Kim sever bekle-meyi? Sıkıntılı bekleyişler çok zordur, insanın içini kemirir, hayatla bağlantısını koparır, odaklanmasını engeller, ruhunu daraltır, kısacası insanın psikolojisini darma duman eder.
Beklemek güzel haliyle bile zor bir iştir, güzel haber alacağınızı bilseniz bile beklerken insanın yüreği çarpar, vakit geçmek bilmez.
Yaşamın içinde bekleme salonunda kaldığımız çok zaman vardır. Hayat bazen çok hızlı akarken bazen de “buyurun sizi biraz bekleme salonuna alalım” diyebilir.
Bekleme salonlarında beklemek de bir hayli sıkıcıdır. Bir an önce hayata karışmak isteriz, beklemeyi kendimize işkence haline getiririz. O salonu kendimize dar edeceğimize beklerken üretken olmayı da pek beceremeyiz.
***
İnsan beklerken biraz sabırsız, biraz sinirli, biraz da huzursuzdur.
Bir randevunuz var gittiniz, sizi karşılayan kişi “biraz bekleteceğim, sizi bekleme salonumuza alayım birazdan geleceğim, buyurun geçin biraz bekleyeceksiniz, sizinle az sonra ilgileneceğiz” gibi girişler yaptı mı hemen merak edersiniz.
İlk aklınıza gelen soru “Burada ne kadar bekleyeceğim?” sorusudur.
***
Beklemeyi sevimsiz yapan temel şeylerden biri de işte bu belirsizliktir. Belirsizliği sevmediğimiz için, beklemenin doğası olan belirsizliğe de kolay tahammül edemeyiz.
Beklerken bir şey içer misiniz, canınız sıkılmasın bir dergi vereyim, televizyon açayım izleyin gibi yaklaşımlarda bizim boş viteste kalamayan zihinlerimizi oyalama çabasıdır.
En çok boş yere beklemeye kızarız sanırım.
Beklersin, beklersin sonra bir de bakarsın ki aslında boşuna beklemişsindir. İnsan bu durumda biraz aldatılmış, haksızlığa uğramış, kırgın ve öfkeli hisseder.
Beklentiler
Birisini bekletiyorsam inanılmaz huzursuz olurum. Kimseyi bekletmemeye çalışsam da insanlık hali bazen işler aksıyor ve kaçınılmaz geç kalıyorum.
Günümüzde cep telefonlarının olması bu konuda hem avantaj sağlıyor hem de bir dezavantaj!
Geç kalıyorsam, bekleteceğim kişiye ulaşıp en azından haber verme kolaylığı sağlıyor. Benim dezavantaj olarak yorumladığım yanı ise bu kolaylığın gereksiz bir rahatlık sağlaması!
Çünkü bekleteceğim kişiye ulaşıp haber verebiliyorsam daha rahatım ama veremiyorsam daha huzursuzum!
***
İstek dışı bekletmelerin dışında kayıtsız, bekleyene saygı duymayan, bekletmeyi alışkanlık haline getirmiş, nasılsa beklerler, beklemek zorundalar, beklemeyip de ne yapacak düşüncesinde olan kişileri çok saygısız buluyorum.
Oyalama taktiği olarak da “bekle halledeceğim, bekle arıyorum, bekle geliyorum, sen biraz bekle bu işi çözeceğim” diyen ama aslında bekletmekle zaman kazanan kişiler de karşısındakinin vaktinden çalar.
Bir toplantının başlangıç saatine vaktinde gelenler olması rağmen bazen “biraz daha bekleyelim, herkes gelsin” denir.
Bu durumda kim ödüllendirilmiş oluyor? Tabii ki geç kalanlar! Vaktinde gelenleri geç kalanlar için beklettiğinizde bu adil olmuyor.
Zaman hepimiz için çok önemli, hiçbirimiz zamanımızı boşa harcamak istemeyiz.
Ama beklememiz gereken durumlarda da sakinliğimizi korumak, sabırlı olmak da önemli bir beceridir.
Hayat sizi bekleme salonuna davet ettiğinde, arkanıza yaslanıp biraz dinlenmeyi deneyin, sürekli gözünüzü kapıya dikmekten daha iyi gelir!