Bu hafta, ekonomide önümüzdeki günleri belirleyecek adımlar atıldı, açıklamalar yapıldı. Dün 3. Turizm Şûrası başladı. Ve bugün yerli otomobilin üretim stratejisiyle tanışacağız.
Öncelikle Sayın Başbakan’ın Kredi Garanti Fonu’nun, Türkiye ekonomisinde “mütemadi” olacağını açıklaması banka sistemi ve reel sektör için bir kazanımdır. KGF’nin, önümüzdeki dönem, finansal istikrarın bir unsuru ve dinamiği olarak da önem kazanacağını söyleyebiliriz. Çünkü KGF kaynaklı kredi genişlemesi hem banka sisteminin aktif yapısını düzenleyen/düzelten hem de büyümenin istihdam odaklı ve kapsayıcı olmasını sağlayan ve bu anlamda hem enflasyonla mücadeleyi hem de istihdamı destekleyen bir dinamiktir.
KGF: Büyük kazanım...
TCMB’nın dünkü Enflasyon Raporu sunumunda da belirtildiği gibi, 2017 ikinci ve üçüncü çeyreklerinde hızlanan ve yüzde 22’lere ulaşan kredi genişlemesi, KGF’nin sürekli hale gelmesi ve selektif kredi plasmanını desteklemesiyle, makul ve kontrol edilebilir seviyelerde istikrar kazanacaktır. Hiç şüphesiz bu, hem TCMB’nın enflasyon ve finansal istikrar hedefleriyle uyumlu olacak hem de Türkiye’nin büyüme potansiyelini realize edecek optimum bir seviye olacaktır.
KGF, öncelikle banka sisteminin sermaye yeterlilik oranlarını iyileştirecek, krediye ulaşımı kolaylaştıracak, bankaların aktif kalitesini yukarı çekerek, sistemin yeni finansal mimariler geliştirmesine ve bu yolla yeni kaynaklar yaratmasına da yardımcı olacaktır. Öte yandan, rekabetin ve girişim sermayesi odaklı yeni bir ekonominin gelişmesini de katkı sağlayacak bir adımdır KGF... Burada proje risklerini doğrudan kredi riskine dönüştürüp bunu finanse eden çağdaş bir teminat ve derecelendirme sistemine de adım atmış oluyoruz.
Artık banka sisteminin ve bankaların kredi plasmanlarının ne kadar etkin olduğunu, bankaların kaynaklarını doğru kullanıp kullandırmadıklarını makro düzeyde görebileceğiz. Çünkü KGF özünde bir derecelendirme sistemi; hem reel sektör için hem de banka sistemi için. O açıdan ben, hem üretimi hem de finansal istikrarı destekleyen yeni banka sistemine hoş geldiniz diyorum.
Turizm Şûrası...
Öte yandan, dün Cumhurbaşkanımızın açılış konuşmasıyla başlayan 3. Turizm Şûrası üzerinde durulması gereken bir zirve... Bu şûra, dünyada 1.8 trilyon dolarlık ekonomik değer oluşturan bu çok önemli sektöre, hiç şüphesiz ki yeni açılımlar kazandıracak, Türkiye’nin önümüzdeki yıllardaki turizm stratejisini belirleyecektir. Bu sektörde Türkiye, turist sayısına göre dünyadaki ilk 10 ülke arasına giriyor ama turizm gelirlerine göre yapılan sıralamada ilk 10’a giremiyor. O halde yeni bir stratejiye, yenilenmeye ihtiyacımız var. Bu alanda sivil toplum örgütlerinden, şirketlerimize, acentelerimize kadar topyekûn bir yenilenmeye ihtiyacımız var. Çünkü Türkiye, dünya turizm pastasından daha fazla pay almayı hak ediyor.
Yerli otomobil...
Türkiye’nin bu yıl rekor bir büyüme gerçekleştirecek olması önemli ama daha önemlisi, bu büyümeyi ihracat ve sanayi ağırlıklı olarak sürdürülebilir kılmamız. İhracatın artış hızının yüzde 15’lere ulaşması ve büyümeye pozitif katkısı bizi umutlandırıyor. Ancak Türkiye, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ihracat liginde de iddialı olmalıdır. Bunun için bugün çok önemli bir adım atılıyor. Türkiye’nin yerli otomobil üretimi ve bu alanda markalaşmak doğrultusundaki ilk buluşmasını gerçekleştireceğiz. Öncelikle şunu belirtelim ki yerli otomobil üretimi, geleneksel otomobil pazarına yönelik bir çaba olmaktan ziyade, yeni sanayi devriminin bir adımı olarak okunmalıdır. Bugün sıradan bir otomobilde yüz elli milyon satır yazılım vardır. Tıpkı insansız hava araçları gibi insansız otomobil üretimi ve bunun yazılımı artık mümkün. İlk sanayi devriminin en önemli dinamiklerinden biri içten yanmalı motorlardı. Şimdi bu bitti; yeni sanayi devrimi yazılım ve bilgi iletişimi üzerine kurgulanıyor. Türkiye, bunu yapacak ve yakalayacak güçte... Yerli elektrikli otomobil Türkiye’de yazılıma dayalı eko-sistemi oluşturan bir öncü olacak. Bunun için bu tarihi adım hayırlı olsun.