Kişisel verilerimiz elden ele dolaşıyor. Bu nedenle ülkede dolandırıcıların ağına düşmeyen kalmadı gibi.
Bugünün teknolojisi, kişisel verilerimizi öylesine pervasızca kullanıyor ki, hepimiz can ve mal güvenliği bakımından ipin üzerinde yaşıyoruz. Kimlik bilgilerimiz, banka hesaplarımız, telefon ve adreslerimiz özelimize dair her şey her yerde, hiç tanımadığımız insanların elinde. Bu şu demektir; çalınan kişisel veriler ve kimlik bilgilerinizle adınıza her türlü işlem yapılabilir, banka hesabı açılabilir, yeni telefon hatları alınabilir, kredi çekilebilir, dolandırıcılık, şantaj interaktif bankacılık gibi yığınla işlem sizin üzerinizden gerçekleştirilebilir.
***
2016’da bilgisayar korsanları tarafından internete yüklenen bir veri tabanının, 50 milyona yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kişisel bilgilerini içerdiği haberlerinden kısa bir süre sonra kendisini komiser olarak tanıtan, kimliğini bilmediğim bir şahıs, beni, cesarete bakın ki çalıştığım kurumun telefonundan aradı. Sınırda yakalanan bir teröristin üzerinden kimliğimin çıktığını belirterek, nüfus kütüğümdeki bütün bilgileri bana telefonda sıraladı. Bilgiler doğruydu, ama kimliğim kaybolmamıştı. Sonra banka hesaplarımda bir hareketlilik olup olmadığını, hangi bankalarla iş yaptığımı, hesap numaralarımı sorunca, bir siber dolandırıcılıkla karşı karşıya olduğumu anladım. Soru sorma sırası bana geldiğinde, şahıs sorularıma yanıt vermek yerine beni tehdit etti, korkutmaya çalıştı, başaramayınca sonunda pes edip kapattı.
***
Bu olaydan birkaç yıl sonra bu kez cep telefonumdan arandım. Kendisini avukat olarak tanıtan bir şahıs, bankaların kredi verirken müşteriden kestiği paraları geri alabileceğini, bir avukat bürosu olarak bunu üstlendiklerini belirterek banka IBAN numaramı istedi. Bir anda kendimi hiç tanımadığım bir adama banka hesap numaramı verirken buldum. Telefonu kapatır kapatmaz önce bankayı arayıp kartı iptal ettirdim, sonra da avukatımı aradım… Bu olaydan kısa süre sonra da içinde ehliyetimin de olduğu cüzdanımı çaldırdım. Onu da anında karakola bildirdim.
***
Ve geçen hafta. Fulya Karakolu’ndan arandım. Tanık sıfatıyla ifadeye çağrıldım. Öncelikle beni dolandırmaya kalkan zanlılardan biri yakalandı diye düşündüm. Karakola gittiğimde yakalanan kimse yoktu. Aksine, benim üzerime kayıtlı telefon numaramın bu kez hiç gitmediğim şehirlerde bambaşka amaçlarla nasıl kullanıldığına şahit oldum. Afyonkarahisar’dan Denizli’ye şantaj amaçlı gönderilen bir kargonun üzerinde, telefonumun yazılı olduğu belirtildi. Sizinle uzaktan yakından ilgisi olamayan bir konuda üzerinize kayıtlı telefon numaralarınızdan biri, hiç tanımadığınız insanların elinde.
***
Birçok kurum ve kuruluş herhangi bir işlemde nüfus numaranızı istiyor. Doğrusu da bu. Ama ne telefonu ne de kimliği ibraz etmeden, doğrulatmadan işlem yapan kargo şirketlerine karşı bizim güvenliğimizi kim sağlayacak? Daha geçen yıl Ankara Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, bir şüphelinin kullandığı bilgisayar sisteminde çok sayıda vatandaşa ait kişisel veriler ele geçirdi. Şüphelinin bu bilgileri suç işlemek amacıyla kullandığı ve internet sitelerinde sattığı da belirlendi. Ama bütün bunlar hukuksuz işlere, adınızın da dâhil edilmesini önlemiyor. Mesela Facebook, Instagram, WhatsApp ve Messenger gibi sosyal paylaşım platformlarını bünyesinde barındıran Meta’ya kişisel verileri reklam verenlere ve şirketlere sattığı yönünde şahıslar tarafından o kadar çok dava açıldı ki! Ama Meta, hakkındaki ağır suçlamalara rağmen hâlâ dava açan kişilerin dahi verilerini saklı tutmamakta direniyor.
***
Medya kimlik avı e-postaları, sosyal medya, cep telefonunuzdaki SMS mesajları, sahte teknik destek telefon görüşmeleri, sahte alışveriş siteleri gibi sayısız yöntem kullanan dolandırıcılığı defalarca yazdı. Kamuoyunu dolandırıcılara karşı bilgilendiren haberler yaptı. Dolandırıcıları teşhir etti. Ama bu bilgilerin hiçbiri, mağdur olanı karakollardan, adliye koridorlarından bir adım öteye taşımıyor. Öyle ya da böyle, kişisel verilerimiz yine elden ele dolaşıyor. Bu nedenle ülkede dolandırıcıların ağına düşmeyen kalmadı gibi. Siyasetçisinden, profesörüne, gazetecisinden sade vatandaşına uzanan bir mağduriyet bu. Kişisel verilerin korunması, veri güvenliği ve bilişim sistemlerine ilişkin birçok hukuki düzenlemeyi bilen birçok hukukçu dahi, çarkın mağduru haline gelmiş ya da gelmekten kendini son anda kurtarmış. Oysa tehlike durumlardan korunmanın tek yolu sadece kişisel verileriniz çalındığında dava açabilmekten ibaret olmamalı.