Sanki başka zaman yokmuş gibi her şey bu haftaya denk geldi.
Eskişehir dönüşü haftaya Maslak’ta Sanayi 313’te Vuslat Doğan-Ali Sabancı ev sahipliğinde Seçkin Pirim kitap kutlamasıyla başlıyoruz.
Çıkışta soluğu Dolapdere’deki Arter’in açılışında alıyoruz.
Arter’in gecesi de gündüzü kadar güzel, Grimshaw Mimarlık imzalı bina çok etkileyici.
Sergileri öncesinde rahat rahat gezmiş olduğum için şanslıyım, malum açılış davetlerinde eserleri görmek mümkün olmuyor kalabalıktan ve tabii sosyalleşmekten.
Arter’den sonra hemen yanındaki Pilevneli Gallery’ye geçiyoruz.
Hızlı hızlı sergiyi gezdikten sonra galerinin en üst katındaki Lucca partisindeyiz.
Eskişehir’deki müze açılışında kim varsa burada.
Cumartesi sabahı İstanbul’un önde gelen koleksiyonerleri, sanatçıları, sanat galerisi sahipleri ve yerli ve yabancı basından isimlerle Söğütlüçeşme hızlı tren istasyonunda buluşuyoruz.
Bir okul gezisi gibi, herkes tren yolculuğu için heyecanlı, Eskişehir’i, UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde yer alan Odunpazarı evlerini ve açılışına gidilen Odunpazarı Modern Müze’yi merakta.
Çok yazık ama ben de dâhil çoğunluk Eskişehir’i daha önce görmemiş, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yaptıklarını, Eskişehir’in ne kadar güzel olduğunu ve Anadolu Üniversitesi’nin başarısını uzun yıllardır duysak da...
Trende güle oynaya, her detayı büyük incelikle düşünülmüş organizasyonu birbirimize överek gidiyoruz ki genelde böyle durumlarda övgü yerine eleştiri vardır.
Ev sahipleri Rana ve Erol Tabanca ise Eskişehir’de bizi bekliyor.
Eskişehir’e vardığımızda ilk dikkatimizi çeken, yeşilliği ve neredeyse her meydanda
Dolapdere’deki değişim Dirimart’ın açılmasıyla başladı, sonra Pilevneli Gallery’nin semte gelmesiyle Dolapdere’ye daha sık gider olduk, daha sonra Evliyagil Dolapdere açıldı. Malum, İstanbul’da sanat galerileri sürekli taşınıyor, Nişantaşı’ndan Karaköy’e, Tophane’ye derken toplu halde hareket ediyorlar ama zor şartlarda bir türlü bulundukları semtte kalamıyorlar.
Kabul etmek lazım, galerileri Dolapdere’ye getiren, oyunu değiştiren aslında bu yıl 50. yılını kutlayan Vehbi Koç Vakfı’na bağlı Arter’di. Daha önce 9 yıl boyunca İstiklal Caddesi’ndeki yerinde ziyaret ettiğimiz Arter, Dolapdere gibi bir semti değiştirebilecek güce ve etkiye sahip tek müze. İşte o yüzden değerini daha da çok bilmeliyiz.
Arter’i bu hafta basın gününde geziyorum, Grimshaw Architects imzalı bina bana Los Angeles’daki Diller Scofidio + Renfro ve Gensler imzalı Broad Museum’u hatırlatıyor. Hayır, mimarisiyle değil, Los Angeles şehir merkezinde ilk açıldığında şehri ne kadar etkilediğini ve hatta Los Angeles’ın çağdaş sanat
Sanat maratonu hızlı başladı, önceki gün önce Rabia Güreli’yle buluşuyorum, Contemporary Istanbul öncesi son hazırlıkları, yabancı basının ilgisini ve şehirdeki sanatla ilgili gelişmeleri konuşuyoruz.
Sonra açılıştan birkaç saat önce İstanbul Modern’de çok özel bir sergi turu yapma şansım oluyor, İstanbul Modern’in direktörü ve Canan Tolon ‘Sen Söyle’ sergisinin küratörü Levent Çalıkoğlu ve İstanbul Modern’in kurumsal iletişim direktörü Begüm Güven ile sergiyi üçümüz geziyoruz.
Levent Çalıkoğlu ile Canan Tolon’un müthiş hikâyesini ve tekniğini uzun uzun konuşuyoruz.
Sonra Artweek @Akaretler’de Kerimcan Güleryüz’ün Empire Project’inde Ali Taptık, Banu Birecikligil, Can Pekdemir, Çınar Eslek, Emin Altan, Jasper de Beijer, Lale Tara, Mehmet Güleryüz, Nathalie Mamboury ve Stoya’nın işlerini görme şansım oluyor.
Daha sonra Akaretler’de Papko Art Collection’da Ardan Özmenoğlu’nun ‘Absürt’ sergisini
Önceki akşam Bomontiada’da Erdil Yaşaroğlu’nun ilk heykel sergisi ‘Oyun’un açılışı vardı.
Karikatürlerini sevdiğimiz Yaşaroğlu’nun heykellerini de sevdik, selfie yapan denizkızı heykeliyle selfie yapanlara da şahit olduk.
Açılışta sergiden daha çok konuşulan ise dün duyduğumuz kültür varlığı statüsündeki Bomonti Tarihi Bira Fabrikası’nın bazı binalarının Diyanet’e devredilmesi ve bu binaların otopark, yurt ve mescit olarak planlandığı haberiydi.
Keşke kültürel mirasları daha iyi koruyabilsek ve otopark, yurt ve mescit için başka mekânlar sağlanabilse...
Hafta sonu Financial Times’ta çıkan Laura Pitel imzalı AKM haberini heyecanla okuduk.
Mimar Hayati Tabanlıoğlu imzalı AKM’nin 1969’daki açılış gecesiyle, şimdi AKM’yi yenileme çalışmalarını üstlenen oğlu Murat Tabanlıoğlu’nun o zaman 8 yaşında babasına eşlik etmesiyle başlıyor yazı.
Murat Tabanlıoğlu’nun ailesi için çok değerli olan AKM’nin ikinci perdesini açacağını ve yapacağı değişiklikleri anlatıyor.
“Özgürlüğüm olmasa, mimar olmazdım” diyor Murat Tabanlıoğlu Financial Times’a.
Laura Pitel de ekliyor: “AKM 2020’de açıldığında aynı özgürlük, oyuncular, müzisyenler, dansçılar, yönetmenler için de geçerli olacak mı?” diye.
10 yıldır atıl duran AKM’nin sonunda yenileniyor olması ve İstanbul’un sonunda dünya standartlarında bir opera salonuna ve daha fazlasına kavuşacak olması sevindirici.
Neyse ki AKM yeni çehresiyle mimari olarak da şehre değer katacak, Taksim’e kaybettiği ruhu kazandırmada önemli bir rol oynayacak.
Eylül şehre dönüş ayı.Yaz rehavetinden kurtulup bol bol sosyalleşme zamanı. Özellikle kültür-sanata doyacağımız, açılışlardan sergilere, fuardan bienale gezeceğimiz bir ay. İşte eylülün ilk günlerinde öne çıkanlar...
Artweeks @Akaretler
UBS ana sponsorluğunda, Bilgili Holding desteğiyle düzenlenen Artweeks @Akaretler, 3 Eylül Salı günü Sıraevler’de açılıyor.
Bünyesine yeni eklenen galeriler ve koleksiyonerlerle büyüyerek 10 binaya yayılıyor.
Üç hafta boyunca yerli ve yabancı sanatçıların eserlerini Akaretler Sıraevler’de görebileceğiz.
Artweeks @Akaretler’in 3. edisyonuna Aria, Ambidexter, Gama, Baraz, Artnivo, artSumer, Mixer, Empire Project, Krank, Martch Art Project, Anna Laudel, Ferda Art Platform ve MERKUR; galeri sanatçılarından oluşan karma sergilerle katılıyor.
Japonya’da yaşayan sanatçı Ercan Akın, küratörlüğünü üstlendiği ve 10 sanatçının seçkilerinden oluşan “Kusurlu Güzellik” sergisiyle, Şerife Bilgili Ercantürk ise ilk kişisel sergisiyle p
McKinsey&Company 2025’te dünyayı yönetecek şehirleri açıkladı.
Londra’nın başı çektiği listede Türkiye’den bir şehir yer alıyor: İstanbul.
Hatırlarsınız, 2000’lerde yabancı dergiler ‘Istancool’ başlıklı kapaklar yapıyor, Monocle’dan Wallpaper’a bütün havalı dergiler İstanbul’dan bahsediyor, Financial Times’tan New York Times’a bütün gazeteler görülmesi gereken şehirler listesinde İstanbul’u en üst sıralara koyuyordu.
İşte o zaman Beyoğlu’nda yürürken Türkçe konuşanlar kadar yabancı dil konuşanlara da rastlıyorduk.
Daha sonra malum nedenlerden dolayı kısa bir duraklama döneminin ardından İstanbul yeniden uluslararası yayınların, dünya çapında güçlü isimlerin gündeminde.
Hâlâ en iyi tatil destinasyonlarından seçiliyor.
İstanbul, sadece en büyük, en lüks, en pahalı, en yeni yapılarıyla değil, maalesef hızla yok olan tarihi dokusu, kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor.
Ve tabii 2025’te dünyayı yöne