Deprem felaketi yaşadığımız imtihanlardan birisi olsa gerek. Ülkemizin her bir ferdi yiten canlar için üzülmenin ötesinde duygular yaşıyor. Güne başlarken moralimiz bozuk, gün biterken içimiz yanıyor, hayat böyle devam ediyor. Bu acının unutulmaması, dersler çıkarılması en büyük temennimiz. Yeni felaketler bizlere aynı yıkımı getirmesin istiyoruz.
Tedbirli olalım, yaşayalım istiyoruz. Aslında çok da fazla bir şey istemiyoruz. Başarabilir miyiz? Elbette başarabiliriz. Türk insanının başaramayacağı hiçbir şey yok. Biz de depremden korkmayabiliriz, bizim de kayıplarımız birkaç canı geçmeyebilir. Yeter ki isteyelim, birlik ve beraberliğimizi koruyalım.
Kendi cephemizden bakacak olursak içinde bulunduğumuz bu sıkıntılı günlerde işçisiyle, işvereniyle, devletiyle bunu başarabileceğimizi görüyoruz. Daha depremin yaşandığı ilk saatlerde işçilerimizin, sendikalarımızın alana koştuğunu, elleriyle kazarak bina enkazlarında çalıştıklarına şahitlik ettik. Bununla da kalmayıp, ilk yardımları götürenler de yine çalışma yaşamımızın tarafları oldu.
Türk – İş, Hak – İş Konfederasyonları daha ilk saatlerde enkazın arasındaydılar. Memur sendikaları konfederasyonları, Memur – Sen, Kamu- Sen, işverenlerimiz, TOBB, TİSK ilk günden planlamalarını yaptılar. Yapılacak yardımlar ve koordinasyon için devletimizin ilgili birimleriyle irtibata geçtiler. İşin özeti çalışma yaşamımızın paydaşları sosyal diyalog mekanizması içerisinde yerlerini aldılar.
Türk – İş Başkanı Ergün Atalay depremin ilk saatlerinde üye sendikalara yazı yazarak, Türk – İş bölge ve il temsilcilerinden kurulu bir kriz masası oluşturdu. Bu kurul devletimize çalışmalarında ciddi katkılar sundu. Nitekim gerek sivil gerekse askeri bürokrasi bu faaliyetlerden ilk günden itibaren yararlanmaya başladı.
Sendika başkanlarımız ilk saatlerde yollara düştüler. Bizim de tanıklık ettiğimiz haliyle, Yol – İş Sendikası Başkanı Ramazan Ağar, kendisi de Adanalı olduğu için, daha enkazdan toz dumanı kalkarken, üyeleriyle beraber depremzedelere yardım konvoyları oluşturdu. Sendika üyesi işçilerimiz deprem bölgesindeki illere dağıtıldı, kendi sorumluluk alanlarında çalışmaya başladılar.
İşverenlerimiz de hızla hareket ettiler, deprem bölgesinde inceleme ve destek ziyaretlerini sürdüren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Adıyaman’da, Malatya’da depremzedeleri ziyaret etti, Afet Koordinasyon Merkezleri’nde devletimizin yetkilileriyle bir araya gelerek yapılması gerekenler üzerinde durdu. TOBB, AFAD koordinasyonunda başlatılan yardım kampanyası kapsamında, 15 Şubat tarihi itibariyle, 3312 TIR ve 553 kamyon yardım malzemesi, 41 TIR çadır, 777 konteyner, 141 seyyar mutfak, 551 iş makinesi ve vinci deprem bölgesine ulaştırdı. Ayrıca, TOBB iş dünyasının ve hayırseverlerin katılımıyla deprem bölgesine kalıcı konut yapma kampanyası başlatma kararı da aldı. Bu kampanyayla iş dünyamızın ve hayırseverlerin katılımıyla deprem bölgesine kalıcı konut yapılması amaçlanıyor.
Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), depremin daha ilk dakikalarında Başkan Özgür Burak Akkol başkanlığında ilgili kurullarını toplayarak, hızlıca yardım seferberliklerini üye tüm işveren sendikalarını kapsayacak şekilde organize etti. AFAD ve Kızılay ile de koordinasyon içinde belirlenen ihtiyaç listelerine uygun olarak ilaç, tıbbi malzeme, gıda, hijyen ürünleri ve kıyafet TIR’ları bölgeye ulaştı. İşveren sendikalarına bağlı üye işletmelerin imkanları ile sıcak yemek dağıtımı yapabilen tırlardan arama ve kurtarma çalışmalarında ihtiyaç duyulan iş makinalarına kadar pek çok nitelikli araç da bölgelerde hizmet vermeye başladı. Ayrıca, üye işletmelerden yüzlerce gönüllü ilk günden itibaren bölgedeki arama kurtarma çalışmalarında aktif olarak görev aldı ve saha çalışmalarına destek verdi.
TİSK’e üye gıda üreticileri başta olmak üzere üye sendikalar ve bağlı işletmeler, sıcak yemek sunan seyyar mutfak ve araçlardan, mobil fırınlara, mutfak ekipmanlarından tüketime hazır gıdalara kadar çok sayıda tırı acilen bölgeye ulaştırdı. Ayrıca, başta inşaat sektöründe faaliyet gösteren üye sendikalar olmak üzere ilgili tüm işletmeler aracılığıyla gönderilen iş makinaları, mobil kriz merkezi araçları, uzman arama kurtarma ekipleri sürekli olarak bölgeye yönlendirildi.
İşte bu yardım çalışmalarını, faaliyetleri çalışma yaşamımızın temsilcileri yerine getirdi. İşçisiyle, işvereniyle tek bir vücut oldular. Zor zamanlarda Türk insanının ferasetini gösterdiler. Kendi çalışma alanımız açısından baktığımızda Türk çalışma hayatı zorluk günlerinde nasıl da bir arada olunacağının örneğini göstermiş oldu. Toplu sözleşmeler, ücret artışları, iş uyuşmazlıkları unutuldu. Tek bir hedefe, insanımıza yardıma odaklanıldı.