Aslında bu yazı bir hafta önce yazılmış olacaktı. Ancak araya EXPO 2015 oylaması heyecanımız karıştı. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin (İZDOB) prömiyerini gerçekleştirdiği Don Kişot balesini bu haftaya sakladım. Don Kişot’un hikayesini, yel değirmenlerine karşı savaşan kahramanı bilmeyen var mı bilmem? Ama önce hikayenin yazarı, Shakespeare’nin çağdaşı Cervantes’in hayat öyküsüne bir bakmalı diye düşünüyorum.
Bundan yaklaşık 450 yıl önce, İspanya’nın Alcala de Heneras kasabasında, eczacı olduğu da rivayet edilen yoksul bir sağlık memurunun yedi çocuğundan biri olarak doğmuştu Miguel De Cervantes. Ailesi ile Madrit’e taşınan Cervantes, ancak kısa bir süre okula gidebilmiş, eğitimini kendi kendine tamamlayabilmişti. Edebiyatla ilk tanışması da bu yıllarda oldu.
Cervantes, 1569’da, İtalya’ya gitti. Osmanlılara karşı düzenlenen Haçlı seferine katılmak üzere donanmaya yazıldı. 1571 Leponte deniz savaşında yaralandı, sol elini kaybetti ama yine de savaşmayı sürdürdü Cervantes... Dönüş yolculuğu sırasında ise talih ona sırt çevirdi. Cezayir’deki, Türk olduğu söylenen korsanların eline düştü. Birkaç başarısız kaçma girişiminin ardından, istenen fidye parası temin edildi ve 1580 yılında özgürlüğüne kavuşarak İspanya’ya döndü. Ne var ki beklediği bir mevkii sunulmadı kendisine. Yazarlık hayatı böylece başladı. Önceleri tiyatro ile ilgilendi. Ardından ilk romanı “La Galatea”yı tamamladı, evlendi. Bu evlilik ona huzurdan çok geniş bir ailenin sorumluluğunu yüklemişti. Tekrar memuriyete döndü. Donanmanın ambar memuruydu ama hesapları iyi tutamadığı için kasa açık verdi ve Cervantes yeniden hapse düştü. Her ne kadar trajik bir durum olsa da hapisliği verimli geçti. Don Kişot’u burada tasarladı. 1605 tarihinde kitap yayınlandı. İlk birkaç hafta içinde kaçak olarak üç baskısı daha sürüldü piyasaya. Ancak, Cervantes, Lemos kontunun himayesi altına girene dek parasızlık derdinden kurtulamadı. Geçimi kont tarafından sağlanan Cervantes, artık rahatça yazmaya başladı öykülerini. “Don Kişot”un ikinci bölümünü de, bazılarının kitabı kendilerine mal etmeleri üzerine 1615’de yazdı. 1616’da tamamladığı son yapıtı “Los trabojos de Persiles Sigusmunda”nın (Persiles ve Sigismunda’nın Seyahatleri) yayımlanmasından bir süre önce de öldü.
Yüzyıllardır sahneleniyor
Cervantes’in Don Kişot’u elden ele dolaştı yüzyıllardır. Yıllarca sadece bir şövalye hikayesi olarak değil, Cervantes’in yaşadığı çağın eleştirisini yaptığı bir felsefe kitabı olarak da görüldü. Yel değirmenleri sistemin çarkları, sevdiği ve uğruna yel değirmenlerine saldırdığı Dulsinya ise Don Kişot’un uğruna savaştığı davasına taktığı addır. Hikaye kimi zaman sahnede, beyaz perdede karışımıza çıktı. İZDOB’un Don Kişot’una gelince... Eser konuk Fransız koreograf Marc Ribaud tarafından sahneleniyor. Müziği Ludwig Minkus’a, ilk koreografisi Marius Petipa’ya ait. Konuk İspanyol şef Espartaco Lavalle Terry yönetimindeki İZDOB orkestrası eşliğinde sunulan Don Kişot balesinin konusu şöyle: “Romantik düşler içinde yaşayan Don Kişot, ortaçağ şövalyelerinin serüvenlerini anlatan öyküler okumakta; okuduklarından da etkilenmektedir. Giderek saplantı haline gelen şövalye ruhu, Don Kişot’u maceralara iter. Macera aramak adına yolara düşen Don Kişot’un yolu Barselona’da bir meydanda genç sevgililer Kitri ve Basil ile kesişir. Birbirlerine delice aşık olan bu çifti, Kitri’nin babası Meyhaneci Lorenzo engellemekte; kızını yaşlı asilzade Gamaj ile evlendirmek istemektedir.
Genç sevgililer, Don Kişot’un yardımları sayesinde birleşecekler; herkes mutlu olacaktır.” Dekorları Kaan Güreşçi, kostümleri Gülay Korkut tarafından hazırlanan ışık tasarımcılığını Oktay Kanca’nın üstlendiği eserde başlıca rolleri; Aslı Çilek, Burcu Olguner, Kıvanç Ekin, Ilgaz Erdağ, Olcay Tunceli, Cengiz Kılıç, Timur Varlıklı, Emre Kaynarsu, Yasemin Altınel paylaşıyorlar. Ben İZDOB’un yorumundan keyif aldım. Sahnedeki genç sanatçılar kadar sahne tasarımı, kostümler, ışık da eserin ruhunu yansıtıyordu. Kimi zaman romantik, kimi zaman buhranlı, kimi zaman isyankar kimi zaman da neşeli bir ruh halini...
İzleyemeyenler için Don Kişot’un 17, 19, 26 ve 29 Nisan’da yineleneceğini anımsatmakta fayda var. Ve bu çağda, “Kaldı mı aranızda bir Don Kişot” diye sormakta!