'Söyleyeceğim yeni bir şey kalmazsa bu işi bırakırım'

5 Mayıs 2019

Efsane gece kulübü Studio 54’ün kurucusu Ian Schrager, otelcilik endüstrisini tamamen değiştirdi, hatta butik otelcilik kavramını yarattı. Kendisiyle, New York’ta bir araya geldik ve Kardashianlar’dan Trump’a, Studio 54’ten Bodrum’a her telden konuştuk.

- Tam 40 yıldır eğlence ve otel endüstrisine yön veriyorsunuz. 40 yılda en çok ne değişti, hiç değişmeyen ne oldu?

Biz başladığımız zaman bu sektörde çok kişi yoktu. Şimdi ise herkes restoran-gece kulübü-otel açmak istiyor. En çok değişen rekabet ve tabii teknoloji. Hiç değişmeyen ise insan doğası. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanlar hala sosyalleşecek alanlar istiyor. O yüzden hala otellerin lobilerini sosyalleşme alanı yapıyoruz.

- Sizin açtığınız oteller, birçok diğer otel işletmecisi için bir şekerci dükkanı gibiydi, fikirleriniz çok kopyalandı. Bu size kendinizi nasıl hissettirdi? Kızgın mı, gururlu mu?

Hiç gurur duymadım, çok kızdım. Ama şimdi düşününce bu sayede hep yeni fikirler yarattım ve aslında bu, başarılı olmamı sağladı. Zaten söyleyeceğim yeni bir şey kalmazsa bu işi bırakırım.

- Emeklilik sizin için bir seçenek mi, yoksa ceza mı?

Asla bir seçenek değil, ben ölene kadar çalışmak isterim. Artık yaptığım işte esk

Yazının Devamı

BASQUİAT’NIN HEDİYESİNİ BAŞKASINA VEREN ADAM

4 Mayıs 2019

Studio 54 sadece New York’ta bir gece kulübü değil, bir efsaneydi aynı zamanda. “Kapıda diktatörlük, dans pistinde demokrasi” diye özetliyordu Andy Warhol.

Bianca Jagger’ın beyaz at üstünde 30. doğum gününü kutladığı, ünlülerin, sanatçıların boy gösterdiği Studio 54, sadece 2 yıl süren bir maceraydı aslında.

Tam 40 yıl sonra, geçen yıl belgeseli bile yapıldı.

“Hikâyeyi avcı anlatmazsa aslan anlatır diye yaptım” dedi Studio 54’ü yaratan ortaklardan Ian Schrager.

Daha sonra Palladium adlı başka bir gece kulübü açtı.

İlk defa bir gece kulübünün tasarımı için Japon mimar Arata Isozaki ve Andy Warhol, Keith Haring, Larry Rivers, Jean-Michel Basquiat gibi sanatçılarla çalıştı.

Hatta Palladium’da bir salona imzasını atan Jean-Michel Basquiat’nın kendisine hediye ettiği eserini bir kız arkadaşına verdi.

Şimdi ise Basquiat eserlerinin 120 milyon dolara satıldığını anlatırken gülüyor Ian Schrager.

Yazının Devamı

MADONNA'YA YERLİ GÖZ NURU

2 Mayıs 2019

Madonna’nın Maluma ile beraber seslendirdiği Medellin şarkısının dünya prömiyerinde şarkıdan çok, Madonna’nın boynundaki göz nuru kolye ilgimizi çekti.

Çünkü bu kolye, kurumsal hayatta başarılı görevleri bırakıp tam 12 yıl önce kendi markasını kuran Ece Şirin’in Bee Goddess’ına aitti.

Hatırlarsınız, daha önce ünlü Hollywood yıldızı Cate Blanchett de İyi Niyet Elçisi olarak Birleşmiş Milletler toplantısına davet edildiğinde, boynunda Bee Goddess’a ait barış savaşçısının sembolü olan Osmanlı Hançeri ile dikkat çekmişti.

Blanchett, daha sonra Ocean 8 filminin tanıtımında da kameraların karşısına Bee Goddess bir kolyeyle çıkmıştı.

Dünyaca ünlü yıldızların Türk markalarını tercih etmesi ve tabii Türk markalarının uluslararası başarıları sevindiriyor.

Kolay olmuyor hiçbir başarı. Dışarıdan öyle görünmese bile.

Maddi değer değil, tasarım önemli

Mücevherin maddi değerinden çok, tasarımın önemini vurguluyor Ece Şirin her fırsatta.

Yazının Devamı

Gastroekonomi hep gündemde kalmalı

30 Nisan 2019

Geçen hafta Kültür Üniversitesi’nde çok değerli konuşmacıların katıldığı Türkiye ekonomisi ve gastroekonomi paneli vardı.

Gastronomi ve ekonomik etkileri paneli Trilye’nin kurucusu Süreyya Üzmez moderatörlüğünde gerçekleşti.

Neolakal’in şefi Maksut Aşkar’dan şef Can Oba’ya, TURYİD Gastroekonomi Zirvesi Komite Başkanı Ebru Koralı’dan TİM’den Tahsin Öztiryaki’ye birçok isim gastronominin ekonomiye katkısını konuştu.

Daha sonra ise gastronomi kültürünü ve sektördeki değişimi yazarlar yorumladı.

Müge Akgün’ün moderatörlüğündeki panele Ahmet Örs, Mehmet Yaşin, Teoman Hünal gibi çok değerli duayenler katıldı.

Ben de aralarında olacaktım, Kültür Üniversitesi’nin daveti beni çok mutlu etti ama çok istememe rağmen ne yazık ki son anda özel bir nedenden katılamadım.

Peki ama katılabilseydim en çok neyin altını çizmek isterdim?

Gastronomi ülkelerin en iyi pazarlama araçlarından biri.

Yazının Devamı

İstanbul-Mikonos hattından sevindirici gelişme

27 Nisan 2019

Mikonos’ta Türklerin en sevdiği beach club Nammos’tu.

Ta ki Scorpios açılana kadar.

Bundan tam 4 yıl önce sezon başı Mikonos’a gittiğimde büyük bir heyecan vardı, nedeni ilk defa rafine tasarımı olan, gösterişle değil sanat, müzik ve ruhsal gelişimle öne çıkan, içinde mağazası olan, çalışanların üniformalarının tasarımını bile beğendiğiniz ve satın almak istediğiniz, yemekleri de iyi olan yeni bir beach club Scorpios’un açılmasıydı.

Malum, Mikonos’ta kolay kolay yeni yer açılmıyor, klasikler değişmiyor.
İşte bu yüzden, hemen Scorpios’un yaratıcıları Thomas Heyne ve Mario Hertel ile tanışıldı ve 4 yılda Scorpios sık sık ziyaret edildi.

Şimdi gelelim bu yazla ilgili bir gelişmeye, Scorpios, Soho House ailesine katıldı.
Bu da demek oluyor ki Soho House İstanbul üyeleri artık aynı zamanda ‘Friends of Scorpios’ olacak ve burada öncelikli rezervasyon hakkından özel partilere birçok avantajdan yararlanacak.

Scorpios, sadece üyelere açık olmayacak, herkese hizmet verecek.

Yazının Devamı

YENİ KOLEKSİYONER ADAYLARI İÇİN BİR ADIM

25 Nisan 2019

Contemporary Istanbul’un kurucuları Rabia Bakıcı ve Ali Güreli, Tomtom Mahallesi’nde gençlere hitap edecek, daha uygun fiyatlı bir etkinlik düzenliyor: Step İstanbul.

‘Sanata bir adım daha yaklaş’ sloganlı Step İstanbul’un çıkış noktası biraz da Contemporary Istanbul ziyaretçilerinin yüzde 64’ünün 35 yaş altı gençler olması.

Lansmanı 16 Şubat’ta TomTom Kırmızı’da büyük bir partiyle yapılan Step Istanbul, Mamut Art Project ve Base Istanbul’dan sonra gençlerin koleksiyonerliğe ilk adımlarını atabileceği sayılı çağdaş sanat etkinliğinden biri.

Çağdaş İstanbul ve Tomtom Designhood iş birliğinde, sanat herkesin hayatının bir parçası olmalıdır fikriyle bu yıl birincisi gerçekleş-tirilecek Step Istanbul 25-28 Nisan tarihleri arasında TomTom Kırmızı ve İtalyan Lisesi’nin bahçesinde.

“500 TL-20 bin TL arasındaki fiyat skalasında seçilmiş eserlerin sergileneceği Step Istanbul sanat alımı yapmak isteyen yeni koleksiyoner adayları için bir adım niteliğinde olacak yepyeni bir platform yaratıyor. İstanbul, Step projesinin ilk durağı. Proje ilerleyen zamanlarda sanatı demokratikleştirerek herkese ulaştırma heyecanıyla İstanbul’dan başlayarak, Türkiye ve dünyanın farklı şehirlerine yayılacak” diye

Yazının Devamı

23 NİSAN KUTLU OLSUN!

23 Nisan 2019

“Sabırsızlıkla beklenen gün yaklaştı ve her zamankinden daha büyük bir coşkuyla bahçemizi 23 Nisan şenliğimize hazırlıyoruz...

Bu yıl 19’uncu kez çocukları ve halen çocuk kalabilenleri ‘Bayram gibi bir bayram’ için bahçemizde ağırlayacağız.

Her zaman yaptığımız gibi yine çocukların eğlence malzemesi olmadıkları, aksine, aktif olarak eğlendikleri bir bayram daha gerçekleştireceğiz.

Bahar gibi bir bahçede çocukların gün boyunca gönüllerince eğlenebilecekleri onlarca etkinlik olacak.

Yüzleri rengârenk boyalı çocuklar oradan oraya koşacak, minik ellerini boyaya daldıracak, seramik standında çamura bulanacaklar.

Sanki cıvıl cıvıl sesleri yetmezmiş gibi bir de davulların üstünde tepinecekler, yüzlerce çocukla şenliğimizi duymamışlara sesimizi duyuracak, hoplayıp zıplayacak, yeri göğü inleteceğiz.

İlk yıllar 300-400 kişilik katılımlarla gerçekleştirdiğimiz bayramlar artık binlerce kişinin katıldığı kocaman bir şenliğe dönüştü.

Yazının Devamı

“Herkes mimar olabilir diyorum, mimarlar kızıyor”

21 Nisan 2019

Berlin’deki Yahudi Müzesi ve New York’taki Dünya Ticaret Merkezi ana planıyla tanınan efsane mimar Daniel Libeskind’i Londra RIBA’da izliyorum. Bakın efsane mimar neler anlatıyor?

Dünyanın en önemli müzelerinden biri: Berlin’deki Yahudi Müzesi. Tam 30 yıl önce genç bir mimar projesiyle yarışmayı kazanıyor. Henüz bir stüdyosu bile yok, ne ekibi, ne malzemeleri var. Yarışmayı kazandıktan sonra eşi Nina ile birlikte Studio Libeskind’i kuruyor Daniel Libeskind. Kendisi ne kadar çılgın görünüyorsa, eşi ve aynı zamanda ortağı olan Nina da bir o kadar sakin ve ağırbaşlı duruyor. “Bakmayın böyle durduğuna, Nina’nın politik becerisi olmasa bugünlere gelemezdik” diyor Daniel Libeskind. Stüdyoyu kurarken özellikle hiç tecrübesi olmayan mimarları topluyorlar. “Biraz tecrübesi olan o tecrübesini bu işte göstermeye çalışacaktı ama bu çok duygusal, ruhu olan özel bir müze, tecrübeye gerek yok diye düşündük” diyor. Ardından da ekliyor: “Ben yaşlı başladım, sonradan gençleştim.”

Daha mütevazı projeler

Daniel Libeskind’i Londra’da Royal Institute of British Architects’te (RIBA) 450 kişilik bir salonda Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile birlikte RIBA-Vitra konuşmalar

Yazının Devamı