Denizli’den önce Denizlili, hatta Denizlililer... Deplasman filan değil orası. Sanki bu Dünya ile Mars’ın arası... Mesela stadın dışı... Bir - iki simit için stadın dışına saçıldım. Hatta oldukça da açıldım. No küfür, no muzur... "Abi hoşgeldin" sesleri, el sıkmalar, bol alkış... "Gizli kameraya çekiliyoruz herhalde" dedirtiyor insana. Sonra stadın içi... İki takımın taraftarları... Bir kere yan yanalar... İç içeler de. Aralarında da ne polis, ne tel, ne şu, ne bu... Ne de kafes... Üstelik herkes tek ses, tek nefes... Cim - Bom’u tribünlere çağırıyorlar. "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diye bağırıyorlar. Denizlili için hoş bir cümle daha seçelim. Sonra maça geçelim derken, Denizli sahaya çıkıyor. Ellerinde de bir pankart, üstünde de yedi kelime; "Avrupa’daki gururumuz Galatasaray’a Şampiyonlar Ligi’nde başarılar dileriz". Pes vallahi... Ama işte... "Hani iş başka, aşk başka" denir ya... Aşk da bitti aniden maç da başlayınca... Aşktan işe, işten de diş dişeye geçiverdik birden...
Galatasaray’ın geçen haftadan farkı, daha doğrusu tek farkı vardı. Arif yoktu, Cihan vardı. Ümit Karan’la, ileride tek kalıyorlar, ortada bir fazla oluyorlardı. Batista yine kenemsi ön libero tipi, hatta bir değil iki kene veya keneler gibiydi. Vedat, Sarr iki stoper... Ümit ve Ergün’le de sağda solda adeta birer döper... Yapamasalar da, niyetleri Ergün ve Ümit’le hücumdayken orta alanı çoğaltmak, Denizli gelirken de Cihan ve Batista ile alanı daraltmaktı. Felipe istediği gibi, Şaş da Ümit’e sokulan orta alan oyuncusu tipiydi. Rıza Çalımbay, Galatasaray’ın soluna bir fazla adam koyup önlem almış, Galatasaray da koca 45 dakikada en güçlü bölgesinden hücumsuz kalmıştı. Cim - Bom az adamla gittikçe, Denizli önce kendine geliyor sonra da Galatasaray’ın üstüne geliyordu. Ve sık sık da pozisyon buluyorlardı. Batista iki kişilik, Cihan bir buçukluk oynuyor. 3.5 kişiyle Cim - Bom devreyi 0 - 0 kapatıyordu. İkinci yarı Berkant çıkmış, Arif girmiş, Galatasaray’ın tilkimsi Arif’i işte yine bir Arifvari Galatasaray golünün, hatta ikincisini de düşünürsek bir başka Galatasaray galibiyetinin tarifi... Ümit Karan sağdan kesmiş, Arif ilk buluştuğu topla işi bitirmişti. Hücumda bir fazla ve golün verdiği gazla. Cim - Bom’un bir parlayıp bir sönmesi... Sonra yine aynı uyutan tempo...
Evet, Denizlisi, Denizlilisiyle dostane bir maçtı. Ama sıkıcıydı da. Maçı değil, kritiği kurtaralım bari... Son bir - iki cümle ile Made İn Bilgin bağlayalım. Alan memnun, veren memnun. Bir tek memnun olmayan 3 - 1’e rağmen belki de Fatih Terim.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024