Son zamanlarda çağdaş sanat dünyamız için en iyi haberlerden biri Odunpazarı Modern Müze’nin (OMM) sanat dünyasının en prestijli yayınlarından ARTnews tarafından ‘Son 100 Yılın En İyi 25 Müze Binası’ arasında yer almasıydı.
Tabii hiçbir şey tesadüf eseri olmuyor.
Bu başarı, müzenin kurucusu, koleksiyoner Erol Tabanca’nın vizyonu ve Kengo Kuma gibi uluslararası başarılara sahip, çok değerli bir mimarla çalışmasının sonucu.
Kengo Kuma gibi usta bir mimarın Eskişehir’de bir proje yapmış olması önemli.
Böyle mimari eserler şehre daima değer katıyor, hatta şehirleri uluslararası destinasyonlar haline getirmede büyük rol oynuyor.
Kengo Kuma’nın 2020 Tokyo Olimpiyatları için yaptığı Olimpiyat Stadı’ndan İskoçya’daki Victoria & Albert Müzesi’ne birçok bilinen
projesi var. Türkiye’deki ilk projesi ise Odunpazarı Modern Müze (OMM).
Kengo Kuma, kariyerine 1980’lerde başlıyor, kendi tabiriyle balon ekonominin zirvesinde bir dönemde.
Şef Esra Muslu’yu yıllar önce Nupera’da açtığı Moreish’ten Soho House İstanbul’a uzanan yolculuğuyla takip etme şansımız olmuştu. Şimdi ise Esra Muslu, Londra’da açtığı Zahter adlı yeni restoranıyla karşımızda.
Son zamanlarda İngiliz basınında yeni bir Türk restoranından büyük övgüyle bahsediliyor. Guardian gazetesinin ünlü yemek eleştirmeni Jay Rayner, “Şimdiye kadar yediğim en iyi baklava” diye başlık atıyor. Söz konusu restoran, Londra’da Carnaby Street, Foubert’s Place’de açılan Zahter. Uzun zamandır takip ettiğimiz şef Esra Muslu, Huqqa ile yeme-içme dünyasına giren Atasay Grubu’yla tanıdığımız Cihan Kamer’in ortaklığıyla açıyor Zahter’i. Yıllar önce Nupera’da “The House Caféler”den tanıdığımız ve Melbourne’e yerleşip Tulum adlı restoranı açan Coşkun Uysal ile birlikte Moreish adlı bir fine dining restoranı hayata geçirmişti. Sonra Soho House İstanbul’un şefi olarak karşımıza çıkmıştı. Londra’da ise Shoreditch House’dan Ottolenghi’ye
Tam 10 yıl önce Fransa’da Deuville’de düzenlenen ‘Women’s Forum’a katılmış ve ‘girişimcilik ödülleri Cartier Women’s Initiative Awards’ törenini yerinde izlemiştim. Tam 10 yıl önce Fransa’da Deuville’de düzenlenen ‘Women’s Forum’a katılmış ve ‘girişimcilik ödülleri Cartier Women’s Initiative Awards’ törenini yerinde izlemiştim. Hiç unutmuyorum, tüylerim diken diken olmuştu, ödül kazananlar verdikleri mücadeleleri anlatırken gözleri doluyordu. Yüzlerindeki heyecanı ve mutluluğu gördükçe etkilenmemek mümkün değildi. Bu yetenekli ve çalışkan kadınlara kimse kayıtsız kalmamalıydı. Nasıl Davos’a dünyanın dört bir yanından politikacılar ve iş adamları geliyorsa, 15. yılını kutlayan Women’s Forum’a da ekonomik ve sosyal konuları, özellikle de kadın haklarını konuşmak üzere dünyanın dört bir yanından alanlarında başarılı isimler geliyor. Bir yandan paneller yapılıyor, bir yandan
Londra’da New Bond Street’teki Sotheby’s bayrağı geçen yıl günlerce parçalara ayrılmış durumdaydı.
Nedeni basitti, o zaman tam üç yıl önce tam da aynı günlerde Banksy’nin “Kırmızı Balonlu Kız” adlı eseri Sotheby’s müzayede evinde 1 milyon 100 bin sterline satılmış ve satışın hemen ardından eser kendini parçalara ayırmıştı.
Tuvalin alt yarısı kalın kenarlı çerçeveye gizlenmiş doğrama mekanizması tarafından lime lime edilmiş ve geriye sadece beyaz fon üzerinde tek bir kırmızı balon olan kısım kalmıştı.
“Kırmızı Balonlu Kız”ın kendisini parçalayışı izleyicileri şaşkına çevirmiş, Banksy de bu anın videosunu Instagram sayfasından Picasso’nun “Yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtüdür” alıntısıyla paylaşmıştı.
Videonun altına düştüğü notta ise “Birkaç yıl önce, bir gün açık artırmada satılması ihtimaline karşı tablonun içine gizlice bir kâğıt imha makinesi yerleştirmiştim” diye açıklama yapmıştı.
Ayrıca Banksy, olaydan
Londra’da Hyde Park’ın tam ortasındaki Serpentine Gallery’de KAWS’nin sergisi geçen hafta açıldı.
Gerçek ismi Brian Donnelly olan Amerikalı sanatçı KAWS’nin gözleri X işaretiyle kapanmış, beyaz eldivenli, Mickey Mouse’a benzeyen, palyaço benzeri ünlü figürü Companion’u hatırlayacaksınız. Pandemi öncesinde, 2019’da gerçekleşen Art Basel Hong Kong’da bu figürün 35 metrelik dev şişme heykeli liman sularına bırakılmış ve tabii selfie rekorları kırmıştı. Daha sonra ise KAWS’nin Brooklyn Müzesi’nde açılan “What Party” başlıklı sergisinde sanatçının toplam 167 işi yer aldı.
Sanatçının ilk çıkış dönemindeki sokak işleri ve resimlerinden Companion’un çeşitli heykellerine kadar birçok eser vardı sergide. 25 yıldır işleriyle ses getiren KAWS, çağdaş sanat, popüler kültür ve iş dünyası arasında her zaman köprü kuruyor. Bir yandan tüketim kültürünü eleştirdiği bir yandan da aslında tüketim
Dünya çapındaki Japon restoranları Zuma ve Roka’nın kurucusu, Alman şef Rainer Becker ile Galataport’ta yer alacak Roka’nın açılışı öncesinde konuştuk.
Londra kökenli Japon restoranları Zuma ve Roka’nın kurucuları Alman bir şef Rainer Becker ve Hintli bir işadamı Arjun Waney. 2012’de Ferit Şahenk bu ikiliye ortak oluyor. 2022’de ise Roka 15. yılını kutluyor ve 25 Ocak’ta İstanbul’da Galataport’ta yeni restoranıyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Alman şef Rainer Becker’a açılış öncesinde Zoom ortamında merak ettiklerimi sordum.
Ortağınız Arjun Waney’in Nobu’da yer bulamadığı için bir Japon restoranı kurmaya karar verdiği ve sizi kendisiyle berberinizin tanıştırdığı ve böylece Zuma’yı açtığınız doğru mu?
Evet doğru, ben Japonya’ya Park Hyatt’ta 2 yıl çalışmak için gittim, Japon mutfağına âşık oldum ve tam 7 yıl kaldım. Londra’yı Avrupa’nın gastronomi başkenti olarak gördüğüm için burada bir Japon restoranı açmak istedim. Bir gün berberde saçımı kestirirken bu
Hiç tahmin edemeyeceğiniz bir yerde, sadece bir kişinin çabasıyla neler yapılabildiğini görmek, umutla dolmak ve ilham almak için en iyi örneklerden biri, sanatçı ve akademisyen Hüsamettin Koçan’ın Baksı projesi.
Baksı Müzesi birçok kişiye göre bir ütopyaydı, Hüsamettin Koçan’a göre ise bir hayal... Beklenenden kısa sürede gerçek oldu, Baksı Kültür Sanat Vakfı ise 2005’te kuruldu. Hüsamettin Koçan’ın Bayburt’ta, doğduğu Bayraktar (eski adıyla Baksı) köyünde kurduğu müze, Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nü de kazandı, Temmuz 2020’den Temmuz 2021’e kadar 20. yıl dönümünü de kutladı.
Baksı Kültür ve Sanat Vakfı’nın ve Baksı Müzesi’nin kurucusu Prof. Hüsamettin Koçan, “20. yıl programını oluştururken, Baksı’nın Anadolu’nun kültürel mirasından ve yaratıcılığından ilham alan bir proje olduğunu hep göz önünde tuttuk” diyor ve ekliyordu: “2000 yılının temmuz ayında, müze
NFT sanat mı, değil mi?: Kripto sanat gündemden düşmezken, kripto dünyasını son derece kızdıran bir gelişme yaşandı: Wikipedia editörleri NFTleri sanat olarak görmediklerini açıkladı.
Beeple ve PAK’ın eserlerini yaşayan sanatçıların en pahalı eserleri arasına almadı.
Oysa, Beeple’ın NFT’si 69 milyon dolarla, Pak’ın NFTleri ise 91.8 milyon dolarlık satış rakamlarıyla Jasper Johns ve Damien Hirst’ün ilk sıralarda yer aldığı listede olmayı hak ediyordu.
Neyin sanat sayılıp neyin sayılmayacağına editörler karar veremez diyor kripto dünyası, haksız da değiller.
MetaBirkin davasında kim haklı?: Yine kripto sanat dünyasında bu hafta en çok tartışılanlardan biri de ‘MetaBirkin’ NFT’leriydi.
Mason Rothschild’ın moda dünyasını eleştirdiğini söylediği MetaBirkin NFTleri yüzünden Hermes, sanatçıya dava açtı ve Birkin markasını kullanmamasını talep etti.
Bunun üzerine, NFT platformu Opensea de MetaBirkinleri sergilemekten vazgeçti.