Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Amerikan "Reality TVöde "Cheaters" (Aldatanlar) diye bir program var. Esprisi şu:
Eşinin kendisini aldattığından kuşkulanan, yapımcıları arıyor. Program ekibi dedektif bürosu gibi "aldatan eş"i izliyor. Kiminle, nerede, ne zaman buluştuğunu saptayıp filme alıyor.
Sonra programın en can alıcı bölümü başlıyor.
Kaydedilen görüntüler aldatılan eşe izletiliyor. O gözyaşı dökerken kurnaz yapımcı öneriyi patlatıyor:
"Eşiniz şu anda sevgilisinin koynunda... Gidip onu basalım mı?"
Aldatılmanın öfkesiyle bu tuzağa düşen mazlum eş, 4 kamera, 10 kişilik teknik ekip, 6 korumayla "yasak aşkın yuvası"nı basıyor.
Cumartesi gecesi "kurban" zenci bir kadındı. Kocasıyla, kız kardeşinin kendi evinin bahçesinde oynaşma görüntülerini izleyince çekim ekibiyle birlikte baskına katıldı. Baldız "Eniştem evde yok" diye titrerken adam içeriden pantolonunu çekerek çıktı. Karısı üzerine yürüdü. Sunucu avını kıstırmış bir sırtlan edasıyla "kamu adına" sorguya başladı:
"Utanmıyor musun, baldızınla yatmaya?"
"Ne zamandır karını aldatıyorsun?"
"Hiç inkâr etme, bütün oynaşmalarınızı görüntüledik" vs...
***
Amerika’da bir kasabada baldızıyla düşüp kalkan adamın uçkuru neden bize dert oluyor?
Medya ne hakla özel hayata destursuz dalıp toplumun ahlak polisi kesiliyor?
Niye derdi başından aşmış insanlar ille Hülya Avşar’ın (yine neredeyse canlı yayımlanan) evliliğini konuşuyor?

Evlilik  bitiyor mu
"Yorgan altı işler merak edilir"in ötesinde bir şey var burada...
Kimi suçluluk duygusuyla, kimi gelecek kaygısıyla izliyor bu pembe diziyi...
İhtimal ki, Tanju Çolak’ın eşi "Etme bulma dünyası" diye oh çekiyor.
Kaya gibiler "Allah vermesin" diye tahtalara vuruyor.
Kuşkulu pek çok kadın da "Hülya bile aldatılıyorsa" duygusuyla dertleniyor ya da rahatlıyor.
***
Antropolog dostum Doç. Dr. Tayfun Atay durumu yorumlarken, "Nasıl avcılık bir zamanlar zaruret iken bugün hobiye dönüştüyse evlilik de öyle" dedi.
Geniş aile, tarım devriminde üretim ihtiyacıyla ortaya çıktı.
Endüstri toplumunda "çekirdeköleşip modern devlete yurttaş yetiştiren bir kurum haline geldi.
Bireyleşmenin doruğa vardığı günümüzde ise bir ayak bağına dönüştü ve gözden düştü.
Batı’daki bu süreç, Türkiye gibi daha az gelişmiş ülkelere kitle kültürü, televizyon vs. aracılığıyla yansıyor. Kadının toplumsal yaşama katılmasıyla erkek iktidarı çöküyor, "aldatan eşe katlanma zarureti" de ortadan kalkıyor.
Geleneksel "çok eşli evlilikölerin yerini, modern "çok ilişkili evliliköler alıyor.
Kurumsal ihtiyaçlarla "evli görünen" ama gerçek anlamda bir birliktelik yaşamayan "sanal çiftler" ortaya çıkıyor.
Tükenmiş ilişkilerin can simidi - Avşar örneğindeki gibi - çocuk oluyor.
Koca kurum, içten çürümüş bir ikiyüzlülük abidesi gibi, miniklerin cılız dizleri üzerinde ayakta durmaya çalışıyor.
***
Buradan varılacak yer belli...
Batı’da patlayan boşanma oranları "tek ebeveynli aile" modelleri yarattı. Ödünç spermle çocuk sahibi olan "eş - siz aile"ler bunlar...
Yeni çağın bireyinin evliliğe ihtiyacı kalmadı.
Bir sonraki kuşakta tükenmesi muhtemel bir kurum can çekişiyor, ancak onun temelini eski yüzyılda atanlar, hala çatırtısını hissediyor, bocalıyorlar.
TV kameralarınca denetlenen bu vodvil kime ne yarar sağlayabilir ki?
Evet, evlilik bitiyor.
Yeni çağın gönüllü birlikteliklerinde sevgiden başka dayanak kalmayacak gibi görünüyor.