Sosyal güvenlik sistemleri genel anlamda aktüeryal dengenin sağlanmasının gerekli olduğu, diğer yandan da devlet desteği ile prim açıklarının kapatıldığı bir yapıdadır. Yani, esas olarak çalışanlar prim ödeyerek emeklileri finanse etmektedir ancak bu dengenin kurulamadığı anda devletin devreye girerek sistemin açıklarını kapatması söz konusudur. Sistemin dengesinin kalıcı olarak bozulması hem çalışanları, hem de emeklileri riske atar. Bu nedenle, sosyal güvenlik sisteminin mali dengesi çalışanların geleceği açısından çok önemlidir.
2002’den bu alanda ciddi dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümün temel amacı, sosyal güvenlik sisteminin mali dengesinin sağlanmasıydı. Bu süreçte emeklilik yaşlarının yükseltilmesi gibi olumsuz sonuçlar doğuran gelişmeler de yaşandı. Ancak sistemin mali dengeye kavuşması, sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir. Sosyal güvenlik sistemi sürdürülebilir hale gelmezse emekli olmanın da bir anlamı kalmayacaktır.
SGK karşılıyor
2003’de SGK’nın gelirleri giderlerinin ancak yüzde 67.5’ini karşılayabiliyordu. Açık 13.4 milyar TL’ydi. Bugün karşılama oranı yüzde 93.5. Açık 13.8 milyar TL. SGK, kendi kendisini finanse edebilen bir kurum haline geldi. Sistemin finansal dengesi sağlandı. Bunun yanında, 12 yılda vatandaşa sağlanan hizmetin kalitesi ve kapsamı artmasına rağmen açık miktarı neredeyse hiç artmadı.
Gelir arttı
SGK’nın prim gelirleri 2003’de 21 milyar TL’ydi. Bugün 142 milyar TL... Yalnızca 2015’de devlet katkısı olarak 35 milyar TL prim ödendi. Kayıt dışı istihdamla yürütülen mücadele sonucunda hem prim gelirleri artırıldı, hem de çalışanların yarınları güvence altına alındı. Geçmişte süper ve erken emeklilik furyası ile dengesi bozulan sistem dengeye kavuştu. Genç emekliler cenneti haline gelen ve yarınlarını tehlikeye atan bir Türkiye’den, sosyal güvenlik sisteminin dengeye kavuşturulduğu bir Türkiye’ye gelindi.
Atılacak adımlar var
Sistemin mali dengeye kavuşturulması çok önemlidir. Diğer yandan, sigortalılara sağlanan hizmetlerin kalitesinin artırılması da gereklidir. Bu anlamda, atılacak pek çok adım var. Sağlık sisteminin sosyal güvenlik sistemi ile paralel işlemesi ve sigortalıların sağlık hizmetlerine erişimini tam anlamıyla sağlayabilecek bir yapının oluşturulması toplum sağlığı açısından çok önemli.
Bu açıdan, sigortalıların malullük, yaşlılık ve ölüm gibi risklerin yanında sağlık alanında da daha geniş bir kapsamda ve çağımızın gereklerine uygun bir şekilde tedavi imkanlarına kavuşmasının sağlanması gerekmektedir.
Sistemde ‘açık’ ciddi bir tehlike!
Sosyal güvenlik sisteminin açık vermesi, toplanan primlerle sağlanan hizmetlerin karşılanamaması anlamına geliyor. Belirli bir dönem içerisinde çalışanların, işverenlerin ve devletin ödediği primlerin, o dönemde sigortalılara sağlanan hizmetlerin ve bağlanan gelir veya aylıkları karşılayamaması iki açıdan değerlendirilebilir. Sistemin mali dengesinin sağlanamaması toplanan primlerin yetersiz olması anlamına gelmektedir. Diğer yandan, bu durum sigortalılara sağlanan hizmetlerin kalitesinin çok yüksek olması nedeniyle toplanan primlerin bu hizmetlerin masraflarını karşılayamaması şeklinde de ortaya çıkabilir. İkinci durumda, devletin sosyal güvenlik sistemine katkı sunması son derece yerindedir...