Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gelen mesajların çokluğundan anladım ki, içten içe kanayan bir yaraya parmak basmışım. Aynı dertten muzdarip aileler ve öğretmenler ile sorunla cebelleşen psikiyatristler hemen tepki verdi.Kimi aileler, hap kullanan "hiperaktif" çocuklarının iyileşip sosyalleştiğini savunurken, kimileri ilacın yan etkilerinden yakınıyordu."Yazınız aileleri uyardı" diyenler ve "Ritalin Çözüm Değil" (Dr. David Stein, Kuraldışı, 2002) kitabını önerenler kadar, yazının haptan da zararlı olduğunu savunanlar ve "şimdi çocuklar ilacı bırakıp depresyona girerse sorumluluğu alacak mısınız" diye soranlar da oldu.Tepkilerin tümüne yer verebilmem imkansız. Ancak bilim adamlarının farklı görüşlerini özetlemek istiyorum:* * *Kendini "çocuklara yapıştırılan psikiyatrik etiketler ve ilaçla tedavi"yle mücadeleye adayan Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Sosyal Psikolog Üstün Öngel, Amerikada halen HADE teşhisi konmuş 5 milyon çocuk olduğunu, söz konusu ilacın yüzde 95inin de orada tüketildiğini söylüyor, "Türkiyede çok yaygınlaşmadan önüne geçmeliyiz" diyor.Öngel, meraklı, enerjik çocuklara rahatlıkla "hiperaktif" teşhisi konulduğunu, oysa bir hastalık olmayan yaramazlığın aslen ebeveynin ve okulun yaklaşımından kaynaklandığını savunuyor. Verilen ilacın olumsuz etkilerine ve bağımlılık yarattığına dair makaleler yolluyor.ABDde psikiyatr olarak çalışan Kemal Sağduyunun mesajı da bu yönde:"Vakti olmayan aileler hem çocukları başlarından savmak istiyor, hem de evde veremedikleri eğitimi mucizevi bir şekilde okulun vermesini bekliyor. Böyle olunca öğretmen, sözünü dinlemeyen her öğrenciyi psikiyatra sevk ediyor. İş yükü çok artan psikiyatr da bir iki test yapıp ilaç başlatıyor. İlaç firmaları da reklamlarda, hiperaktif çocukların psikiyatra görünmesini teşvik ediyor. çark böyle dönüp gidiyor".* * *Medyada sık sık uzmanlığına başvurulan psikiyatrist, Prof. Dr. Yankı Yazgan ise "hiperaktivite"yi "beynimizin öncelik ve planlamadan sorumlu bölgelerinin işlevini yürütmekte zorlanması" diye tanımlıyor. Tedavide bu yükün azaltılması için çevresel düzenlemeler yapıldığını, bu da yetmezse ilaçtan yararlanıldığını söylüyor. İlaç kullanımının artışını, diğer yöntemlerin yeterince etkili, ucuz ve yaygın olmamasına bağlıyor. İlacın, kapsamlı bir tedavi programının parçası olduğunu, dolayısıyla öğretmen ya da anne - babanın yapacaklarının alternatifi değil, tamamlayıcısı olduğunu vurguluyor. "İlaç tedavisine ancak diğer yöntemler işe yaramazsa başvurulmalıdır" diyor.Kendisine başvuran genç ve çocukların yaklaşık yüzde 40ına ilaç tavsiye ettiğini belirten Prof. Yazgan, bu ilaçların bağımlılık yapmadığının araştırmalarca kanıtlandığını, buna karşın yarım kalan tedavinin madde bağımlılığına yol açabildiğini belirtiyor.* * *Bu farklı görüşlerin üç ortak noktası var:1. Sorun giderek büyüyor.2. Çözüm için ilaçtan önce ailelerin ve okulun yardımı gerekiyor.3. Aileyle, öğretmenle, arkadaşla, doğayla iletişim, en etkili ilaç sayılıyor.İlk yazıda dediğim gibi, "Çare iletişimde"... can.dundar@e-kolay.net Geçen pazar "Hap Kuşağı" başlıklı yazımda, "Hiperaktivite ve dikkat eksikliği (HADE)" teşhisi konan çocuklarda hap kullanımının yaygınlaştığına değinmiş ve daha sağlıklı iletişim tavsiye etmiştim.