Bir hafta sonra yaklaşık 5 milyon genç ilk kez sandığa gidecek. Bu nedenle bir süredir sosyal medyada genç seçmenlerin siyasi görüşlerini, seçimle ilgili değerlendirmelerini, adaylar hakkındaki yorumlarını, hangi paylaşımlara nasıl tepki verdiklerini anlamaya çalışıyorum. Bu durumu elbette toplumbilimciler değerlendirecektir.
Ama benim gördüğüm iki şey var: Birincisi sokak jargonuyla konuşan ya da kifayetsiz muhteris bazı siyasetçilerin kutuplaştırıcı nefret söylemleri arttıkça gençler de saygı eşiğini aşıyor. Karşılıklı bir yüz göz olma hali var. Haliyle sosyal medyadaki gençlerin paylaşım ve yorumları restleşme, hesap sorma, had bildirme ya da tehditkâr söylemlere daha yatkın hale geliyor. İkincisi gençlerin önemli bir kısmının siyasetteki gelgitleri. Geleceklerinden kaygılılar ama siyasette yeterli bilgiye sahip değiller. Siyasi tercihleri sosyal medyadaki bilgilerle sınırlı. Paylaşımlara ve yorumlara bakarsak, gençlerin en azından bir kısmının tutarlı ve bilinçli bir siyasi tercih yapıp yapmadıkları konusunda kafası hayli karışık.
***
Asla kötü niyetli değiller, ama muhtemelen siyaset başta olmak üzere her türlü bilgiyi, internet üzerinden edinen, üstelik yüksek öğrenim görmüş bir grup gencin siyasi tercih konusunda sürekli fikir değiştirerek yol almaya çalışmış olduğunu görmek üzüntü verici. Mesela gençlerden birinin siyasi tercihini anlamak için bütün paylaşım ve yorumlarını incelemek zorundasınız. Çünkü bir gün eşitlikçi, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı olan bir siyasetçinin paylaşımını beğenmiş, bir başka gün ise başka bir siyasetçinin ırkçılığa varan bir paylaşımını aşırı milliyetçi duygularla paylaşmış. Bir siyasetçinin fikirlerini beğenmemiş, hakaretler savurmuş, sonra aynı siyasetçinin başka bir söylemine övgüler yağdırmış. Desteklediği partinin politikasının temelini oluşturan bir konuya ise başka bir partinin görüşüyle farkında olmadan karşı çıkmış!
Gençler, gerçekten bir gelecek istiyorsa bilinçli olmak zorunda. Gerçek bilginin peşinden koşmak zorunda.
***
Kısacası genç seçmelerin bir kısmı siyasetçilerin geçmişini, daha önceki söylemlerini, ideolojisini siyasetteki duruşunu bilmeden, siyasetçilerin günlük politikalar üzerinden şekillenen konuşmalarına bakıp, nerede duracaklarına, kimin yanında yer alacaklarına karar vermeye çalışıyorlar. Gençlerin karşı çıktıkları ya da savundukları şeylerin bir altyapısı yok. Tıpkı siyasetçiler gibi onlar da ötekiyle diyalog kurmayı beceremiyor. Ortak bir dil geliştiremiyorlar. Sadece toplumsal ayrışmaların, kavganın ya da tutarsızlıkların fotoğrafını önümüze koyuyorlar. Bu yüzden hepimiz gibi, onlar da kendi sonunu göremiyor. Bu yüzden bazı gençler fikirlerini beğenmedikleri siyasetçilere hakaret etmekte bir beis görmüyor ama kendilerine aynı dili kullananlardan da hoşlanmıyorlar.
***
Siyasi davranış ve tercihlerle ilgili anket verilerini toplayan ve analiz eden The British Election Study’nin, Oxford ve Manchester gibi üniversitelerin araştırmacılarından oluşan bir ekibinin bu yönde yapılmış bir çalışması var ve benzer bir sonuç o çalışmada da ortaya çıkıyor. Araştırmacılar, genç seçmenlerin siyasi partilerin politikalarını ne kadar iyi anladıklarını belirlemek için bir anket uyguluyor. Ankete katılan genç seçmenlere, siyasi partilerin hangi politikalarını neden destekledikleri soruluyor. Sonuç; genç seçmenler, siyasi partiler hakkında yeterli bilgiye sahip değil. Siyasi kararlarını yüzeysel bilgilerle almakta! Mesela İngiltere’deki genç seçmenlerin yarısı, sadece kendi destekledikleri siyasi partilerin politikalarını biliyor.
***
Genç seçmenlerin siyasi tercihlerini belirleme sürecinde sosyal medyanın etkisi birçok araştırmanın da konusu. Bazı araştırmalar, sosyal medyanın yanıltıcı bilgilerle genç seçmenlerin bilinçsiz bir şekilde hareket etmelerine neden olabileceğini savunmakta. Ayrıca siyasi liderlerin tarzı, kampanyaları, sloganları, popülerliği de gençlerin oy verme kararlarını etkileyebiliyor.
Oysa gençler, gerçekten bir gelecek istiyorsa bilinçli olmak zorunda. Gerçek bilginin peşinden koşmak zorunda. Ekonomik, sosyal ve kültürel deneyimlerini toplumsal meselelerle birleştirerek, bunlara çözüm üreten politikaları kaynağından öğrenmek zorunda. Sosyal medyada yaşanan kutuplaşmaların, tehditlerin, küfürlerin, ülkeyi sadece uçuruma sürüklediğini görmek zorunda! Belki o zaman sandığa doğru giderken, bastıkları mührün bir “savaş oyunu” olmadığını öğrenebilirler!