Dünya Kadınlar Günü pek çok ülkede çiçeklerle kutlanıyor. Oysa Kadınlar Günü’nün tarihi çiçeklerle değil çilelerle dolu. Gastronomi sektöründe kadının kıymeti yeni anlaşılıyor, halbuki anadan kıza geçen yemeklerimizde kadın elinin tadı var
İlk kez 1857’de New York’ta kadın tekstil işçileri ağır çalışma şartlarına karşı çıkmak için greve giderler. Grevin yayılmasından korkan patronlar, işçileri fabrikaya kapatırlar. Ancak talihsiz bir yangın sonucu içeride hapis kalan kadınların çoğu can verir. Amerika’da kadın mücadelesi yıllarca devam eder, sonunda 28 Şubat 1909 tarihinde ilk büyük Kadınlar Günü kutlaması yapılır. İlk uluslararası kutlama kararı ise Alman devrimci Clara Zetkin’in önerisiyle Danimarka’da 1910 yılında düzenlenen İkinci Sosyalist Enternasyonal Kadın Konferansı’nda alınır.
Birinci Dünya Savaşı ile kesintiye uğrayan kutlamalar 1917 yılında St. Petersburg’da, kadınların başlattığı bir başka grev dalgası ile tekrar canlanır. Kadın işçilerin haklarını almak için başlattığı ekmek ve barış eyleminin sonucunda kadınlara seçme hakkı verilir. Gregoryen takvime göre 8 Mart’a denk gelen gün, kadın mücadelesinin günü olur.
Mimozalar ve kadınlar
İkinci Dünya Savaşı sonrası, İtalya’da da Kadınlar Günü tekrar gündeme gelir. Daha önceleri 8 Mart tarihi İtalyan Komünist Partisi tarafından kutlandığı için, savaş yıllarında faşistlerce yasaklanmıştır. Tüm İtalyan kadınlarını temsil eden UDI (Unione Donne Italiane-İtalyan Kadınlar Birliği) organizasyonu üstlenir ve bir sembol arayışına girer. Madem 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın sembolü kırmızı karanfildir, Kadınlar Günü’nün de bir çiçeği olması gerekir. Mart ayında Roma tepelerini sarıya kesen salkım salkım mimozalar baharın müjdecisi ilk çiçek olarak tartışmasız kadınlara en çok yakışan çiçek olur. Mimoza, artık kadınlar gününün vazgeçilmez çiçeği. İtalya’da pastanelerin vitrinleri sapsarı oluyor, tıpkı mimoza çiçeğine benzeyen Torta di Mimosa ile Kadınlar Günü kutlanıyor. Mimoza pastası, içi pastacı kreması ve ananas parçacıkları ile doldurulmuş üzeri mini ponpon gibi ufalanmış pandispanya hamuru ile kaplanmış bir pasta. Kadınların çileli geçmişini çiçek gibi iç açıcı bir pastayla kutlamak en güzeli.
Gastronominin duayen kadınları
83 yaşındaki Claudia Roden ile 80 yaşındaki Nevin Halıcı, gastronomi dünyasında iki öncü kadın. Peki, bu iki kadın arasında yıllara dayanan çok büyük bir dostluk bağı bulunduğunu biliyor muydunuz? Geçen hafta İstanbul’da bir araya geldiler ve eski günleri yad ettiler, genç kızlar gibi kıkırdayarak anılarını tazelediler. Claudia Roden, Orta Doğu ve Akdeniz mutfağını Batı dünyasında ilk gündeme getiren kişi. Baba tarafından Halepli, anneannesi ise İstanbullu; Kahire’de büyümüş, sonra Londra’ya yerleşmiş. Yahudi mutfağı üzerine referans niteliğinde muhteşem bir kitabı var. Nevin Halıcı ise Türkiye’de henüz kimseler yemek araştırmaları yapmazken Anadolu mutfağını ilk araştıran ve yazan kişilerden biri.
İkisini buluşturan mutlu tesadüf ise 1980’lerde Londra’da kültür ataşesi olan Gülsen Kahraman’ın sayesinde gerçekleşiyor. Roden, Gülsen Hanım’ın davetiyle Türkiye’ye geliyor ve Konya’da Nevin Hanım’ın ağabeyi Feyzi Halıcı, onu konuk ediyor. O sıralarda İzmir’de öğretmenlik yapan Nevin Hanım ile buluşuyor. Bu buluşma Türk mutfağı için sihirli bir başlangıca işaret ediyor.
Nevin Halıcı hepimizin öncüsü olarak 1987’de Oxford Yemek Sempozyumu’na katılıyor; bir benzerini Feyzi Halıcı ile 10 yıl boyunca 5 kez Türkiye’de düzenliyor ve tüm Oxford sempozyum yazarlarını buraya getiriyor. İngiltere’de Türk mutfağı ve Sufi mutfağı üzerine kitaplar yayınlıyor. Her ikisini de yıllardır tanımanın ve 2007 yılından beri Nevin Halıcı’nın bayrağını Oxford’da taşımanın haklı gururunu yaşıyorum. 80’lik genç kızlarla buluştuk; beraberce müzeler gezdik, kahveler içtik ve bol bol eski günlerden konuştuk.
Torta dı Mımosa
Pandispanya için:
5 yumurta
150 gram şeker
100 gram un, 50 gram nişasta
1’er paket kabartma tozu ve vanilya
Yumurtaları bir mikserle iyice çırpın, şekeri ekleyin ve çırpmaya devam edin. En son kuru malzemeleri karıştırın ve eleyerek bir spatula yardımıyla karışıma yedirin. Yağlanmış, unlanmış yuvarlak bir kek kalıbına dökün ve 180 derecede 30-35 dakika pişirin.
Pasta kreması için:
750 mililitre süt
3 yumurta
6 çorba kaşığı şeker
6 çorba kaşığı un
Sütü bir parça limon kabuğuyla kaynama noktasına kadar ısıtın. Yumurta, şeker ve unu birlikte çırpın. Sütü azar azar ılıştırarak karışıma ekleyin. Hepsini tekrar ateşe alıp koyu bir krema elde edene kadar sürekli karıştırarak pişirin. Soğumaya bırakın.
İçi için:
1 kutu soğuk süt kreması
2 çorba kaşığı pudra şekeri
Ananas konservesi
Pandispanyayı enine üç eşit kata kesin. Ortadaki katı kenara ayırın. Süt kremasını şekerle çırpın. Soğumuş pasta kremasına ekleyin. Ananas dilimlerini süzün. Şurubu ile alt ve üst kat keki ıslatın. Ananasları ufak doğrayın ve krema karışımına katın. Pandispanya katları arasına üçte ikisini döşeyin, kalanı üstüne sıvayın. Kenara ayırdığınız orta kat keki ise küp küp kesin ve pastanın üstünü bu ponpon gibi kek parçalarıyla kaplayın.