Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tuzlalı 62lik imam, tarikat kurmuş da...Kimin kimle evleneceğine karar veriyormuş da...Körpe kızlardan haremi varmış da...Onları kocalarından uzak tutup gecelik nikâh kıyıyormuş da...Tazelere yetebilmek için aslan zekeri yiyormuş da...Aşk hayatı soğuyanlara tavşan kulağı kaynatıp içiriyormuş da...Esrarengiz bir taassup mabedinin anahtar deliğine dayadık gözümüzü, merakla bakıp duruyoruz.Hem şeyhin başı bağlı, gözü bantlı gözdelerini süzüyor, hem "Sakalından utan", "Bir de ahlak dersi verirler" diye söyleniyoruz.* * *Bu tür didiklemelerde hep "Yaşasın, onlar da kirli çıktı" rahatlaması sezerim ben...Gırtlağına kadar çamura batanlar, çevrede birilerinin temiz kalmasından yaralanır çünkü; suçlanır. İrin yayılıp suç ortağı arttıkça "Masum değiliz hiçbirimiz" teranesiyle teselli bulur.Doğrusu, "Şeyhin zevk tarikatı" dediğimiz şey, ekranda iştiyakla izlediğimiz şöhretlerin "televole tarikatı"ndan çok da farklı değil;...kart horozların çıtır merakından harem tutkusuna, gecelik ilişkilerden büyü saplantısına kadar...Bakın geçenlerde Aktüel dergisinin verdiği "Aşk Büyüleri" kitapçığında yoldan çıkmış eşi eve bağlamak için ne tavsiye ediliyordu:"Bir kesenin içine bir tutam tuz doldurun, defne tütsüsünü etrafında 9 kez çevirin. Bir parça yeşil mum ve birkaç damla lavanta esansı ekleyin. Bunu yaparken şunları söyleyin:Toprak, hava, su, ateş!.. Sevgilim beni arzulasın.Keseyi valizinin astarına yerleştirin. Veda yemeğine kimyon tohumu katın. Ayrılmadan önce de cep telefonunun etrafına fesleğen serpiştirin."* * *Gördüğünüz gibi, sosyetede de işler tarikattan farklı değil.Sadece şehrin varoşlarından merkeze doğru gelindikçe söylem değişiyor:"Harem" yerine "garsoniyer";"gecelik nikâh" yerine "kaçamak","sübyancılık" yerine "lolitacılık" deniliyor.Aslan zekeri yerine Viagra çiğneniyor.Tavşan kulağının yerini kimyon tohumu alıyor.Ötesi aynı hastalık...Medyada "Tuzla tarikatı"yla aynı dönemde patlayan ateist "Dost tarikatı"na baksanıza... Çelikin de mensup olduğu öne sürülen bu grubu ele veren Ayşe Ersoy ne diyordu:"Tarikatının lideri, beni ilk eşimden ayırdı, evlendik."* * *Kabul edelim ki, insan ilişkilerinde yüksek şiddette bir deprem yaşıyoruz. İnsanlar birbirine de yetmiyor; kendine de...Öyle yoğun, öyle derin bir sarsıntı ki bu, çökmemek için her toplumsal kesim, kendi meşrebince çare arıyor.Bir katmanda şirketleşen evlilikler, küçük kaçamaklara göz yumarak dağılmaya direnirken, bir başka katmanda eşini şeyhe emanet etme formülleri üretiliyor.Ama sorun aynı kökten türüyor ve iletişim arttığından, gövdenin farklı dallarına (bara ya da türbeye) aynı hızla yayılıyor.Şeyhe "Sakalından utan" diyenin sakalında geceden kalma günah tohumları uçuşuyor. En azından şehvetli seyircileri olarak katıldığımız bu "aç - aç şov"da "suçlu - suçsuz" yok artık.Yılmaz Erdoğanın nefis güldürüsünde sahte şeyhin dediği gibi, "Yakalanmayan suçluya, suçsuz deniyor."Komşu daldaki maymunun dibi göründü diye kahkahadan kırılanlara tavsiyem şu:Tuzla şeyhinin büyülerine gülmeden önce, cep telefonunuzu bir koklayın! can.dundar@e-kolay.net Yılmaz Erdoğanın dediği çıktı: "Bize bir şeyhler oluyor." Farkında mısınız, bir haftadır şeyhin şeysiyle uğraşıyoruz.