Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından her yıl düzenli olarak yayımlanan önemli raporlardan biri de Gençler için İşgücü Piyasası Eğilimleri Raporu. Özellikle gençler açısından istihdam olanaklarının daha da sınırlı bir hale geldiği 2008 küresel ekonomik krizinin ardından yayınlanan her rapor, işgücü piyasasının gençler için sunduğu fırsatlardaki eğilimler açısından büyük önem taşıyor. 2017 yılı raporu Pazartesi akşamı yayımlandı. Bugünkü yazımda, rapordan öne çıkan başlıkları sizlerle paylaşacağım.
Kaliteli istihdam
ILO raporuna göre, 2009 yılı itibarıyla etkileri ciddi oranda hissedilen ekonomik krizin ardından genç işsizliğinde önemli bir düşüş kaydedilmiş olsa da, kronik bir sorun haline gelen işsizlik ve kaliteli istihdam olanaklarının yetersizliği, gençlerin düzgün işlere (decent work) yerleşmesini engellemeye devam ediyor.
ILO tahminlerine göre, 2017 yılı itibarıyla gençler küresel düzeydeki işsiz nüfusun yüzde 35’ini oluşturuyor. Raporda, 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13 seviyesinde sabit kalan küresel genç işsizliği oranının 2017 yılı için 13.1’e yükseleceği ifade ediliyor.
Bu da dünya üzerinde 70.9 milyon gencin iş aradığı halde bulamadığı anlamına geliyor.
Yılsonu yaklaşınca şirketler yeni yılın bütçesini yapar.
Bütçenin en önemli belirleyicisi de asgari ücrettir. Çünkü çalışma hayatında asgari ücret çok önemli bir parametredir. Yalnızca asgari ücret üzerinden işçi çalıştıran işverenler açısından değil, borçlanma yapacaklardan, taksicilere kadar asgari ücret pek çok kişi için belirleyicidir. Bu açıdan çalışanların ve işverenlerin gözü şimdiden önümüzdeki ay başlayacak Asgari Ücret Tespit Komisyonuna çevrildi. Ankara’da bu konuda çalışmalara başlandı bile.
Artış ne oranda?
Asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenir. Komisyonda 15 kişi yer alır. Bu kişilerden 5’i devleti, 5’i işçileri, 5’i de işverenleri temsilen bulunur. En az 10 üyenin katılımıyla karar alınması gerekir. Dolayısıyla üçlü bir sosyal diyalog mekanizması söz konusudur.
Komisyonda kararlar oy çokluğu ile alınır. Oylarda eşitlik söz konusu olursa Çalışma Bakanı tarafından belirlenen başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.
Bu nedenle işçi tarafı asgari ücreti kabul etmese bile, işveren tarafının toplantıya katılması halinde, devleti temsilen 5 üyenin oylarıyla asgari ücret belirlenebilir.
Asgari ücret 2016 yılında çok yüksek oranda artınca,
Emekliliğe ilişkin çokça sorulan sorulardan biri, sağlığını yitirenlerin erken emekli olup olamayacağıdır. Hastalanan, ameliyat olan ve rapor alıp işine devam edemeyenlerin aklında nasıl emekli olacakları sorusu vardır. Sosyal güvenlik mevzuatımız kimlerin sağlık sorunları sebebiyle erken emekli olabileceklerini düzenlemiştir. Buna göre çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olan kişiler malulen emekli olabilir. Ancak malulen emeklilik için başka şartlar da var.
Rapor şart
Malulen emekli olabilmek için gerekli ilk ve en önemli şart, çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğuna dair sağlık kurulu raporudur. Bu raporun alınabilmesi için kişilerin ilk olarak bulundukları il veya ilçedeki SGK merkezlerine başvurmaları ve yetkili hastanelere sevk edilmeleri gerekir. Kişiler doğrudan hastaneye başvurarak rapor almak yerine SGK’ya başvurarak sevklerini gerçekleştirmelidirler. Sevkin SGK üzerinden yapılmasının nedeni, yalnızca sağlık kurulu raporunun malullük aylığı almak için yeterli olmamasıdır. Kişi, çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğunu belgelese bile en az 1.800 gün prim ödemesi yoksa veya prim ödemesini borçlanma ile 1.800 güne tamamlayamıyorsa malullük aylığı alamaz. Yani,
Bugünün dünyasında yetenek, büyüme ve rekabet gücün için en önemli unsurlardan biri. Dinamik ve kapsayıcı bir geleceğe uyum sağlayan ekonomileri inşa etmek için herkese eşit fırsatlar yaratılması ve işgücü piyasasında yeteneği, bilgi ve beceriyi temel alan liyakata odaklanılması gerekiyor. Yeteneklerin büyüme için kilit bir unsur olduğunu anlama noktasında ilerleme kaydetmiş olan çok sayıda ülke var.
Bu ülkeler, gelecek için daha fazla başarıya da kendilerini hazırlıyor. Diğer taraftan, kadınlar ve erkeklere eşit fırsatlar sunulmadığında küresel zorluklarla mücadele etmek ve yeni fırsatları değerlendirmek açısından başarısız olunuyor. Ne yazık ki, kadınlara eşit fırsatlar sunulması açısından kötü performans sergileyen çok sayıda ülke de bulunuyor.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından birkaç gün önce yayınlanan Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2017 yılı raporu, raporun yayınlanmaya başladığı yıldan, yani 2006’dan bu yana küresel olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu yıl ilk kez tersine döndüğünü gösteriyor. Bu yılın raporunun ayırt edici bir diğer özelliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin mesleki düzeyde de ortaya konulmuş olması.
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, temel
Asgari ücret seviyesi yılın son aylarında asgari ücretlilerin bir üst vergi dilimine girmelerine yol açıyor. Bu da ücretlinin eline geçen paranın eksilmesine neden oluyor. Meclis gündemindeki Torba Kanun bu kaybı önlemeye yönelik düzenleme getiriyor...
Mevcut asgari ücret seviyesi yılın son aylarında asgari ücretlilerin bir üst vergi dilimine girmelerine yol açıyor ve yeni vergi dilimi söz konusu kişilerin ellerine geçen parada kayıp yaşanmasına sebep oluyor. Meclis gündemindeki Torba Kanun asgari ücretteki bu kaybı önlemeye yönelik düzenleme getiriyor. Torba Kanun’un bununla birlikte mesleki yeterlilik belgesi almak için gereken sınav ücretine, işsizlik ödeneğinin ödenme gününe ve şehit yakınlarına sağlanan istihdam hakkının genişletilmesine yönelik de düzenlemeler getirmesi bekleniyor.
Ücreti etkiledi
Bugüne kadar asgari ücret belirli bir sınırın altında kaldığı için asgari ücretli hiçbir şekilde üst vergi dilimine girmiyordu. Asgari ücretin artması, asgari ücretlilerin de yüksek vergi dilimine girmelerine sebep oldu.
Eylül ayından itibaren yapılmaya başlanan ek kesinti asgari ücretin netinin 1.404,06 TL’nin altına düşmesine yol açtı. Yıllık geliri 13 bin TL’nin üstünde olan kişiler
Kamuoyunda 15 yıl, 3.600 günle emeklilik olarak bilinen emeklilik şekli için gerekli yaş dışındaki sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı şartlarını sağladıktan sonra istifa ederek kıdem tazminatı alınması konusunda dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var.Yargıtay, daha önce vermiş olduğu kararlarında 15 yıl, 3.600 günle kıdem tazminatı alan kişilerin yeniden çalışmaya başlamaları konusunda şartları belirledi. İstifa edip kıdem tazminatı alan kişiler yeniden çalışabilir ancak bazı noktalara dikkat etmeleri gerekiyor.
İlk kez sigortalı olunan tarihe göre değişen emeklilik koşullarından prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini dolduran kişiler bu durumlarını tespit eden yazıyı bağlı oldukları SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) il veya ilçe müdürlüklerinden alıp işverene verdikleri takdirde işveren bu kişilere kıdem tazminatı ödemek zorunda. SGK gerekli kontrolleri yaparak kişinin emeklilik için gerekli yaş dışındaki diğer şartları tamamlamış olması halinde çalışana “kıdem tazminatı alabilir” yazısı vermektedir.
SGK 2 kez yazı veriyor
İşverenin bu yazıyı kabul etmemesi veya kıdem tazminatı ödememesi mümkün değil. İşverenin tazminat ödemeye yanaşmaması halinde işçi
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün “Küresel İstihdam Eğilimleri ve Sosyal Görünüm 2017: Sürdürülebilir İşletmeler ve İşler” başlıklı yeni raporuna göre, küçük ve orta ölçekli firmaların (KOBİ) gelişimindeki durgunluk istihdama ve ekonomiye zarar veriyor. ILO raporunda, iş yaratılmasının sürükleyici gücü olan KOBİ’lerin 2008 küresel ekonomik krizinden bu yana küresel ve bölgesel gelişmelerden nasıl etkilendiği ve nasıl tepki verdiği inceleniyor. Raporda, büyüme ve ticarette yavaşlayan hızın etkileriyle ortaya çıkan iş niceliği ve niteliğine ilişkin kaygıların pek çok ülkenin gündeminde üst sıralarda yer aldığının altı çiziliyor. Bununla birlikte, hepimizin bildiği üzere özellikle teknolojik değişim ve yenilikler çalışma yaşamını yeni ve farklı yollardan şekillendiriyor.
ILO’ya göre, artan küresel işsizliği tersine döndürmenin başlıca yolu; işçilere ve yeniliğe yatırım yapmaktan, ticaret ve sosyal diyalogu geliştirmekten geçiyor.
Küresel işgücü piyasasının zorlu koşulları
2017 yılında bir önceki göre 3.4 milyonluk artışla 201 milyondan fazla kişinin işsiz olduğu günümüzde özellikle KOBİ’ler işgücü piyasasında insana yakışır iş yaratmada kritik rol oynuyor. Günümüz küresel işgücü piyasası
İş Mahkemeleri Kanunu’nun yasalaşmasıyla birlikte artık işçiyle işveren arasındaki uyuşmazlıkların büyük çoğunluğunda arabulucuya başvurmak zorunlu hale geliyor. Arabuluculuk, sistematik teknikler uygulayarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade ediyor.
Barışçıl çözüm yolları arasında sayılan arabuluculukta taraflar kendi çözümlerini kendileri yaratmaya teşvik ediliyor. Mahkemelerin sunduğu dağıtıcı adalet yerine, tarafların esas ihtiyaçları doğrultusunda ihtiyaca yönelik çözümler üreten bir yapı kuruyor. Bu noktada arabulucu, görüşmeler yapmak ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişiyi ifade ediyor.
Dava şartı arabuluculuk
Arabuluculuk İş Mahkemeleri Kanunu’nun yasalaşmasından önce de uygulanan bir çözüm yöntemiydi. Fakat sadece isteyenler bu yola başvuruyordu. Kanunun ilgili maddesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, Kanunda sayılan hallerde başvurulması zorunlu bir çözüm yolu haline gelecek. İşçi veya işveren arasındaki alacak