Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İktidar ve korku... Hırs ve şüphe... Shakespeare’in 400 yıl önce Macbeath’de birlikte konu ettiği dört duygu. Ve onları destekleyen entrika... Shakespeare’in ünlü tragedyası “Macbeth”, iktidar hırsını ve geleceğe hükmetme arzusunu ele alır. Macbeth’in hikayesi, genellikle güç düşkünlüğü ve arkadaşlara ihanete örnek bir hikaye olarak gösterilir. Macbeth bir savaş kahramanı olarak İskoçya’ya dönerken yolda cadılarla karşılaşır ve hayatının rotasını değiştirecek kehanetleri duyar: Macbeth, kral olacaktır. Bu “bilgi”yi alan Macbeth, evinde misafir olan Kral Duncan’ı öldürür, verdiği çabalar sonucu kral olur. Macbeth ve karısı Lady Macbeth, iktidarda kalabilmek için cürüm işlemekten kaçınmazlar. İktidara ulaşmak için “her yolu mübah” sayan Macbeth, amacına ulaştığında yeni, yepyeni korkularla tanışır. Bu kez de tahtta kalmak için cinayet işlemektedir. İktidarı korumak, iktidarı elde etmekten daha zordur, daha büyük bedel ödemeyi gerektirir. İktidar için ellerini kana bulamış olan Macbeth de bunun farkındadır. Korku ve şüphenin elinde oyuncak olan Macbeth, iktidarda bir “zorba”ya dönüşür. Ancak bir süre sonra vicdanı bu yükü taşıyamaz ve Lady Macbeth ile birbirlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Macbeth’in kuşkusuz en bilinen ve en etkileyici sahnesi ise Lady Macbeth’in halisünasyon gördüğü ve ellerindeki kanı suyla yıkamaya çalıştığı sahnedir... Lady Macbeth, kocasıyla birlikte işlediği suçların vicdan azabından yıkılır ve oyundaki o ünlü sahnede, uyurgezer haldeyken, ellerinden hayali kan izlerini çıkarmaya çalışır.
“Çık, mel’un leke! Çık, diyorum! Yine de, kim ihtiyarda bu kadar kan bulunacağını zannederdi?
Ne, bu eller hiç temizlenmeyecek mi? Hala kan kokuyor. Arabistan’ın bütün ıtırları şu minicik elin kokusunu tatlılaştıramaz.”
Lady Macbeth’in aklını yitirdiği bu sahne, aslında insanın kirlenen ruhunu hiçbir suyun temizleyemeyeceğinin kanıtıdır... Lady Macbeth bu hayallerin sonucunda sürüklendiği bunalımdan kurtulamaz ve intihar eder. Oyunun sonunda Macbeth de öldürülür...
Her zaman, her okuduğumda, her izlediğimde Lady Macbeth’in ellerini banyoda defalarca yıkadığı sahne beni en çok etkileyendir. O suyun, kirli ellerini arındıramadığını düşündükçe politika sahnesindeki entrikacıların ruhlarını düşünürüm hep! Hele de bu günlerde! Kimbilir nasıl arınacaklar? Ama su testisi su yolunda kırılır...

Kimin kimi yiyeceği belli olmaz

Onu bunu bilmem... Bildiğim bir şey var. O da bu şehiri seven herkesin, bu şehri partilerüstü tuttuğu... Kimin ne hesabı vardır? Bu şehrin iktidarını ele geçirmek için ne entrikalar planlıyordur? Suyu görmeden paçaları nasıl sıvıyordur? Bilemem... Ama bildiğim tek şey İzmir’in binlerce yıldır tarihin her sayfasında, huzuruna uzanan ellere dersini verdiği.... Ben bir İzmirliyim. Bu şehrin her metrekaresini, kendim kadar severek büyüdüm. Ben bu şehrin günbatımında Kordon’unu sevdim. Bir yaz akşamı balkonda oturan, sahilde yürüyen insanlarını sevdim. Vapurda çay içerken, körfezin üzerinde uçan martılarını sevdim. Varyant’tan bakarken, gördüğüm manzarasını, hayat kadar sevdim. Kemeraltı’nda yorgun düşmeyi sevdim. Fuardaki ışıklarını sevdim. Özgürlüğünü sevdim. Medeniyetini sevdim. Kordon’da gitar çalıp, bira tokuşturan gençlerini sevdim. İnsanlarının güleryüzünü sevdim. Bu şehirde büyüyen, yaşayan herkes de öyledir, eminim! Şimdi içim sızlıyor. İzmir’i sevmedikleri nasıl da belli. Sevseler, kıyamazlardı insanlarının üzerine kabus gibi çökmeye. İktidar ve korku; hırs ve şüphe duygularını salarlar mıydı? Canlıların yaşaması için en hayati madde su... Ama bu günlerde İzmir’de su hayati önemden daha çok siyaseten önemli olmaya başladı. Politikacılar, bir bardak suda fırtınalar koparınca, suyu bulandırdılar. Ancak bir atasözü daha var ki o da, “Su bulanmayınca, durulmaz.” Ben bugünlerde bulanan suların durulmasını bekliyorum... Ve merak ediyorum; Lady Macbeth gibi, onlar ellerini hangi suda arındıracaklar? Ankara’nın mı? Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları yer. Kimse bugünkü gücüne iktidarına güvenmesin, “Kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir” diye bir söz daha var. Onu da unutmamak gerek.