Türkiye’yi bir felakete, bir uçuruma ve hatta bir iç savaşa doğru sürüklemeye çalışan terör örgütlerinin saldırıları manşetlerden inmiyor.
Bomba yüklü araçlar, ağır silahlar, roketlerle saldırıyorlar…
Kısır bir döngü… Özellikle Güneydoğu ve Doğu yine sil baştan! Yaşanan çatışmalar ve terör eylemleri yüzünden onlarca ilçe, mahalle yerle bir oldu, yüzlerce insan hayatını kaybetti, yüzbinlerce insan yerinden yurdundan oldu. Bölge halkı terör yüzünden o ilçeden bu ilçeye göç edip duruyor…
Terör örgütleri bölgesel ve küresel birtakım aktörler de devreye girince şimdi her yerdeler… Her saldırıları, ülkeyi derinden yaralayacak bir katliama dönüşüyor.
***
PKK’nın terör eylemlerinden duyduğu öfke ve üzüntüsünü dile getiren bir okurumuz devamında ayrıca soruyor: “Bu Kürtler ne istiyor!”
Okurumuzun bu sorusu belki geçmişte Kürtlerin etnik kimlik, hak ve özgürlük talepleri üzerinden yorumlandığında bir anlam ifade edebilirdi. Ama bugün küresel güçlerin kullandığı PKK’nın terör eylemlerine bakıp ‘Bu Kürtler ne istiyor?” sorusu artık bir anlam ifade etmediği gibi, doğru bir soru da değil.
Dolayısıyla PKK terör örgütünün eylemlerinden bütün bir bölge halkını, Kürt vatandaşlarımızı sorumlu tutup, onları hedef haline getirirsek ya gündemi takip etmiyor, gazete okumuyor, haberleri izlemiyoruz, ya da PKK’nın başlattığı terör eylemleriyle en büyük mağduriyeti kendi halkına yaşattığını, okura yeterince anlatamıyoruz demektir.
***
2.5 yıl silahların sustuğu, çatışmasız bir ortamda hayat bulmaya çalışan Güneydoğu’da PKK kendi halkını kendi elleriyle mağdur etti. Milliyet’in arşivinde duruyor. Haziran 2016’daki son verilere göre 400 bin kişi bu çatışmalar yüzünden evini barkını terk ederek göç etmek zorunda kaldı.. Sur’dan 5 bin 440 aile, Mardin’in Nusaybin ilçesinden 65 bin kişi, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinden 6 bin 928 aile, Silopi, Cizre, Nusaybin ve Yüksekova’dan 4 bin 905 aile…
Diyarbakır’dan bir okurumuz Kürt aydınlarının PKK’ya “şiddet yöntemlerinden vazgeçmesi ve eylemlerine son vermesi” çağrısında bulunduğunu ama nedense Kürtlerden gelen bu çağrıların, gazetemizde dâhil medyada yer bulmadığını hatırlatmakta… Ki bu da editörlere yerinde bir uyarı.
***
Medyanın terör haberlerini sunuş biçimi, kamuoyunun PKK’nın eylemlerine bakıp bu terörden Kürtleri sorumlu tutan algısı, dilin ve görüntülerin nasıl kullanacağı konusunda konsorsiyum sağlamasını gerekli kılıyor.
Terör haberlerini verirken insanlarda öfke ve nefreti harekete geçiren ifadeler kullanmak, galeyana getiren başlıklar atmak, terörün yok ettiği insan hikâyelerini dramatikleştirmek sadece teröre hizmet etmiyor, ülkedeki kutuplaşma ve ayrışmayı da derinleştiriyor. Bu nedenle teröre karşı barışı, sorunu derinleştirmek yerine çözüm önerilerini, suçlamak yerine terörle mücadelede neyi eksik yaptığımızı sorgulamalıyız.
Birlikte hareket eden, bölünmeyen, kutuplaşmayan bir toplum teröre karşı en güçlü silahtır.