Eylül 2022’de İKSV ve Londra Christie’s müzayede evi ‘Istanbul Calling’ başlıklı bir iş birliği yapmıştı.
İKSV’nin 50’nci yılında İKSV Genç Sanatçı Fonu yararına gerçekleştirilen açık artırmada Christie’s ilk defa ana müzayedelerinin içerisinde Türkiye’den bir kurum yararına satış yaptı ve ilk kez Türkiye’den bu kadar büyük bir grup sanatçının eserlerini Frieze haftasında koleksiyonerlerle buluşturdu.
Ayrıca seçkideki 24 eser arasında Beauford Delaney’nin daha önce hiç gün ışığına çıkmamış Gülriz Sururi ve James Baldwin portreleri de yer alıyordu.
Müzayedede en yüksek fiyata satılan eser Beuford Delaney imzalıydı.
Gülriz Sururi koleksiyonundan Zeynep Miraç sayesinde müzayedeye bağışlanan James Baldwin portresi tam 1 milyon 26 bin sterline satıldı.
Bu eserin ve sanatçının yaptığı Gülriz Sururi portresinden elde edilen 189 bin sterlinlik gelirin yüzde 80’i Türkan Saylan’ın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, yüzde 20’si ise İKSV’nin Genç Sanatçılar Fonu’na aktarıldı.
Eser satıldığı anda Londra’daki salonda İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve eşi Zeynep Miraç’ın yüzündeki mutlu ifadeyi unutamıyorum.
Örnek bir Cumhuriyet kadını olan Gülriz Sururi’ye, hayata veda ettikten sonra bile hala duruşuyla, kararlarıyla bize çok şey öğrettiği için bir kez daha hayran kalmıştım.
Ve tabii aynı duruşu devam ettirebildiği için Zeynep Miraç’a da.
31 Aralık 2018’de kaybettiğimiz Gülriz Sururi’yi her zaman sevgi ve saygıyla anıyoruz.
James Baldwin neden İstanbul’a taşındı?
Şimdi portresi bağışlanan, 1961-1971 yıllarında İstanbul’da yaşayan ünlü yazar James Baldwin’in New York’ta bir sergisi var.
Brooklyn Halk Kütüphanesi’ndeki serginin başlığı: ‘Türkiye Hayatımı Kurtardı - Baldwin İstanbul’da, 1961–1971’.
Serginin eş küratörü ise Türkiye’den tanıdığımız bir isim: Ateş Gündoğdu.
James Baldwin’in yakın arkadaşlarından Türk fotoğrafçı Sedat Pakay’ın etkileyici fotoğraflarından oluşan sergi, Baldwin’in hayatında önemli bir döneme dair samimi bir seyahat günlüğü portresi sunuyor.
Hatırlatalım, sergi Brooklyn Halk Kütüphanesi’nde 15 Mart’a kadar devam edecek.
Bu arada prestijli The New Yorker dergisinde birkaç gün önce harika İstanbul fotoğraflarıyla, Doreen St.Félix imzalı, ‘James Baldwin’i Yeniden Bulmak’ başlıklı bir de geniş makale yayımlandı.
1960’larda ABD’de ırkçılık, homofobi ve şöhretten kaçıp bir dönem Fransa’da yaşamaya çalışan ama orada da beklediği huzuru bulamayıp sınır dışı edilen James Baldwin, arkadaşı, usta aktör Engin Cezzar sayesinde İstanbul’a taşınıyor.
Türkiye’de hoşgörüyle ve özel hayatına saygıyla yaşadığı günlerin kendisini yeniden hayata döndürdüğünü ve yazmaya bu sayede devam edebildiğini anlatıyor James Baldwin.
Oysa Baldwin Türkiye’de de tanınıyordu, İstanbul’a gelişi gazetelerde yer aldı.
“Amerika’dan uzaktayken tam ve arındırıcı bir rahatlama hissetti. Amerika onu öldürüyordu. Ve nereye giderse gitsin Amerika hep oradaydı.” diyor The New Yorker’daki makale.
Peki ama şimdi de ABD’de ve Türkiye’de durum aynı mı?
James Baldwin 2025’te ABD’den İstanbul’a taşınsa, yine aynı şeyi düşünür müydü?..