Sanırım nisanın başıydı, Özen Yula ile bir telefon konuşması yapmıştık. “Güzel bir haberim var” diye girmişti söze. “Herhalde yeni bir tiyatro oyunu” diye düşündüm, çok daha güzeli geldi: Yeni bir tiyatro salonu. Hatta daha iyisi; yeni bir kültür – sanat merkezi. Yazar – yönetmen Özen Yula’nın genel sanat yönetmenliğinde.
Böyle şeylerin haberini almamızla o merkezin kapılarını açması arasında aylar – yıllar olmasına, hatta bazen bir türlü açılamamasına alışkın biri olarak, bir ay geçmeden HoP’ta (House of Performance) oyun izleyeceğime ihtimal vermezdim, o da oldu. Yepyeni yüzüyle Bakırköy’ün ünlü Avşar sinemalarının yerine açılan HoP, 26 Nisan’da seyircilerini buyur etti, geçen hafta da ilk oyunları “Dostlarla Akşam Yemeği” perde açtı.
Önce merkezden biraz söz edelim; bu mekânın hayata geçmesini sağlayan üçlü; sanata yatırımın geleceğe yatırım olduğunu gören ve genel sanat yönetmeni olarak da Özen Yula gibi bir isme ulaşan Harun Türk, Hakan Haksun ve Bosna Altın. Sadece tiyatro oyunlarına değil konserlere, atölyelere, seminerlere de ev sahipliği yapmayı amaçlayan HoP’un birinci katında 411 kişilik performans salonu, zemin katında daha küçük bir gösteri sahnesi ve iki adet sinema salonu mevcut.
Yula’nın tiyatro salonuna İstanbul seyircisini buyur etmek için ilk oyun olarak seçtiği “Dostlarla Akşam Yemeği”, Amerikalı yazar Donald Marguiles’e ait. 1999’da Off-Broadway’de perde açmış, 2000 yılında da Pulitzer ödülü almış bir metin. İnsana dair son derece evrensel ve her daim güncel konuları komik, sahici, hatta sahici olunca kaçınılmaz olarak da acımasız bir bakış açısıyla ele alıyor; aşk, evlilik, aldatma, ayrılık gibi. Birbirleriyle çok yakın görüşen orta yaşlarında iki çiftimiz var; Gabe (Ahmet Tansu Taşanlar) ile Karen (Özge Borak), Tom (Ümit Kantarcılar) ile Beth (Derya Artemel). Mutlu olduklarını varsaydıkları evliliklerini 10 küsur yıldır paralel olarak sürdürmekteler. Perde açıldığında Gabe ile Karen şahane bir İtalya seyahatinden dönmüşler, arkadaşlarına bir akşam yemeği hazırlayıp seyahat anılarını anlatma hevesindeler. Lakin Beth tek başına gelmiş, Tom’un iş seyahatinde olduğunu bildirmiş. Gecenin sonunda da bombayı patlatıyor: Tom başkasına âşık olmuş, “seni sevmiyorum artık” demiş, evi terk etmiş.
Bu beklenmedik bilgi, diğer ‘mutlu’ çiftimizin ilişkisine de yansıyor tabii, kaçınılmaz olarak. Hem kendi tanıştırdıkları arkadaşlarının ayrılığında taraf olmak hem de kendi ilişkilerine dönüp bakmak durumunda kalıyorlar. Arada bir geri dönüşle 12 yıl öncesine; Gabe ile Karen’ın ilk evlendikleri ve Tom ile Beth’i tanıştırdıkları kır tatiline bakıyoruz, o zaman nasıldılar, bugün nasıllar… Ve acaba “ve sonsuza kadar mutu yaşadılar” vaadindeki ‘mutlu son’ ne olabilir?
Özen Yula’nın sade ve tempolu bir rejiyle sahneye taşıdığı, zekice yazılmış, her izleyeni bir tarafından yakalayacak bir oyun, “Dostlarla Akşam Yemeği”. Almila Altunsoy imzalı dekor, oyunun bütün mekânlarını sahnede aynı anda görmemizi sağlıyor, Ayşe Sedef Ayter’in ışık tasarımıyla her bir parça sırayla işlev kazanıyor. Oyunculuklara çok görev düşen bir metin, “Dostlarla Akşam Yemeği”. Karşımızda da zamanla aralarındaki uyumun artacağını düşündüğüm, başarılı bir dörtlü var. Özellikle Özge Borak ile Ahmet Tansu Taşanlar’ın yumuşak, su gibi akan oyunculuklarıyla izlemesi çok keyifli bir çift olduğunu belirtmek isterim. Oyuna dair bir itirazımı ekleyerek: Muammer Öztat imzalı çevirinin zaman zaman “ben kesinlikle çeviriyim” diyen yerleri var, bir güncelleme oyunun keyfini daha da artıracaktır.