şey söylemeden içeri girdi. Ben de telaşla ‘Kızıma bir şey mi oldu?’ diye sordum. ‘Kızımız gayet iyi, babaannesine bıraktım,’ dedi.

‘O zaman burada ne işin var?’ demeye kalmadı, bana sarılarak öpmeye çalıştı.

Ben bağırınca korktu ve çıkıp gitti.

Ertesi gün bir de mesaj çekti. Mesajda ‘Naz yapmanı anlıyorum, bu iş yarım kalmayacak,’ diyordu.

Yaşamın tüm zorluklarıyla başa çıkmanın en önemli yolu, her şeye rağmen hayata gülümseyerek bakmaktır.

Yaşama gülümseyerek bakmak, sorumluluklarımızı ertelememiz, ya da sorunlara çözüm aramaktan vazgeçmemiz anlamına gelmez.

Tam tersine sorunları çözerken pozitif düşünmek o sorunların çözülmesini kolaylaştırır.

Evlendiğinizde de içinizdeki çocuğu öldürmeyin. Şaka yapmayı, fıkralar anlatmayı, gülmeyi ve güldürmeyi unutmayın.

Günlük yaşamın zorluklarının yüzünüzün asılmasına neden olmasına izin vermeyin.

Öncelikle eşiniz ve çocuklarınıza gülümseyin. Sonra da karşılaştığınız herkese ve her şeye gülümseyin, insanlara, ağaçlara çiçeklere…

Gülümsemek, yaşamı deniz gibi orman gibi zenginleştirir.

Hiçbir maliyeti yoktur. Vücut ve beden sağlığının en etkili ilacıdır.

“27 yaşında bir kadınım. Eşime bundan 5 yıl önce evlendik.

Eşim, uzun bir süredir bana karşı çok soğuk davranıyor. 6 aydan bu yana da odasını ayırdı. Aramızda hiçbir ilişkimiz kalmadı.

Eve geldikten sonra odasına çekilir. Devamlı bilgisayarın başındadır.

Önce beni aldattığından şüphelendim. Ama sabah erkenden işe gidiyor, işten çıkar çıkmaz da eve geliyor. Bir aldatma olmadığından eminim.

Bu durumu defalarca konuşmaya kalktım. Bana ağza alınmayacak küfürler etti.

Hiçbir çabam fayda etmedi. Son tartışmamızda bana yumruk attı. Ben de rapor aldım. Ne yapacağımı bilemiyorum. Beni bilgilendirmenizi rica ediyorum.”

***

Değerli okurum, evlenmenin, aile kurmak, hayatı paylaşmak, acı tatlı günleri birlikte yaşamak gibi sosyal amaçları vardır.