Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


44’te Ümit çakmıştı, herkes şaşkındı. Değiştirmedim yazıyı. Yani ilk devre yazdığımı. Ne yapayım, ne hissettiysem o. Skor önemli. Ama gördüklerim de...
Önce Capello. Roma Teknik Direktörü diyorlar ona. Tam doğru değil. Bir coach o bence. Hani basketbolda gördüklerimizden. Sonra seyirci. Tıka basa doldurmuşlar Olimpiyat Stadı’nı. Yani hem Roma takımı, hem de seyircisi ciddiye alıyor Galatasaray’ı. Üstelik birkaç gün önce Lazio’yu üçlemişler, hem gole hem futbola, hem de heyecana doymuşlar.
Ve maç... Golcüleri Totti, Montella, Delvecchio gibi gözükse de, ya da kulübedeki Batigol. 10’u birden tüm sahayı tarıyorlar, hepsi birden golü arıyorlar. Capello basketbol coachu gibi ya, takımı da basketbol gibi oynuyor zaten. İlk golü kaçıran 25’te Cafu’ydu. Uyuyan Roma’yı uyandırdı, Brezilyalı. Cim Bom ne yapıyordu derseniz, 1 - 9 - 1 hatta 10 - 1’e dönmüşlerdi. İlerdeki bir ümit, Karan’dı. 10 da geri kalan. 25 ile 35 arası gerçek Roma oldular. Hani diyorlar ya Real - Roma finalin adı. Ya da Roma bu ligin tadı. İşte öyleydiler. Galatasaray büyük ikramiye çıksın diye her akşam Allah’a dua eden adama benziyordu, ya da adamlara. Hani sonunda meleğin biri sormuştu Allah’a: "Ya şuna çıkart bir gün büyük ikramiyeyi, yıllardır dua ediyor sana". Hala Allah da demişti ya "Çıkartacağım da daha bir gün bir bilet bile almadı"...
Hücum etmeden gol atmak istiyordu Galatasaray. Belki de istemiyordu, her neyse. 35’te Victoria’nın frikiği, ilk gelen toptu Roma kalesine. Hem oyuncuların ismi, hem de Roma’nın cismi ürkütmüştü belli ki. Ama Lazio yorgunu ve futbol durgunuydular. Zaten ilk 45’te 10 dakika hariç, pozisyona da girmemişti Roma hiç. Sonra 44’te çıktı büyük ikramiye. Vallahi de billahi de bilet almadan üstelik. Maç 1 - 0 oldu. İlk 45 bittiğinde takımlar soyunma odasına girdiğinde aynı filmden korkuyorduk hepimiz. Hani Roma ile içerdeki, Barcelona ile dışardaki. Ve korkulan başa geldi. Cafu’ydu golü atan, hani ilk devre Galatasaray defansını birbirine katan. Sonra Lazio ile gole doyan Montella çıktı, giren aç Batistuta’ydı. Capello üç puan istiyordu. 60’dan sonra Galatasaray klasiği başladı. Hepsinin her yere hep berabere koşması, kendine gelen Hasan’la, ortaya çekilen Ergün ile coşması...
Belki şöyle bağlasam, "cuk" diye oturacak vallahi. Puanın üçü de, biri de çok zordu. Üstelik Roma, Galatasaray’ı yordukça yordu. Ama Galatasaray böyle işte, bir acayip takım. Çok tuhaf, ama Roma ve Galatasaray yoruldu. Galiba kazanan Galatasaray’ın bu haftaki rakibi Trabzon oldu.