Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Galiba yirmili dakikaların başlarıydı. İlk resmi atak, ilk şut, ilk direkten dönen top ve direkten dönene Ümit’in volesi... Seyirci de havaya girdi, takım da... İki - üç dakika sonra da Batista’nın mükemmel golü geldi. Ve hemen sonra da golsüz golcü Ümit’in gollenmesi... 2 - 0 olmuştu...
Otuzuncu dakikada işlem tamamdı sanki... Orhan Ak’ın kızarması, Kocaeli’nin on kişi kalması. Üstelik Kocaeli’nin solundaki Serdar’ın bitirim kahvesinin erketecisi gibi gelene geçene sulanması... Kocaeli maçı bırakmak üzereydi. Gerçi Serdar daha sararmamıştı ama, Ali Aydın da sarartmadan kızartıyordu. Devre bitmeden Ayew’in golü geldi. Sonra Arif’in boş kaleye boş verip, autu seçmesi. Biten maç yeniden başlamıştı. Galatasaray’ın orta sahasında beş kişi, Batista’nın nüfus cüzdanında dört ismi vardı. Joac Batista Casemir Maroues... Üstelik Brezilyalı her ismi için ayrı oynuyordu. Dört kişilik ufak bir minyatür takımı gibiydi. Üstelik forması da dört numaraydı. Devre biterken Berkant’ın ara pası, Batista’nın rakibe çarpıp gol olan ortası... Ve üçüncü gol... Koşan Galatasaray’ın coşana dönmesi, önümüzde gözünün önünde adam öldürseler tınmayacak gibi oturan Sergen’in bile ayağa kalkması, heyecanlanması, hatta alkışlaması... Diğerlerinde olmayıp Galatasaray’da olan şu galiba; Brezilya, Kolombiya, Uruguay’dan gelen Amerika’nın güneylisinin ruhu ve heyecanı. Fransa’nın güneylisi Perez’le de cinliği, sıcaklığı, kavgacılığı... Mesela yabancıları Avrupa’nın kuzeylisinden veya Fransa’nın Parislisi’nden olsa... Futbol olarak eksilmese de bir sürü özelliği kaybolacak Cim - Bom’un... Oraların şartları - şurtları ile buralarınki o kadar birbirine benziyor ki... Yabancı, yabancı olmuyor oynadığı takıma veya ülkeye...
Kadrodaki adamdan yeni transfer olur mu derseniz? Olur derim... İşte Berkant... Sahanın en iyisiydi... Ve tabii Perez... Albayrak’la bitirelim. Gece rüyasında orta sahanın ortasında oynarken görüyor kendisini besbelli. Ona rüya değil, hayal de dense. Harcanıp gidiyor. Kadro geniş, onu da alsalar... Bir forma verip sahaya soksalar. Üç - beş dakika oynatsalar böyle maçlarda. Topla oynayamasa da, topsuz oynar... Mesela Bülent Akın...