Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Konunun taraflarına gelince..."ABD - PKK görüşmesi"ne dair yayımladığımız belge, tanık ve fotoğrafa, ABD ve PKK tarafından iki farklı tepki geldi.ABD doğrusu bir habere daha önce hiç göstermediği kadar büyük bir tepki verdi. Washingtonda ABD Dışişleri Bakanlığı; yazılı bir açıklama yaparak PKK ile görüştüklerini yalanladı.Ankarada ise Amerikan Büyükelçisi Robert Pearson, NTV ekranında, - adeta can havliyle - elindeki Milliyeti "iğrenç yalanlar" diye sallayarak ve haber kaynağının "PKK ajanı" olduğunu söyleyerek gösterdi tepkisini..."11 Eylül saldırısında yakınlarını kaybedenlere, neden en yakın müttefiklerimizden birinin gazetesinde böyle bir haber çıktığını açıklayamam" dedi.Oysa, diplomatların ittifak bağları gazetecileri ilgilendirmediği gibi, gazetecilerin haber kaynakları da diplomatları ilgilendirmez.Kızgın Büyükelçiye tavsiyem, terör mağdurlarına, bu haberi değil, habere konu olan buluşmayı nasıl izah edeceği üzerine kafa yormasıdır. Önce bu köşenin okurlarına, son günlerde burada yazılanlara ve yazanın "can" güvenliğine gösterdikleri hassasiyet için teşekkür ediyorum. Bu desteği, kamuoyunun savaşa ve bölgedeki pazarlıklara tepkisinin bir tezahürü sayıyorum. "Görüşmezse hata" KADEK Başkanlık Konseyi haberleri "spekülatif ve provokasyon amaçlı" diye niteledi. Ancak açıklamada "ABD ile ittifak" yalanlanırken, "ABD ile görüşme" inkar edilmedi. Tersine "Iraka müdahalenin yaklaşması, ilgili tüm güçleri arayışlara itmektedir" denildi.Aynı gün, KADEKin Özgür Politika gazetesinde Demir Küçükaydın şöyle yazdı:"PKK (..) elbette ABD ile görüşecektir ve de görüşmelidir. Eğer görüşmüyorsa, kendi amaçları açısından yeterince esnek ve cesur davranmıyor, kendi mücadelesine zarar veriyor demektir."Yorumda "Başkanlık Konseyi" imzasıyla PKKdan ABD Dışişlerine gönderilen mektup ise şöyle değerlendirildi:"Sunulan belge, PKKnın bu alanda nasıl olgunlaştığının, kendi programını ABD gibi dünyanın en büyük gücü karşısında nasıl kişilikli bir şekilde savunduğunun örneği ve delili." Masanın karşı tarafına gelince... Kim, neden sızdırdı? Buluşma haberini kim, niye sızdırdı? Neden şimdi?Anlaşılan o ki hem KADEK, hem yerli, yabancı istihbaratçılar Davut Bağıstaniyi tanıyor, onun üzerinden haberleşiyor, ama ona güvenmiyor. O yüzden de bildiklerini şu aşamada açıklaması, kuşkuyla karşılanıyor. Gazetecinin görevi, doğruluğundan emin olduğu belgeyi kamuoyuna iletmektir. Ancak elbette, bu tür hassas dönemlerde, kullanılma riskini azaltmak için bazı temel soruları da deşmek zorundayız: Herkesin işine geldi ABD, bu yolla savaşa katılmakta isteksiz davranan Ankaraya aba altından sopa gösteriyor.KADEK, artık ABDnin bile ciddiye aldığı bir bölge aktörü olduğunu kanıtlıyor.Türkiye, zor taleplerle kapıya dayanan ABDye karşı koz yakalamış ve "Kuzey Iraka seninle benim de girmem lazım" tezine destek bulmuş oluyor.KADEKin güçlenmesinden rahatsız olan Barzani ve ABDnin bölgenin tek hakimi olmasını istemeyen Almanya da kuşkuları üzerinde topluyor. Bölgeyi iyi bilen ve konuyu yakından izleyen uzmanlar, görüşmelerin açığa çıkmasından, ilgili tüm tarafların yarar sağladığını düşünüyor: "İlişkileri askıya alalım" "Dünyanın en zengin petrol bölgesi üzerinde, devlet tecrübesi olmayan bir millet, devlet kurmaya kalkarsa; elbette bütün güçler onun üzerinde nüfuz sahibi olmaya çalışır. Bunca fırtına ondan..."ASAM Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ da Siyaset Meydanında "Irakın geleceği üzerinde söz sahibi olmayacaksak, ABD ile bütün askeri ilişkileri askıya almalıyız" dedi.Hep söylemedik mi; siz kendi bölge insanınızı, onların komşudaki soydaşlarını kazanamazsanız, kazanan birileri çıkar.Bakalım "son kazanan" kim olacak. can.dundar@e-kolay.net Türkiyenin geleceğini ipotek altına alacak tarihi gelişmelerin arifesindeyiz. Bir üst düzey yetkili, kavganın nedenini şöyle özetliyor: