Nasreddin Hoca bir gün damdan düşmüş, yerde yatıyormuş. Etrafına insanlar toplanmış, doktor çağıralım, ambulans çağıralım, diye aralarında konuşuyorlarmış. Nasreddin Hoca yattığı yerden seslenmiş: “Çabuk bana daha önce damdan düşmüş birini çağırın.”
“Halden anlamak” deyimini çok severim. Haliyle, halden anlayan insanları da!
Kendimce en önem verdiğim şeylerden biri, karşımdakinin halinden anlamaya çalışmaktır. Bir de halimden anlayacağına emin olduğum insanların yanında rahat ederim.
Halden anlamak deyimi henüz “empati” kavramı üzerine henüz düşünülmemişken kullanılmıştır. İnsanın ruh hali üzerine düşünülmüş ve onun halini anlayarak davranmanın önemini vurgulayan bu deyimi anlamlı bulurum.
Halden en iyi anlayanların daha önce o durumu bizzat deneyimlemiş olan kişiler olduğunu düşünebiliriz.
Bazı olayları deneyimlemeden, o olayın yaşatacağı duyguyu tam olarak kestiremiyoruz.
Ne zaman ki o hakkında atıp tuttuğumuz şey başımıza geliyor o zaman karşımızdakini daha iyi anlıyoruz.
***
Daha önce aynı tür deneyimleri paylaşmış kişiler daha kolay empati yapabiliyorlar.
Birbirlerinin halinden daha iyi anlıyorlar. Grup terapilerinin başarılı olmasının sebebi de budur.
Halden anlamak için olumsuz şeyler yaşamak şart değildir. Örneğin yeni kızını evlendirmiş bir kadın, yakında kızını evlendirecek başka bir annenin neler hissettiğini, düşündüğünü kendinden yola çıkarak kolayca tahmin edebilir.
Ancak günümüzde empati becerisi olarak adlandırılan halden anlama aslında o olayı yaşamasak bile kendimizi o kişinin yerine koymamız gerektiğini öğretiyor. Yani halden anlamamız için illaki damdan düşmemize gerek yok.
Karşımızdakini anlamak istiyorsak gerçekten onun ruh halini anlamaya çalışmak ve davranışlarının nedenini kestirmek önemli!
Bize en iyi gelen insanlar halimizden anlayanlar!
İlk adımda bizi yargılamadan neden o şekilde davranmış olabileceğimizi anlamaya çalışanlar! Hatalı bile olsak, hatamızı söylerken bile aslında halimizden anlamaya çalışanlar!
Sizin halinizden en iyi kim anlar? En çok sizi kim anlamadığında kırılırsınız? Siz en çok kimlerin halinden anlarsınız? En son kimi anlamaya çalıştınız?
Çaba göstermeyene enerji harcamayın
Tabii halden anlamaya çalışmak sınırsız empati demek değildir. Veya “sen ne yaparsan yap ben senin halinden anlarım” diyerek karşı tarafa bizi üzmesi için açık çek vermek de değildir.
Sadece karşımızdakine bize kasıtlı olarak bir yanlış yapmadığı sürece onun halinden anlayacağımızın güvencesini vermektir.
Birisinin bizi anladığını veya anlamaya çalışacağını bilmek bizi her zaman rahatlatır. Bunun terapötik bir yanı da vardır. Terapinin de iyileştirici en önemli unsuru danışanınızı anlamanız ve onun da bunu hissetmesidir.
Bu sadece terapi için geçerli bir gerçek değildir. Ailemizin, arkadaşlarımızın ve ilişkide olduğumuz kişilerin de bizi anlamasını isteriz. Ancak sürekli olarak anlaşılmak için beklemeyin. Siz de kendinizi anlatmak için emek sarf edin.
Anlaşılmadığınızı hissettiğiniz durumları düzeltin. Karşınızdakine de size kendini anlatması için şans verin. Anlaşılmak, iyileşmek için önemli bir adımdır. Anlaşılmamak ise huzursuzluğu devam ettiren veya tamamen içe kapanmaya sebep olan bir durumdur.
O halde hem karşınızdakini anlamaya çalışın hem de sizi anlayanlarla dost olun. Sizi anlamayan ama daha da önemlisi anlamak için çaba sarf etmeyen kişilere enerjinizi harcamayı bırakın!