Türkiye dün tarihi günlerin-den birisini yaşadı. Seçimler için belirlenen 24 Haziran tarihi Türkiye için ama özellikle ekonomi için hızlandırılmış tarihi geçiş süreci olacak. Ama her şeyden önce bu karar ekonomi için bayram gibi karardır.
Çünkü çoğu belirsizlik ortadan kalkmış, ekonominin en büyük ilacı olan görünürlük ortaya çıkmıştır.
Güncel olarak bugün Türkiye ekonomisinin devamlılığını üç önemli tarih belirliyor. Birincisi, 2001 krizi ve bu krizden sonda atılan adımlar, ikincisi 2008’de IMF ile Stand-By anlaşmaları sürecinin bitirilmesi ve nihayet 2014 Cumhurbaşkanı seçimleriyle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi. Yani sırasıyla 2001, 2008 ve 2014 yılları Türkiye ekonomisinin şimdiki konturlarını belirlemiştir. İşte 2018 Haziran bütün bu sürecin finalidir.
2023 hedefleri
Türkiye ekonomisinin doğru temellere oturması ve yeni sanayi devrimini yakalayacak kapsayıcı bir büyümeyi öne çıkartarak, 2023 hedeflerini önüne koyması da esasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2008 yılında IMF programlarını bitirmesiyle başlayan süreçte olmuştur. 2002’de AK Parti’nin işbaşına gelmesiyle başlayan ve 2008-2014 dönüşümleriyle devam eden süreç, 2018’den sonra, tam anlamıyla, ayaklarının üzerine oturacaktır.
Türkiye, 2001 krizinden sonra dalgalı kur rejimine geçmiştir. Bu adım, yalnız basit bir para politikası değişikliği değildir. Dalgalı kur rejimine geçiş, 1947’den beri süren vesayetçi ekonomi anlayışını bitiren oldukça politik bir dönüşümdür.
2002’den beri yapılan reformlar da bu dönüşümü tamamlamıştır. Ancak 2008 dönüşümüyle başlayan süreç, kapsayıcı büyüme yolunu da açmıştır. Özellikle 2010 ve 2011 yıllarındaki büyüme gerçekleşmeleri, Türkiye’nin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmıştır. Ancak esas olan, başkanlık sistemi yolunda atılan adımlar ve nihayet başkanlık sistemine geçiştir.
Türkiye’nin ekonomi kurumlarının ve anlayışının da başkanlık sistemi doğrultusunda kökten değişmesi gerçekte bütün ekonomik reformların anası olacaktır. Bu anlamda başkanlık sistemine 2018 yılında geçiş, Türkiye için, yeni bir refah yolunun ortaya çıkmasıdır. Ekonomide katılımcı karar alma mekanizmalarının öne çıktığı, piyasa mekanizmasının daha etkin işlediği, büyüklerin küçükleri ezmediği, gelir dağılımının daha adil olması için etkin bir kamu politikasının devrede olduğu bir ekonomiyi ve buna bağlı büyüme ve kalkınma süreçlerini öne çıkartacağımız bir yeniliğe de tekabül edecektir başkanlık sistemi...
Yeni sistemle birlikte Türkiye’nin ekonomi politikalarında piyasa gerçeklerinden uzaklaşacağı, görece kapalı bir ekonomi anlayışına geçileceği dezenformasyonu yapılmaktadır ve önümüzdeki kısa seçim sürecinde daha da yapılacaktır.
Bu dezenformasyon yalnız “içeriden” bazı çevrelerce dillendirilmiyor, çok daha önce, bu dezenformasyonun ilk babaları kimi küresel finans çevreleri olmuştur. Ancak bunların bu beyhude çabalarını hep boşa çıkardık ve gerekli reformlar bütün bu süreçte kararlılıkla yapıldı.
Hayırlı olsun
Türkiye’nin, dışa tam açık, piyasa giriş ve çıkışlarının tam serbest olduğu, merkez bankasının araç bağımsızlığının sonsuz olduğu bir ekonomiye sahip olması için yıllardır mücadele ediyoruz ve bunu da büyük ölçüde başardık. Şimdi bu yol, Temmuz 2018 tarihi itibarıyla, siyasi olarak da kurumsallaşacak ve Türkiye’nin yeni endüstri devrimi için gerekli reformları yapmasının önü de açılacaktır.
Bu anlamda Türkiye’nin ekonomideki yolu bellidir: Kapsayıcı bir büyümeyi öne çıkartan, yatırım ortamını daha da iyileştiren, dışa açıklığı ve küresel rekabet şartlarını ve dolayısıyla mali piyasaları derinleştiren teknoloji yoğun yeni bir ekonomiyi artık daha kararlı olarak hayata geçireceğiz. Türkiye’ye hayırlı olsun!