Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Biz bir hayal kurduk. 'Hayaller herkese iyi gelir, hayatı hafifletir' diye... Sonra gerçek gibi algılanan hayalimize şaştık. Bu hayal, bizden çok seyredenlerin oldu."***Aynen öyle oldu.O kadar ki, "Çocuklar Duymasın" dizisinde boşanmaktan vazgeçen Meltem'i canlandıran Pınar Altuğ gerçek hayatta boşanma kararı alınca hayallerimiz tuzla buz oldu.Aile denilen kutsal tapınak gerçek hayatta gümbürtüyle çökerken ve hepimiz her sabah çevrede yeni bir boşanma kararıyla uyanırken, ekranda o tapınağın kale gibi sapasağlam ayakta durabildiğini izlemek "iyi geliyor"du.Hayali bile güzeldi.O hayali gerçek sanmıştık. Çünkü dışarıda bizi hoyratça örseleyen hayata katlanmamızı kolaylaştırıyordu.***Belki de o yüzden aileden birinin boşanması kadar ağır geldi Pınar'ın ayrılması bize...Onun ailesinin dağılması, bir hayalin yıkılmasıydı; hayatın ağırlaşmasıydı.Biz nicedir hayatı dizilerde yaşıyorduk."Mahallenin Muhtarları"nı, "Perihan Abla"yı, "Çiçek Taksi"yi sevmiştik; çünkü mahalle çıkıp gitmişti hayatımızdan; muhtarlarını, "abla"larını, dostluklarını da sürükleyerek peşi sıra..."İkinci Bahar"ı da sevmiştik; çünkü öyle aşklar da kalmamıştı artık..."Asmalı Konak"a bayılmıştık; öyle erkekler, öyle kadınlar, öyle aileler ve konaklar istiyorduk biz de... yoktu.Olsun, hayali bile güzeldi ya...Sonra Pınar'ın boşanacağını duyduk.Ve korktuk!Galiba hayat, diziden de kovuyordu bizi...***Daha da kötüsü biz nasıl alıştıysak dizilerde yaşamaya, oyuncular da rollerinde yaşar olmuştu.Perran Kutman "Perihan Abla"ydı artık...Şener Şen, kendisinden çok "Ali Haydar"...Tamer Karadağlı "Haluk"laşmış, Özcan Deniz "Seymen"leşmiş, Nurgül, "Bahar"ın ardından gözyaşı dökmüştü.Polisler Memoli'den konferans istiyor, Pınar, "Meltem" pozunda ailelere öğütler veriyordu.Roller, oyuncuları esir alıyordu.Pınar'ın boşanmasının kamusal bir hadiseye dönüşmesi ondandı.O, bizim adımıza sürdürüyordu evliliğini...Boşanması hepimizi ilgilendirirdi.***Bence bir yasa çıkarılsın:Bundan böyle senaristler, dizi yazarken "kamu yararı" gözetsin.Kahraman eşinden boşanamasın, tedaviye yurtdışına gidemesin, tüyü bitmemiş yetimin hakkına el süremesin, yere tüküremesin, kırmızı ışıkta geçemesin.Oyuncular da, rolünün sorumluluğu doğrultusunda yaşasın:Polisse namusuyla, ev kadınıysa evini dağıtmadan, "taşfırın"sa bulaşık önlüğü takmadan...Bunlar sözleşmeye açık seçik yazılsın.Bilinsin ki; seyircinin hayallerini yıkmak, kimsenin haddi değildir.Çünkü, "Hayaller hayatı hafifletir".——-NOT: Geçen perşembe, bu köşede Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal'in ABD ziyaretinde Meclis'in ve kamuoyunun vermediği tavizlerin pazarlığını yaptığından dem vurmuş, Bakan Gül ile müsteşarının farklı çizgiler taşıdığına dikkat çekmiştim. Dışişleri'nden arayıp haksızlık ettiğimi söylediler. Önceki gün Bakanlar Kurulu, Türkiye'nin bütün liman ve üslerini ABD'nin kullanımına açtı. Böylece Meclis'in reddettiği tezkere, Meclis atlanarak onaylandı. Yazıda "İkiyüzlülük mü, iki başlılık mı" diye sormuştum. Düzeltiyorum: Dışişleri'nde "iki başlılık" yokmuş. can.dundar@e-kolay.net Asmalı Konak'ın yapımcısı dün verdiği teşekkür ilanında şöyle diyor: