“Antalya bir dünya markası, adı zırt pırt her yere konulmamalı” demiştim Antalya’da yapılan bir Stadyum’da.
Masum bir cümleydi.
100 de 100.
Doğru da...
100 de 100.
Ertesi gün biri aradı.
Antalya Cup’ın organizatörüymüş.
Toz,duman kalktıktan sonra gözüken şu.
Galatasaray’ın orta sahasında bir ‘yalancı’ var.
Barış.
Evet.
Sadece bu.
Gözüken.
Milli takımın asistan hocaları bu defa konuştular.
Önce biri.
Bilirsiniz...
Arabistan‘a iniyor uçak.
Ya da oralarda bir yere.
Doğrusu...
İnemiyor.
Bir türlü.
Kuleyi arıyorlar.
-Noldu?
Lincoln topu orta sahada aldı, etrafında kimse yoktu, 3-5 kere sektirdi.
Ve...
Ortalık birbirine girdi.
Ve...
Taammüden değildi.
Ve...
Bir iki yorumcu “ahh ben orada olacaktım da...” bile dedi.
Polis Bünyamin Gezer, ayda alsa alsa 2.000 alır.
YTL.
Fazla fazla.
Senede de 24.000.
Fazla fazla.
***
Hakem Bünyamin Gezer maç başına alsa alsa 2.000 alır.
Roma...
40 yaşındayım.
Kız da 20.
Beraberiz.
Türkiye‘den her geleni yemeğe götürüyoruz.
Racon böyle.
Dakka bir, golü yiyorum.
Biri birine kızıp, bir gece evinden alabilir mi?
Alabilir herhalde.
Öyle gözüktü.
Saraçoğlu’ndan.
Pazar günü.
Ama...
Alanı da alırlar.
Milletin gözü dönmüş.
Fena halde.
Belli.
Üç büyükler bütün gözleri bürümüş.
Fena halde.
Bu da belli.
Ve...