"Acun Firarda!"Acunun, Televole içinde başlattığı bölüm çok tutulunca ayrı bir programa dönüştürüldü.Genç programcı kameramanıyla dünyayı gezip güzel kızlara takılıyor, Tarzanca "Evli misin", "Sevgilin var mı", "Arkadaş olabilir miyiz" diye soruyor.Son programında İbiza ("Abaza" mı deseydik)daydı. Yoldan çevirdiği kızlara "angaje oldu". Kumsaldaki bir kıza "No sun problem?" dedi; yani "Güneş olmamasından rahatsız mısın" anlamında... "Helga"lara Türk erkeklerini övüp Türkiyeye davet etti.Bir nevi "80 günde seks - i alem" bu program ve Acun "o alem"in idolü...O kadar ki, - ne yalan söyleyeyim - geçenlerde Çine giden uçaktan düşen iki maceracı genç Türk çıkınca "Acaba Acunun vaat ettiği şeyi mi arıyorlardı" diye geçti aklımdan...***Malum, Suriyede insanlar birbirine "Anneni Türk televizyonunda gördüm" diye küfrediyormuş.Ama bu bizi pek ilgilendirmiyor. Çünkü bu programlar hem sponsorların, hem kanalların, hem yapımcıların, hem de seyircinin gözdesi durumunda...Eleştirmeye kalkanın başına hemen reyting raporları kakılıyor, "Halk bunu istiyor sana ne" mazereti yapıştırılıyor.***Acun iyi de... bilmem farkında mısınız, dünyanın en iyi savaş muhabirlerinden biri yok ortada...Coşkun Aralın "Haberci"si (yabancı havayolları dışında) sponsordan, kanaldan, seyirciden beklenen desteği bulamadığı için ekrandan kayboldu. Sordum Coşkuna; bütçesi "Firar"lının yarısından daha az olduğu halde destek bulamamış ve bürosunu kapatmak zorunda kalmış.Uzun zamandır rahatsızdı zaten...Kübaya, Hindistana, kutuplara gitse de izletemiyor, ancak programın adını "Bakireler festivali" koyarsa seyirci rekoru kırıyordu.O da kırıldı ve çekildi.***Şimdi yeni bir projenin peşinde...Kendi imkanlarıyla bir otobüs yaptırdı. Bürosunu, kadrosunu, montaj makinelerini ona taşıdı. Bu otobüsle Anadoluyu turlamak, hem programını çekmek, hem gittiği yerlere belgeseli götürmek istiyor.Sadece yakıt parası bulabilirse Coşkunun otobüsü, diyelim köy kadınlarına "Haberci"nin daha önce gittiği ülkelerin kadınlarının yaşamını sergileyen filmler taşıyacak ya da çocuklara, dünyanın başka yerlerindeki çocukların görüntülerini...Ayrıca otobüste sergiler açacak, fotoğraf ve belgesel çekim kursları verecek. Yenilgi tanımaz bir belgeselci, bitmek bilmez bir enerjiyle yapıtlarını seyirciyle buluşturmanın yollarını arıyor.Okumayan bir topluma televizyondaki et yığınından gözünü alıp dünyayı göstermeye çabalıyor.Televizyonların RTÜKçe kapatıldığı günlerde "ceza" olarak belgesel gösterilmesi düşünülüyordu ya; gerek kalmadı.İşte "ceza" ayağınıza geliyor.***Coşkun bunları öyle heyecanla anlatıyordu ki, ona gideceği köylerde karşılaşacağı manzarayı anlatamadım.Çünkü yeni okuduğum bir haber, Erzurumda "soy kütüğü" uygulaması başlatıldığını ve köylülerden hayvanlarına isim takmalarının istendiğini bildiriyordu.Ne tür isimler beklersiniz?"Sarı kız", "Kara boğa", "Balkız" vs. değil mi?Hayır. Takılan isimler şunlar:"Hülya", "Gülben", "Ebru", "Sibel"...Halkımız köylerde bile "televolekolik" olduğu için büyük ihtimalle gittiği yerlerde Coşkuna Acunun adresini soracak.Velhasıl bundan sonra, Acun firarda, Coşkun kenarda... can.dundar@e-kolay.net Savaş geliyor ve haber programlar yok ekranda... Onun yerine ne var?