KISA film yarışmasına katılan belgesellerden birinde mıh gibi saplandı beynime...
“Ben sesimi hiç satmadım” diyordu.
Türk tiyatrosunda seyrettiğim her oyunu, her defasında oturduğum koltuğa beni çakılı bırakan Genco Erkal...
Genco Erkal bu yıl 52’nci sanat yılını kutluyor.
Onu bugüne dek binlerce defa tiyatro sahnesinde, sinema filmi karelerinde seyrettik.
Yedi sinema filmi ve 70 tiyatro oyununa imza attı.
Ama onu ne bir reklam filminde ne bir dizide gördük.
İlkelerinden hiç bir zaman ödün vermedi. Sesini, kendisinin de söylediği gibi satmadı.
Sadece inandığı işlere imza attı.
Ama aksini yapanları da eleştirmedi.
Yetenekli konservatuvar mezunlarının başka çareleri olmadığı için dizi ve reklam sektörüne kaydığına üzüldüğünü söyledi sadece.
Tiyatro oyunculuğunu bitirip, tiyatro sahnesine bir daha hiç çıkmayan oyuncu furyasını gördükçe hep Genco Erkal’ın o sesi yankılanır.
Her ne olursa olsun bir insanın ilkelerinden ödün vermemesinin ne erdemli, ne onurlu bir duruş olduğunu düşünürüm.
* * *
Mesleğinin ilkelerinden taviz vermeyen her insan yine aynı biçimde doldurur gözlerimi.
Gazeteci kalemini,
Hukukçu terazisini,
Doktor Hipokrat Yemini’ni,
Öğretmen bilgilerini,
Yönetici sorumluluklarını,
Siyasetçi mecliste içtiği andı,
Unutmadığında ve satmadığında
Asıl işini yapmış olur.
Parayla satılan makaleler ve haberler,
Dolarları görünce unutulan canlar,
Maddiyata değişilen bilgiler,
Eşe-dosta ve bağlı bulunduğun cemaate yapılan kayırmalar,
Unutulan yasa, hak ve adalet;
Hiçbir gazetecinin,
Hiçbir yargıcın,
Hiçbir doktorun,
Hiçbir polisin,
Hiçbir avukatın,
Hiçbir savcının,
Hiçbir yöneticinin
Hiçbir öğretmenin,
Hiçbir milletvekilinin
Akşam evine gittiğinde başını yastığına rahat koymasını,
Boğazından, yediği lokmanın rahat geçmesini sağlamaz.
Önemli olan başını yastığa koyarken geceleri rahat nefes almaktır.
Çünkü hiçbir hesaplaşma,
Hiçbir yargılama,
Hiçbir ceza
İnsanın kendi kendiyle hesaplaşması ve cezalandırması kadar acıtmaz.
Son nefesini verirken de yediğin haram lokmalar, karşılığı olan hediyeler boğazına takılmaz.
Hiçbir keyif insana,
Alınteriyle ve hak ederek kazandığını yiyebilmenin mutluluğunu yaşatmaz.
Külüstür de olsa canınızdan damlayanlarla elde ettiğiniz araba, ev ve sofranın lezzetine doyum olmaz.
* * *
Şimdi “Nereden çıktı bu ahlak dersi?” de diyebilirsiniz...
Meclisin yeni yolcuları az çok belli oldu artık.
Ankara’ya, TBMM’ye 26 milletvekili gönderecek olan İzmir’in hangi partiden üç aşağı beş yukarı hangi isimleri göndereceğini tahmin etmek hiç de zor değil.
Balık baştan kokar misali...
Ankara yolculuğuna çıkmadan önce adaylara bir kez daha anımsatayım istedim!
Daha çok onurlu insanın yaşadığı bir ülke için, onurlu bir meclis istiyoruz!