Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İkinci periyot 34 - 31 bitmişti. Efes oldukça nefesli, Ülker üç sayı geride olduğu için baya hevesliydi. Harun’un aldığı dakikalar eskiye göre çoktu. Ama sayısı yoktu. 17.46 dakikaydı ilk iki periyodda oyunda kaldığı süre. Didin oyunu belli ki onun üzerine kurmuştu. Fakat kaptan en kritik maçta durmuştu veya durdurulmuştu. Her neyse...
İlk yarıdaki Ülker’i tek kelimeyle anlat deseler Lollisspor’du onlar derdim. 31 sayının dokuzunu atmış, 13 ribaundun da dördünü almıştı. Efes önceki maça oranla değişmiş veya değişmiş gibiydi. Mahmudi belli ki oyuncularını iyice haşlamış, zaten oyuna da Kaya ile başlamıştı. Kaya da kaya gibiydi doğrusu. 15.46’da sekiz sayı atmış, 15 ribaundun sekizini alıp pota altlarını birbirine katmıştı. Alper, Mahmudi’nin ikinci kozuydu. Harun’la oynuyor, Kaptan’ın fazla dakika aldığı maçta Alper de onun kadar sahada kalıyordu. Harun’u iyi tutuyor, iyi okuyor, üstelik hücumda da iyi sokuyordu. 21. dakikada maç yine nefes nefese, skor da 45 - 42 hala Efes’eydi. Ya Harun biraz oyuna bulaşacak, kendi skoruna ulaşacak, ya da Efes kopup gidecekti. Öyle de oldu zaten, 32.34’te Harun tekrar girdiğinde skor 60 - 49 Efes olmuştu, ilk beşi, ikinci beşi, bench’i, seyircisi, yöneticisi kısaca hepsi iyice havaya girip, iyice dolmuştu. Hep diyorum ya geçen seneden daha iyiler, daha diriler ve daha takım gibiler. Dün ilk defa ismi irilerle değil, cismi dirilerle oynadılar. Mahmudi bu sefer bu seneki en iyi maçını idare etti. O da zaten maçı kazanmaya yetti.
Ülker’in oynayanları değil oturanları Efes’e oranla daha dardı. Düşünün maç bittiğinde Efes’te hala Ömer gibi bir - iki dakika oynayan Arda gibi hiç oynamayan oyuncu vardı.
Ülker için son bir cümleyle bitirelim; Harun durgun, Ülker yorgundu diyelim.