Sadece büyük bir sanatçı değil, aynı zamanda özel bir ruh olmasıyla kalbimizde ayrı bir yeri vardı Haluk Akakçe’nin.
Evet, çok acı çok erken bir kayıp, ama unutmamak lazım o kısa hayatına birkaç ömür sığdırmayı başardı.
Haluk’u 2010’da ÇYDD yararına yapılan müzayedede kız çocukları için yapılacak yurda destek olmak için Türkan Şoray’ın resmini alması sonrasında yaptığımız röportajdan kendi cümleleriyle anıyoruz bugün.
Onu hep hatırlayacağız.
‘O peruğu takmasam Türkiye beni tanımayacaktı’
* Ben hep böyleydim. Sonra üniversitede unutuyorsun seni diğerlerinden ayıran bir formun ve ışığın olduğunu. Bir anda kalabalıkta kaybolmak istiyorsun. O dönemde herkes gibi olmak benim için cool bir şeydi. İçine girdiğiniz farklı toplumların size sunduğu özgürlük ve medeni yaklaşım kendi benliğinizi ve kişiliğinizi yansıtmanıza yardım ediyor. Ben bir sanatçıyım. Hayal gücümü yansıtmam için kendi doğduğum ve çok iyi bildiğim ortamdan dışarı çıkmam gerekti. Türkiye’den ayrıldığım zaman, yok olduğum andı. İçimdeki evren, dışıma çıkma şansına sahip oldu. Toplum sizi o kadar sınırlıyor ki… Herkes rahat hissedebilmek için normallik yasasını uygulamak zorunda. Buradan kurtulduğumda bir anda her şekli alabilme şansına sahip oldum, kimse için bir şey ifade etmediğim için. O özgürlük de içinizdeki gerçek cevherin ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Aykırı olmak için yapmıyorum. Ben bunu yapma hakkına sahibim, bu hakkı kendime tanıyorum.
Bir partiden perukla ayrılma olayı var. İyi ki takmışım, o peruğu takmasaydım Türkiye’nin yüzde 90’ı beni bilmiyor olacaktı. O kadar ödül kazandım. Aslında o ödüllerin pek önemi yok popüler anlamda. Tate Britain’da sergi açtım. O kadar önemli biri değildim. Şans eseri sarhoş kafayla partiden kafamda perukla çıktım, fotoğrafım çekildi, bir anda ‘celebrity’ oldum. Ben sadece bir barın kapısından çıkan biri değilim. Çok çalışarak önemli şeyler başarmış bir insanım, ailemden hiç maddi destek almadan.
İşimin pop kültürle tek alakası, benim yapıyor olmam
*Ben kendi işimde yoktan görsel bir görsel lisan yaratıyorum. Benim işimin pop kültürle tek alakası, benim yapıyor olmam. Pop kültürün sanatımla hiç alakası yok. Yanlış olan bana bakıp benim sanatım hakkında bilmeden yorum yapmaları.
*Türkiye’de entelektüel çevre bulmak çok zor. Çok sevdiğim arkadaşlarım bile maalesef kötü yola düşmüş vaziyette. ‘Hadi abi Şamdan’a gidelim!’ vaziyetindeler. Ben entelektüellik daha iyi diye düşünmüyorum. Şamdan’da kimler var diye de merak ediyorum, öyle yaşamayı da seviyorum. Türkiye’yi İstanbul’u seviyorum. Türkiye’de ulusuma neden şapka taktığımı açıklamak zorundayım. Çünkü bu bir suç! Ama New York’ta önemli değil. Herkes istediğini yapabilir. Kimse kimseyi yargılamaya çalışmıyor. Onlar senin fikrinle, sözünle, yeteneğinle ilgileniyor. Türkiye’de neden bir başkasına hissettiği gibi olma şansı verilmiyor? Bu özgürlüğü birbirimize niye veremiyoruz? Bu cömertliğe niye sahip değiliz? Çağdaş toplumlardan farkımız işte bu.
‘Bir çanta parasını, 200 kız çocuğu için vermiyorlar’
*Hermes çantaya 85 bin Euro veren kadınlar bir çanta parasını 200 kız çocuğunu barındıracak bir yurda veremiyor. İşte Türkiye burası. Türk kadınları Türk erkeklerinden daha zeki. Eğitimi daha çok hak ediyorlar.
Bu ülke bana iyi, cömert davrandı. Ben de (ÇYDD yararına yapılan müzayedeyi kastederek) geri verirken hiç düşünmedim bile. Zaten yapmam gerekirdi.