Ülkenin bütün dengelerini bozacak büyük bir yıkım yaşadık. Ortak aklın hukukuyla hareket eden insanlar, deprem mağdurlarına elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyor. Buna rağmen hâlâ tuhaf tartışmaların, ayrışmaların, hesaplaşmaların içinde boğuluyoruz. Çok konuşuyoruz. Oysa bizim sadece çözüm üretmek, felaketi sessizce omuzlayıp, bir an önce işe koyulmak gibi bir derdimiz olmalı.
Bu yaşadıklarımıza bakınca; yıkılmış bir şehri ya da şehirleri yeniden ayağa kaldırmak ne kadar mümkün bilmiyorum… Mesela o yıkık şehirlerin ruhunu dokusunu, kimliğini, kültürünü geri getirebilir misiniz? İşini, aşını, geleceğini…. Belki de dünyada doğal felaketlerle ya da savaşlarla yok olan şehirlerin yeniden nasıl ayağa kalktığını ya da ayağa kaldırmak isterken nerede nasıl hatalar yapıldığını da artık haberlerimize konu etmeliyiz.
Hatırlarsanız, 2004’te Endonezya’da yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan ve tsunamiye yol açan depremde, tıpkı Hatay gibi Aceh şehri de tamamen yıkıldı. 463 yerel ve uluslararası kuruluş Aceh’i yeniden inşa etme sözü vererek harekete geçti. 7,7 milyar dolar yardım toplandı. Bu çalışmaları organize eden ve denetleyen, hükümete bağlı Rehabilitasyon ve Yeniden İnşa Ajansı kuruldu. En hızlı şekilde, yüz binin üzerinde ev, binlerce kilometre yol, hükümet binaları yapıldı. Hava alanı ve liman inşa edildi. Erken uyarı sistemi kuruldu. Gözlemciler bu çabadan umutlandı. Üstelik felaket, bölgeye barışı getirmiş, otuz yıllık iç savaş sona erdirilmiş ve ilerleme için kapı aralanmıştı.
***
Peki gerçekte ne oldu? Felaketten 15 yıl sonra, deprem ve iklim haberleri konusunda kitap ve makaleleriyle tanınan gazeteci yazar Sonali Prasad, Aceh’in başkenti Banda Aceh’e gittiğinde yardım kuruluşlarının verdiği sözlerini tam olarak yerine getirilmediğini gözlemledi ve neden başarısız olduklarını anlatan uzun bir makale yazdı… “Depremleriniz olmasaydı, dağlarınız olmazdı” diyen Prasad’a göre; bir felakete dönüşen tehlikeyi yönetmede iyi olmadığımız için bir yıkım yaşıyoruz.
***
Prasad’ın bir gözlemi de 2019’larda Aceh’in yeniden inşasıyla ilgili. Evet başarılıydı ancak geri dönüş hikayesi olmadı. Daha kaliteli evler sağlansa da afetzedelerin iyileştirilmiş altyapı ve sosyoekonomik ihtiyaçları, rehabilitasyon, geçim derdi gibi çok önemli uzun vadeli sorunlarını göz ardı etmişlerdi. Banda Aceh nüfusu felaketten öncekine yakın bir şekilde yükselmişti, yeniden yerleştirme alanları da felaketten uzak bir konumdaydı. Fakat yerinden edilme ve yer değiştirme bazı köy ve mahalleleri ‘hayalet kasaba’ haline getirmiş, farklı alanlardan ve geçmişlerden gelen yerleşimciler birbirine yabancı, alışılmadık derecede çeşitli bir topluluk oluşturmuştu. Geçim kaynaklarından çok uzakta yapılan suyu olmayan evler boştu ve buralara kimse yerleşmek istemiyordu. Aceh’te konutların yeniden inşası, toparlanmanın yalnızca bir yönüydü. Oysa çöken sadece binalar değildi, yıllar içinde oluşan ailelerin, ilişkilerin, arkadaşların, sorumlulukların ve alışkanlıkların bütün bir dokusuydu. İş bulma ve gıda güvenliği bir sorun haline geldi.
***
Araştırmacılara göre, doğal afetin ardından hayatta kalanların, mümkün olduğunca önceki ikamet yerlerine dönmelerine yardımcı olundu. Fakat afetzedelerin çoğu güvenlik için iç bölgelere taşındı. Ancak güvenli yerlerdeki mülklere olan talep, bir fiyat artışını tetikledi. Tsunamiye yakın yerlerde yeni inşa edilen boş evlerin kira fiyatları ise düştü ve felakete tanık olmamış diğer bölgelerden düşük gelirli kiracıları çekti. Bu da daha fakir insanları orantısız bir şekilde yeni bir felaket riskiyle karşı karşıya bıraktı. Kar amacı gütmeyen kuruluşların birçoğunun fazla fona sahip olması yeniden inşa çabalarını genişletse de uzmanlıktan yoksundular. Su, sanitasyon ve yollar için altyapı ile donatılmış güvenli ve kaliteli birimler sağlayamadılar. Bazı durumlarda, ödemeler tamamlanamadan fonları kurudu.
Aceh’te çöken sadece binalar değildi.
***
2016’da Endonezya’nın batısında, Aceh yakınlarındaki bir deprem daha oldu ve deniz tabanı sensörlerine bağlı erken uyarı sistemi çalışmadı. Bazı şamandıralar vandallık yüzünden devre dışı kaldığı bazılarının da bakımının yapılmadığı ortaya çıktı. Sonuçta Endonezya’da birkaç tsunami birçok deprem daha meydana geldi ve yine can ve mal kaybı yaşandı.
Belki bu örneklere bakıp biz de neyi yapmamız gerektiğinden çok, neyi yapmamız gerektiğini öğrenmeliyiz. Çünkü dünyanın her yerinde yaşamın en büyük felaketi belli ki cehalet . Prof. Dr Celal Şengör’ün dediği gibi “Eğitimi özgürlüğe bırakmayacaksın, zorla yapacaksın. Çünkü senin cahilliğin, benim yaşamımı etkiliyor.”