Yirmili aylardan başlayarak bir süre hayatınızda yer alabilecek çocuklardaki inat davranışına haydi yakından bakalım. İkinci yıla doğru dil gelişimi ilerledi ve yürümeyle beraber çocuğunuz artık daha özgür hareket ediyor. Şimdi hayatında daha çok söz sahibi olma ve kendi yapabildiklerini görme zamanı. :) Bu dönemde "Hayır, ben yapacağım."lar başlıyor.
Gelişimsel olarak bu davranışları görmek gayet doğal. Püf noktası şu ki, çocuğun gelişimi ne kadar bilinçli ve iyi desteklenirse inat davranışıyla da o kadar az karşılaşılır. Çocuğun gelişim çabası engellendiğinde ise bastırılmışlık ve kızgınlık gibi duyguları artar. Dolayısıyla inat, tutturma gibi davranışları da çoğalır.
Peki gelişimini nasıl destekleyelim?
Örneğin bir şeyi kendi yapmak istediğinde "O sana ağır, dur, taşıyamazsın / yapamazsın" gibi sözlerle hemen elinden almaya çalışmayın. Siz de yanında olun ve müdahale etmeden çocuğunuzun o ana konsantre olmasını izleyin. "Harika, muhteşem, aferin,..." gibi sözler de dikkatini böler. Bir şey söylemeden sadece hazırda bekleyin o kadar. Konsantre olduğunda siz orada yokmuşsunuz gibi sessizleşin. Böylece enerjisini yapıcı kullanmanın huzurunu, dikkatini verip bir şey
Eveeeet, işte size ebeveynlik yeteneklerinizi sergileyebileceğiniz, çocuğa saygı duyuyor musunuz, sınır çizebiliyor musunuz, yapıcı diyalog kurabiliyor musunuz bunun gibi pek çok beceriyi saniyeler içinde bir arada kullanabileceğiniz bir durum. "Mont giymek istemiyorum!"
Giymek istemiyorlar çünkü o giysinin içinde rahat edemiyorlar. O kalın montlar kollarını kullanmalarına engel oluyor. Çok uzun olanları karın bölgesinden kolay bükülmediği için çocuklar rahat eğilemiyorlar. Sırtında çantası varsa askıları omuzlarından kayıp düşüyor. Dirseklerini rahat bükemedikleri için rahat uzanamıyor, tutunamıyorlar. Parkta oynamaya çalışan montlu çocuklara dikkat edin, merdiven tutacaklarını bile zorlukla tutabiliyorlar. Ama yetişkinler bu giysiyi çok seviyor. Kendinden yola çıkıp çocuğun kolayca üşüyebileceği ve hasta olabileceği düşünülüyor olabilir. Hatırlamakta yarar var çocuklar bizden çok daha hareketliler. Böylece vücut sıcaklıkları daha rahat korunuyor. Bu tür giysiler sıcaklayıp bunalmalarına da sebep olabiliyor.
Çocukları giydirmeye çalışırken yaşanan olumsuz diyaloglar şöyle:
Çocuk: Ben bunu giymeyeceğim.
Ebeveyn: Olmaz hasta olursun, öksürürsün, burnun akar, doktora
Market alışverişleri ihtiyaçlarımızı almak için artık hayatın bir parçası. Çocukla markete gitmekse hem müthiş bir öğrenme fırsatı hem de bir durum yönetimi. Peki yanımızda çocuğumuzla markette alışverişi nasıl idare edeceğiz? İşte birkaç öneri:
Engellemek Yerine Desteklemek
- Çocuğunuz sizi gözlemleyip kopyalayarak öğreniyor. Marketler hem değişik hem de eğlenceli ortamlar onlar için. İzin verin sizden öğrensin. Sizin gibi o da raflardan bir şeyler almak isteyecektir. "Ona dokunma, bunu bırak" demektense ona uygun bir şeyi raftan kendi almasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin meyvaları o da seçerek poşete koyabilir. Satın almayacağınız şeyleri de bakıp incelemek istiyorsa "İstersen bakabilirsin, sonra yerine koyarız." diyerek izin verebilirsiniz. Gerekirse "Buna ihtiyacımız yok, o yüzden almayacağız." diye ekleyebilirsiniz.
- İşte Montessori yöntemindeki en önemli üç bileşeni sağlamış oldunuz: "hazırlanmış çevre", "bilinçli ebeveyn/yetişkin" ve "özgürce keşfeden çocuk". Bir şeyi merak ettiğinde önce yukarıdaki gibi durumu anlatın, çerçeveyi çizin, sonra da keşfine izin verin. Böylece ilgisini doyuracaktır. Artık "İlle de isterim" diye tutturmayacaktır, çünkü ne olduğunu biliyor.
Yaz geldi, havalar ısındı. Bu dönemden faydalanıp "Çocuğuma nasıl tuvalet alışkanlığı kazandıracağım" diyorsanız, işte önerilerim.
Hazır Bulunuşluk
En önemli şart, ebeveynin de çocuğun da psikolojik olarak hazır olması. Bu sürecin sevecen ve doğal biçimde geçmesi çok önemli, olumsuz tuvalet eğitimi çocuğunuzda tüm yaşamı etkileyen psikolojik sıkıntılara sebep olabilir, lütfen dikkat...
Çocuğunuzun fizyolojik olarak tuvalete hazır olması çişini/kakasını kontrol edebilir hale gelmesi ve bunun farkında olmasıyla başlar. Yapacağınız şey zaten gelişerek hazır hale gelen çocuğunuzu desteklemek olmalı.
Ebeveynin Hazır Olması
* Ebeveyn olarak kaygı, korku stresiniz varsa önce kendinize çalışıp rahatlayın. Bu sürecin nasıl geçeceği tamamen sizin tutumunuza bağlı. Doğal ve sakin bir geçiş olmalı.
Bayram tatili başlamak üzere. Bayram dolayısıyla bolca aile ve akraba ziyaretleri yapılan bu dönemde çocuklarımızın özel alanlarını korumaya ayrıca dikkat etmeliyiz. Çocuklarımız öyle şirinler ki, yaptığımız ziyaretlerde tanımadıkları yabancıların oyuncağı olmaları an meselesi. Çocuğa birden sarılmak isteyenler mi dersin, izin almadan öpmeye çalışanlar mı, "Elimi öp, sana şeker vereyim", "Yanağından öptürürsen sana çikolata veririm" gibi istediğini yaptırmak için şartlar öne sürenler mi...
Yaptığımız ziyaretler aile bağları, akrabalık ilişkileri, sosyalleşme vb. açısından çok değerli. Ama bu duruma bir de çocuklarımız açısından bakalım. Artık şehir hayatında çekirdek ailelerimizle kendi halimizde yaşıyoruz. Sabah okul, iş, ya da gündelik işler, akşam kendi halimizde geçirdiğimiz birkaç saat ve gecenin ardından yeniden yeni gün, muhtemelen aynı tempo. Görüştüğümüz insanlar da genellikle günlük temponun içinde okul arkadaşları, iş arkadaşları, şanslıysanız komşular oluyor. Akrabalarsa en yakınlar dışında sadece anne baba olarak bizim tanıdığımız, çocuklarımızınsa genellikle yılda bir- iki kez gördükleri kişiler oluyorlar.
Hal böyle olunca öp kızım amcanın elini, hadi öp büyük
Sonu bayramla tamamlanan, huzur dolu çok güzel bir aydayız. Bu ay boyunca oruç ibadeti, sahur, iftar var gündemimizde çokça. Hep birlikte oturulan iftar ve sahur sofraları bana hep birliği, beraberliği, paylaşmayı, huzuru hissettirir. Bu yüzden her Ramazan ayı coşkusuyla, sevgisiyle, huzuruyla gelir.
Çocuklar yaşadıklarını zihinlerine kaydederler
Yaşadığımız bu zamanda en çok baktığımız şey sanırım birbirimizin gözlerinden çok akıllı ekranlar... Konu biz yetişkinler olunca bu bir yere kadar hoş görülebilir. Ama konu çocuklarımız olunca... style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; font-family: ">Ayşegül Karahan Ertuğrul
Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı
www.aysegulkarahan.com
Facebook /@aysegulkarahanBilincliAileler
Instagram /
Çalıştığım ailelerde çocuğa ne kadar ve nasıl oyuncak almalı konusunda bilinçlenme ihtiyacı olduğunu çok gördüm. Örneğin geçmişte maddi zorluklar yaşamış anne babalar "Çocuğumuz yokluk görmesin, her şeyi olsun" diye tüm maddi imkanlarını çocuklarının önüne serebiliyorlar. Ya da bazen sık sık hediye alınan oyuncaklar uzun saatler çalışıp çocuğundan ayrı kalmanın vicdani rahatlaması olarak kullanılabiliyor. Peki alabildiğimiz her şeyi alınca çocuklarımız istediğimiz gibi mutlu, başarılı, doyumlu bireyler oluyorlar mı?
Artık oyuncaklar o kadar çok çeşitli ki... Bu konuda çok dikkatli ve seçici olmalı. Yoksa çocuğun gelişimine yarardan çok zarar verme ihtimali var... Bol bol oyuncak alıp, evdeki oyuncak kovasına doldurup sonra da oynasın diye hepsini birden çocuğun önüne sermek dikkat dağınıklığı yapabilir örneğin. Odaklanma sorunu yaratabilir.
Oyuncak Seçimi Nasıl Olmalı?
Bu ayrıntılı bir konu. Çocuğun gelişim dönemlerine göre oyuncakların özellikleri de değişir. İlk altı yıl için genel hatlarıyla bahsetmek gerekirse,
-Gerçek hayattan kopuk özelliklerde oyuncaklar da çocukların gelişimine uygun olmaz. Canavarlar örneğin. Soyut algısı daha gelişmemiş çocuğu gerçek hayatta
Dr. Bahar Eriş'in düzenlediği Momtalks (Anne Konuşmaları) bu yıl da gerçekleşti. Gün boyu farklı oturumlarda "Bilinçli Ebeveynlik" temasıyla paylaşımlar yapıldı. Mümin Sekman, Ali Koç, Sinan Canan, Şermin Yaşar, Bahar Eriş, Aslı Elif Tanuğur, Elif Çakır gibi pek çok isimle anneleri ve konuyla ilgilenenler buluştu. Gün boyu tüm oturumlara ben de katıldım.
Uykudan beslenmeye, başarıya, annenin girişimciliğinden, çocukla oynanan oyunların kalitesine pek çok farklı konuda paylaşımlar yapıldı. Bu etkinlikler çok değerli çünkü anneyle çocuğun daha bebek öncesinden hamilelik sürecine, emzirme, bağlanma süreçlerine çok özel ve birbirinden çok etkilenen bir ilişkisi var. Bu yüzden annenin bilinçli olması, rahatlığı, kendine güveni, aldığı destek, birbirine olan desteği çok çok önemli.
Oturumlarda aldığım birkaç notu da paylaşmak isterim.
-Evlerdeki üretimin bitmesiyle çocukların oynayabilecekleri doğal oyun ve ilham alanları kayboldu. Birkaç style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; font-family: ">Ayşegül Karahan Ertuğrul
Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı
www.aysegulkarahan.com
Instagram