65 yaş aylığında önemli değişiklikler yapıldı. Bundan sonra 65 yaş aylığı bağlanması için ailede yaşayan tüm fertlerin gelirlerine bakma uygulaması sona erecek. Sadece 65 yaş aylığı talep eden kişinin ve varsa eşinin gelirine bakılacak
19 Ağustos 2018 tarihli ve 30514 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile 65 yaş aylığının bağlanması açısından artık aynı hanede yaşayan tüm fertlerin gelirleri dikkate alınmayacak.
Düzenlemeye göre, 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz kişilerin 65 yaş aylığına hak kazanabilmeleri için sadece varsa eşlerinin ve kendilerinin gelirlerine bakılacak ve eşi ve kendisinin geliri asgari ücretin net tutarının üçte birinden düşük olanlara aylık bağlanacak. Bununla birlikte, düzenlemeye göre, eşlerin aynı evde yaşayıp yaşamamaları da dikkate alınmayacak.
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ ÖNCESİNDEKİ ŞARTLAR
Yönetmelik değişikliği öncesinde, 65 yaş aylığı alabilmek için 3 temel şart söz konusuydu. Buna göre, ilk şart 65 yaşını doldurmuş olmak. İkinci olarak, 65
Ekonomik güçlük dönemlerinde, küçülmek durumunda kalan işletmeler, işçilerinin iş sözleşmelerini feshetmek yerine kısa çalışma yöntemini tercih edebilir. İşin korunmasını sağlamak daha elzem. Bunun ayrıntılarına bir bakalım...
İş hukukunun temel amacı işçinin korunmasını sağlamak. İşçinin korunması, kısa vadede bireysel olarak işçinin haklarının korunmasıdır. Örneğin ücretlerin ödenmesini sağlamak, işverene getirilen tazminat ödeme yükümlülükleri ile işçinin mağdur olmasını mümkün olduğu ölçüde engellemek gibi... Uzun vadede işçilerin korunması ise işin korunmasını sağlamaktır.
Ekonomik güçlükler yaşandığında işin korunmasını sağlamak, bireysel olarak işçilerin haklarının korunmasının önüne geçmekte, işin korunmasını sağlamak daha elzem olmaktadır.
Çünkü mevzuatımız bireysel olarak işçinin haklarının korunması için, işçinin birçok tazminat alabilmesine imkân tanısa da, son noktada yine de işçinin işsiz kalmasından kaçılamamaktadır.
Bir ara çözüm...
Ekonomik güçlük yaşayan bir işveren bu durumu ispatlaması halinde çalışanları işten çıkartma hakkına sahip olmaktadır. Sürekli zarar eden bir işverenden üretime devam etmesi beklenememektedir. Bu durumda işçiler duruma göre ihbar tazminatı
Sevgili Güngör hocamızı kaybettik. Geçen yıl bu zamanlarda bir başka hocamızı, Şükrü Kızılot hocamızı kaybetmiştik. Her iki hocam da nurlar içinde, huzur içinde uyusunlar.
Güngör hocamı Cnbc-e ve NTV yayınları için geldiğim İstanbul’da tanımıştım. İlk günlerin çekingenliği içerisinde yayınlara çıkıyordum. Bana ilk destek Güngör hocadan gelmişti. Heyecanlandığımı anladığı için “Evlat rahat ol, bildiklerini anlat, bilmediğin hiç bir konuya girme” demişti.
Yıllar içerisinde televizyon kanalımızda sürekli sohbet etmeye başlamıştık. Çarşamba sabahları kanala girdiğimde ilk gördüğüm kişilerden biriydi. O yaşta işini müthiş bir ciddiyet içerisinde yapardı. Gündemde önemli bir gelişme olmuşsa, bana döner, “Ankara’da ne oluyor, hava nasıl oralarda” diye sorar, aslında benim düşüncelerimi öğrenmek isterdi. Yılların hocasının beni dinlemesi, fikrimi sorması beni çok şaşırtırdı. Çok mutlu olurdum.
Müthiş bir araştırmacı
En önemli özelliklerinden birisi de muazzam bir araştırmacı olmasıydı. Benim konularım ilgisini çok çektiği için ne zaman aklına bir şey gelse muhakkak telefonla beni bulur, “Evlat şu konuyu bir araştır, bir şeyler yaz” derdi. Ben de heyecanla cevap vermeye çalışırdım. Oysa ki
Kurban Bayramı’nda bu yıl da uzun bir tatil süresi söz konusu. Bayram için pek çok çalışanın tatil programı başladı bile. Çok sayıda çalışanımız bayramda şehir dışında olacak, tatil yapacak, bazıları da aile ziyaretleri ve dinlenmeye zaman ayıracak. Böylece, iş ortamından uzaklaşmış olacaklar. Ancak ne yazık ki herkes bu kadar şanslı değil, bazı kişiler bu bayramda çalışacaklar.
Bayramlarda yapılan çalışmalar için İş Kanunu’nda önemli düzenlemeler bulunuyor. Bayram günlerinde çalışanlara arife günü ve bayramdaki çalışmalarının ücreti zamlı olarak ödenecek. Bununla birlikte, işveren çalışanına “bayram sonrasında izin kullanabilirsin” dese bile, bayramda yapılan çalışma zamlı olacak. İş Kanunu’na göre, bayramda çalışana ücreti zamlı ödenir, işveren isterse daha sonra o çalışmanın karşılığı olarak ayrıca izin verebilir. Bu işverenin yetkisinde olan bir durumdur.
Normal ücretin iki katı ödenir
Bayramda çalışan işçilere verilecek ücret normal zamanda kazandıkları ücretin iki katı tutarındadır. Bu zamlı ücret, arife günü öğleden sonrası ve bayramın dört günü için ayrı ayrı hesap edilecek ve ödenecektir. Aylık sistemiyle çalışan bir kişi için toplam brüt ücreti 30 güne bölünerek bir
Bu sene Kurban Bayramı tatili haftanın tamamına yayılıyor. 21 Ağustos salı günü bayramın 1. günü kutlanacak. Bayram 21, 22,23 ve 24 Ağustos’u kapsıyor. 20 Ağustos arife gününün yarım günü de eklenebilse, hafta sonlarıyla birlikte tatil uzuyor. Herkesin aklında aynı soru; tatil süresini birleştirebilir miyim? Tatil sürelerini birleştirebilmek için çeşitli yollar bulunuyor.
Telafi çalışması
İş Kanunu’nda ‘telafi çalışması’ bu gibi durumlar için düzenlenmiş. Buna göre, işveren resmi tatillerden önce veya sonra iş yerini tatil ederek bütün çalışanlarına izin verebilir. Bu bayramda da işveren pazartesi gününü tümden tatil ederek, bu gündeki çalışmaları için çalışanlarına 2 ay içerisinde telafi çalışması yaptırabilir. Örneğin, haftanın 5 günü, günde 9 saat çalışılan bir iş yerinde perşembe ve cuma günleri iş yerini tatil eden işveren, işçilerine yarım gün için toplam 4.5 saatlik telafi çalışması yaptırabilir. İşçiler 4.5 saatlik telafi çalışmasını tatil sonrası belirli periyotlar halinde ve kanundaki hükümlere uygun olarak iş yerinde daha fazla çalışarak gerçekleştirebilirler.
En fazla 3 saat
Telafi çalışması günde 3 saatin üzerine çıkamadığı gibi, iş yerinde günlük çalışma süresi de 11
Mayıs ayında yürürlüğe giren torba kanunda Bağ Kur’lular için çok önemli bir düzenleme yer alıyordu. 2018 yılı Mayıs ayı itibarıyla prim borcu bulunan Bağ Kur’lulara bu aydan önceki borçların silinme imkanı tanınmıştı. Bu ayın başı itibarıyla otomatikman bu durumdaki kişilerin borçları silindi. Peki bu kişiler emekli olacak duruma geldiklerinde bu süreleri emekliliklerine ekletebilecekler mi?
Eski adıyla Bağ Kur’lu yeni adıyla 4/b’li olan kişilerin borçları kanun kapsamında silindi. Buna göre köy muhtarları, basit usulde gelir vergisi mükellefi olan esnaf, bazı şirket ortakları, tarımsal faaliyette bulunanlar bu uygulamadan yararlanabildiler.
Neden borç birikti?
Bağ Kur’lular genellikle küçük esnaf ve sanatkarlardan oluşan bir gruptur. Bu gruptaki kişiler ay sonunda gelir ve giderlerini hesaplarlar ve prim borcu için kasada para varsa primlerini yatırırlar. Kasada primleri ödemek için yeterli para yoksa prim borçlarını ödeyemezler.
Böyle olunca da bu kişilerin prim borcu birikir. Bu şekilde prim borcu birikenler olduğu gibi Bağ Kur’lu olması gerektiğini bilmediği için adına prim ödenmemiş kişilerin de borçları birikir. Örneğin kişi anonim şirketin yönetim kurulu üyesi ortağı olur
Günümüzün en önemli sorunların-dan biri işsizlik, özellikle de genç işsizliği. Küresel olarak da yüksek düzeyde seyreden genç işsizliği ile mücadele açısından önemli politikalardan biri girişimciliğin desteklenmesi. Bu bağlamda, geçtiğimiz mayıs ayında Resmi Gazete’de yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen önemli düzenlemelerden biri de girişimci gençlere yönelik teşvikti.
Söz konusu teşvik kapsamında, daha önce gelir vergisi istisnası sağlanan gençlere yönelik olarak 1 yıl süreyle sigorta prim desteği verilecek. Prim desteğinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar geçtiğimiz hafta Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan genelge ile açıklandı. Bugünkü yazımda, 1 Haziran 2018 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanacak olan teşvikle ilgili detayları ele almaya çalışacağım.
Hangi gençleri kapsıyor?
Sigorta prim desteğinden yararlanılabilmesi için üç temel kural söz konusu. İlk olarak, Gelir Vergisi Kanunu kapsamında genç girişimcilere sağlanan kazanç istisnasından faydalanıyor olmak gerekiyor. İkinci olarak, mükellefiyet başlangıç ve sigortalılık tarihi itibariyle 18 yaşını
İşçi sendikaları işçilerin ekonomik ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla kurulan örgütlerdir. Sendikaların amaçlarını gerçekleştirebilmeleri öncelikle yeterli üye sayısına ulaşmalarına, devamında işverenle toplu iş sözleşmesi imzalamalarına bağlıdır. Hukuk sistemimiz sendikaların toplu iş sözleşmesi imzalayabilmelerini birtakım şartlara bağlamıştır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu bir sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi için iki barajı geçmesini şart koşmuştur. Bunlar işkolu ve işyeri barajları. Barajların aşılması sendikaların üye kazanmalarına bağlı olduğundan, işçilerin sendikal özgürlüklerinin korunması özel önem taşımaktadır.
Ülke düzeyinde temsil
İşkolu barajı sendikanın o işkolunda çalışan işçilerin en az % 1'inin kendi üyesi olmasını aramaktadır. Böylece sendikanın ülke çapında az da olsa bir temsil gücüne sahip olması istenmektedir. % 1'lik oran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın her sene ocak ve temmuz aylarında yayınladığı istatistiklere göre belirlenmektedir. İstatistiklere yayımından itibaren on beş gün içinde itiraz edilmezse istatistik kesinleşir ve gelecek altı aylık dönemdeki yetki tespitleri buna göre yapılır.
İşye