Asgari ücret, son dönemde seçim vaatleri kapsamında gündemde olan konulardan biri. Türkiye’de yaklaşık olarak çalışan iki kişiden biri asgari ücretli. Asgari ücretler sadece Türkiye açısından tartışmalı bir sosyal politika aracı değil. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) son raporu, kriz sonrasında ülkeler arasındaki asgari ücret düzeylerini ve asgari ücretler üzerindeki vergi yüklerini inceliyor.
2015 itibariyle 34 OECD üyesi ülke içinde asgari ücretin yasal bir zorunluluk olarak uygulanmadığı 8 ülke var. Bunlar, İskandinav ülkeleri, Avusturya, İtalya ve İsviçre. Ancak bu ülkelerde taban ücretler toplu iş sözleşmeleriyle belirleniyor.
Rapora göre, kriz öncesi dönemde de zaten var olan düşük ücret düzeyleri ve çalışan yoksulluğu gibi sosyal politikanın odaklandığı temel sorun alanları, krizle birlikte daha da kötüleşmiş durumda. Bununla birlikte, pek çok ülkede ekonomik çıktının 2007 yılı seviyesinin altında olduğu, önemli düzeyde istihdam kayıpları yaşandığı ve özellikle dezavantajlı gruplar (kadınlar, gençler, engelliler, uzun dönemli işsizler) açısından ücret farklılıklarının devam ettiği ortaya konuyor.
Ücretler düşük kaldı
Rapordaki ilk önemli husus, brüt asgari ücretler ile medyan (ortanca) ücretler arasında yapılan karşılaştırma. Medyan ücret, bir ekonomideki tüm ücretlerin dağılımına baktığınızda ortaya çıkan merkezi değer, yani sıralamanın ortasında yer alan ücret düzeyi anlamına geliyor.
Çek Cumhuriyeti, Meksika, ABD, Estonya ve Japonya gibi ülkelerde, asgari ücret düzeyi medyan ücretin yüzde 40’ı kadar veya daha düşük.
Kolombiya’daki asgari ücretler, medyan ücretin yüzde 80’ine tekabül ediyor. Slovenya, Fransa, Türkiye (yüzde 69.4) ve Şili’de ise asgari ücret, medyan ücretin yüzde 60’ına denk geliyor. Yani, örneğin Türkiye’de medyan ücret 1000 TL ise, asgari ücret 694 TL düzeyinde kalıyor.
Asgari ücretlerin medyan ücret düzeyine yakın olması, ücretlerin genel olarak çok yüksek olmadığını gösteriyor. Türkiye’nin asgari ücret - medyan ücret karşılaştırmasında sondan ikinci sırada yer alması şaşırtıcı değil. Diğer taraftan, asgari ücret üzerindeki vergi yüküne bakıldığında, Türkiye’de sosyal güvenlik primleri ve gelir vergisini kapsayan vergi yükünün yüzde 20’nin üzerinde olduğu görülüyor.
Bağımsız komisyon
Raporda yer alan verilere göre, 2013’e kadarki 4 yıl boyunca OECD ülkelerinde reel saatlik ücretler ortalama olarak yıllık sadece yüzde 0.2 oranında artmış. Ayrıca, OECD ülkelerinde kriz döneminde işlerini kaybetmeyen işçilerin yaklaşık yarısı, reel ücret kesintileri ile karşı karşıya kalmış. Raporda, örneğin Yunanistan’ın ekonomik kriz ile ilgili tedbir olarak asgari ücret düzeyini aşağıya çektiği ile İrlanda, İspanya ve Türkiye’de asgari ücret/ medyan ücret oranının önemli ölçüde azaldığı üzerinde duruluyor.
Diğer sosyal politika araçları gibi, asgari ücret de işgücü piyasasında önemli bir müdahale gücü taşır. Bu müdahaleler, doğrudan işgücü piyasası işleyişine ve işgücü piyasasının koşullarına bağlı olduğundan asgari ücret düzeyinin gözden geçirilmesi gerekebilir. Avustralya, Fransa, ABD ve İngiltere’de gibi OECD ülkelerindekine bezer şekilde, Türkiye’de de ekonomik ve sosyal gelişmeleri geniş bir yelpazede ele alan asgari ücret düzeyi ile bağlantılı vergi ve sosyal transferleri dikkate alan, kamuya tavsiyelerde bulunan bağımsız uzman komisyonlar oluşturulabilir.