İntihar için köprü korkuluklarına çıkan bir vatandaşa, ‘Atlayacaksan atla, senin yüzünden trafikte saatlerdir bekliyoruz’ denildiği iddiasıyla iki kadının yargılanması toplumsal tahammüle ilişkin tartışma başlatınca, Milliyet insanların empati kurmadığı ve toplumu bir arada tutan vicdanın kalmadığı konusunda birleşen uzmanların görüşünü “Empati kurulmuyor vicdan yok oluyor!” başlığıyla yayımladı.
Selahattin Beycan adlı okurumuz şöyle diyor: “Haberinizi büyük bir takdirle okudum. İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak hayatına son veren bir adamın intiharı sırasında iki kadının “Atlayacaksan atla” sözlerini uzman görüşleriyle tartışmaya açtığınız için kutlarım sizi. Ancak haberinizde iki kadının bu sözlerini hem yazı da hem de spotta iddia olarak veriyorsunuz. Oysa kadınlar bu sözleri söylediklerini savcılıktaki ifadelerinde kabul etmiş görünüyor. Hatta biri bu sözlerini “boşboğazlık” olarak değerlendirmiş. Artık iddia olmaktan çıkmış bir olayı, iddia olarak verirseniz o zaman görüşüne başvurduğunuz uzmanların açıklamalarının ne değeri var?” diye soruyor.
Ombudsman Görüşü: Boğaziçi Köprüsü’ndeki intiharla ilgili gözaltına alınan kadınların savcılıkta değil, polisteki ifadelerinde, “Boşboğazlık ettik” dediği basına yansıdı. Olay yerinde bulunan ve ikna etmeye çalışan polisin ifadeleri de kadınların bu sözleri söylediğini doğruluyor. Ancak kadınlar polisteki ifadenin aksine savcılık ve mahkemedeki ifadelerinde suçlamaları reddetti... Dolayısıyla duygusal tepkilerimizi bir tarafa bırakırsak, doğru olan dava sonuçlanıncaya kadar bunu iddia olarak vermeyi gerektirir.
MİLİTAN MI TERÖRİST Mİ?
Türk medyasının terör gruplarıyla ilgili bazı tanımlamaları okurlarımızı rahatsız ediyor. Milliyet de dahil olmak üzere medya organlarının “terörist”, “militan” ifadelerini yerinde ve gerektiği gibi kullanmadığı düşüncesinde. Barış Kazancı adlı okurumuz şöyle diyor: “Eskiden silahlı eylemlerin içerisinde yer almayan ama bir düşüncenin görüşün başarı kazanması için siyasal bir örgütün üyesi olan kişilere militan denirdi. PKK’ya terör örgütü diyorsunuz (ki PKK bir terör örgütüdür) ama dünyayı kana bulayan bir örgüt olan İŞİD’in teröristlerini de sürekli militan olarak yazıyorsunuz.”
Ombudsman Görüşü: Terör gerekçesi ve amacı ne olursa olsun şiddetle karşı çıkılması gereken bir duruma işaret eder. Terör dinle veya etnik gruplarla ilişkilendirilemez. ‘Mücahit, militan, gerilla, cihatçı’ gibi ifadeler olayın meşruluğuna zemin hazırlayan ifadelerdir. Dolayısıyla teröristi sadece terörist olarak tanımlamak gerekir.
VATANDAŞ NASIL DOLANDIRILDI?
Şanlıurfa’da vatandaşları telefonda dolandırdığı öne sürülen ve çok sayıda olaya karıştığı iddiasıyla yakalanan bir zanlının daha önce birlikte hareket ettiği ancak sonradan ters düştüğü şüphelilerin para istediği kişilere telefonla ulaşarak, “Siz aslında dolandırılıyorsunuz, ben savcıyım. Parayı o hesaba değil, benim belirttiğim hesaba yatırın” dediği öğrenilince Milliyet haberi “Savcı benim diye kapıştılar” başlığıyla verdi. Okurumuz Fatih Lüleci şöyle diyor: “Haberinizde vatandaşları savcı kimliğiyle nasıl ne şekilde ne diyerek dolandırdıklarını anlamak mümkün değil. Karikatürlere konu olacak bir haber ancak haberde bizim gibi vatandaşları uyarmak amacıyla asıl olayın ne olduğunu bilmemiz gerekmez miydi?”
Ombudsman Görüşü: AA’nın haberi kısaltılarak verilmiş. Dolayısıyla dolandırıcılık ne şekilde nasıl yapılmış belli değil. Okurumuz haklı haberi kısaltırken vatandaşların ne şekilde dolandırıldıkları da kısaca belirtilmeliydi.