Galiba yirmili dakikaların başlarıydı. İlk resmi atak, ilk şut, ilk direkten dönen top ve direkten dönene Ümit’in volesi... Seyirci de havaya girdi, takım da... İki - üç dakika sonra da Batista’nın mükemmel golü geldi. Ve hemen sonra da golsüz golcü Ümit’in gollenmesi... 2 - 0 olmuştu...
Otuzuncu dakikada işlem tamamdı sanki... Orhan Ak’ın kızarması, Kocaeli’nin on kişi kalması. Üstelik Kocaeli’nin solundaki Serdar’ın bitirim kahvesinin erketecisi gibi gelene geçene sulanması... Kocaeli maçı bırakmak üzereydi. Gerçi Serdar daha sararmamıştı ama, Ali Aydın da sarartmadan kızartıyordu. Devre bitmeden Ayew’in golü geldi. Sonra Arif’in boş kaleye boş verip, autu seçmesi. Biten maç yeniden başlamıştı. Galatasaray’ın orta sahasında beş kişi, Batista’nın nüfus cüzdanında dört ismi vardı. Joac Batista Casemir Maroues... Üstelik Brezilyalı her ismi için ayrı oynuyordu. Dört kişilik ufak bir minyatür takımı gibiydi. Üstelik forması da dört numaraydı. Devre biterken Berkant’ın ara pası, Batista’nın rakibe çarpıp gol olan ortası... Ve üçüncü gol... Koşan Galatasaray’ın coşana dönmesi, önümüzde gözünün önünde adam öldürseler tınmayacak gibi oturan Sergen’in bile ayağa kalkması, heyecanlanması, hatta alkışlaması... Diğerlerinde olmayıp Galatasaray’da olan şu galiba; Brezilya, Kolombiya, Uruguay’dan gelen Amerika’nın güneylisinin ruhu ve heyecanı. Fransa’nın güneylisi Perez’le de cinliği, sıcaklığı, kavgacılığı... Mesela yabancıları Avrupa’nın kuzeylisinden veya Fransa’nın Parislisi’nden olsa... Futbol olarak eksilmese de bir sürü özelliği kaybolacak Cim - Bom’un... Oraların şartları - şurtları ile buralarınki o kadar birbirine benziyor ki... Yabancı, yabancı olmuyor oynadığı takıma veya ülkeye...
Kadrodaki adamdan yeni transfer olur mu derseniz? Olur derim... İşte Berkant... Sahanın en iyisiydi... Ve tabii Perez... Albayrak’la bitirelim. Gece rüyasında orta sahanın ortasında oynarken görüyor kendisini besbelli. Ona rüya değil, hayal de dense. Harcanıp gidiyor. Kadro geniş, onu da alsalar... Bir forma verip sahaya soksalar. Üç - beş dakika oynatsalar böyle maçlarda. Topla oynayamasa da, topsuz oynar... Mesela Bülent Akın...
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024