Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hollywood’un sarışın bombası Marilyn Monroe, hayran olduğu Ella Fitzgerald’ın kariyerinin önünü açıyor. İşte 1950’lerde başlayan ve hâlâ dünyaya örnek olan dostluğun hikayesi…

Yıl 1954. Marilyn Monroe sarışın bomba rolleriyle kariyerinin zirvesinde, filmleri o dönemin parasıyla 200 milyon dolar hasılat yapıyor, attığı her adım takip ediliyor, nereye gitse o mekân popüler oluyor.

Aynı dönemde Ella Fitzgerald, sesini duyurmayı başarıyor, ama sahneye çıkmak istediği önemli caz kulüpler onu sahneye çıkarmıyor, kapıdan içeri sokmak bile istemiyorlar.

Haberin Devamı
Marilyn ve Ella’dan öğrenecek çok şey var





Peki ama neden?

Siyah ve kilolu bir kadın olduğu için.

Oysa, dönemin en seksi yıldızı ve hatta bu imajıyla hâlâ günümüzde bile bir popüler kültür ikonu olan Marilyn Monroe, gece gündüz Ella Fitzgerald’ı dinlemeye başlıyor; şan hocasının talimatıyla, yeni filmi için sesini geliştirmek için.

Sonunda Ella Fitzgerald’a hayran oluyor ve kendisiyle tanışmak istiyor. Kasım 1954’te Los Angeles’ta Ella’yı dinlemeye gidiyor, sonrasında kuliste onu tebrik ederken arkadaşlıklarının temeli atılıyor.

Marilyn, Ella’nın Los Angeles’ın o zamanlar en meşhur kulübü olan Mocambo’da sahneye çıkmak isteyip de çıkarılmadığını öğrenince, kendi Hollywood büyüsünü Ella için kullanmaya karar veriyor.

Ella’yı hem siyah hem de tipik sahne fiziği ölçülerinde olmadığı için kulübe yeterince izleyici çekemeyeceği gerekçesiyle istemiyor kulübün sahibi.

İşte bu aşamada Marilyn kulübün sahibine söz veriyor, “Ella’yı sahneye çıkarırsanız her gece gelir en önde otururum, başka ünlü arkadaşlarımı da yanımda getiririm ve kulübünüze fazlasıyla izleyici çekeriz” diye.

İşte Marilyn’in bu sözü sayesinde Mart 1955’te Ella sadece birkaç hafta için Mocambo adlı popüler kulüpte sahneye çıkmaya başlıyor.

En büyük dönüm noktası

Marilyn sözünü tutuyor, her gece en ön masaya kurulup etrafa gülücükler saçıyor. Frank Sinatra, Judy Garland gibi arkadaşlarını da yanında getiriyor. Bu kadar yıldız isme aslında gerek olmadığı ortaya çıkıyor, Ella’nın performanslarına rezervasyonlar bir anda tükenince. Kulübün sahibi, Ella’yla anlaşmasını memnuniyetle uzatıyor.

Ella kariyerindeki en büyük dönüm noktasını bu kulüpte çıkmasına bağlıyor, “Marilyn sayesinde o andan itibaren küçük kulüplerde sahneye çıkmama gerek kalmadı” diyor.

Ella kariyerinin zirvesindeyken bile siyah olması nedeniyle gittiği birçok yerde sorun yaşıyor, bazı yerlerde sahneye çıktığı kulüplere bile sadece arka kapıdan ya da yan kapıdan girebilirsin deniliyor.

Aynı Peter Farrelly’nin Oscar ödüllü “Green Book” (Yeşil Rehber) filminde dünya çapındaki siyah piyanist Dr. Don Shirley’nin 1960’larda Amerika’da yaşadıklarında gördüğümüz gibi.

İşte böyle zamanlarda da Marilyn arkadaşını yalnız bırakmıyor, hatta sırf bunun için Kolarado’ya gidiyor, “Ella ile birlikte ön kapıdan giremeyeceksem ben de içeri girmiyorum” diyor bir caz kulübünün sahibine.

Ortak noktaları vardı

Ella ve Marilyn’in dostlukları Marilyn’in ölümüne kadar devam ediyor. Tabii bunda uzaktan hiç öyle görünmese de, hayatlarında birçok benzer nokta olmasının da etkisi var.

İkisi de travmatik çocukluklar geçirmiş, çok erken yaşta evlenip büyük hayal kırıklıkları yaşamış. Yaşadıkları tüm acılara rağmen daha sonra kariyerlerinde başarıyı yakalamışlar.

Hatta ikilinin bu dostluğu 2008’de Bonnie Greener imzasıyla “Marilyn ve Ella” adlı bir müzikal haline getiriliyor.

Marilyn ve Ella’nın 1950’lerde başardığını 2020’de Amerika’dan Avrupa’ya tüm dünya şimdi yeniden konuşuyor.

Hâlâ bu konunun çözülememiş olması ne kadar acı.