“Bi Parça Plastik” / Hemzemin Tiyatro
Yazan: Marius von Mayenburg, Çeviren: Erce Kardaş, Proje Koordinatörü: Damla Sönmez, Dekor: Başak Özdoğan, Kostüm: Hare Sürel Damla Sönmez, Işık: Ushan Çakır, Müzik: Alper Aytekin Dorukhan Yaldız, Oynayanlar: Süreyya Güzel, Rıfat Şungar, Damla Sönmez, Erce Kardaş, Ushan Çakır
Karı koca olarak aynı evde yaşamaya başlamak, bir aile olmak tamam da yemeği kim yapacak? Ya yemekten sonra ortaya çıkan bulaşıkları kim yıkayacak? Her gün giyilip kirletilen çamaşırlar kimin sorumluluğunda? Peki, insanın gün boyu üretip etrafa saçtığı onca ‘organik’ kir pas? Tuvaleti temizlemek kimin işi, tuvaleti?
Ulrike ile Michael’ın da bunları tartışma lüksüne sahip sınıftan her çift gibi, bu tür dertleri var. Michael doktor, Ulrike sanat tarihi okumuş ama bir sanatçının kişisel asistanlığını yapmakta. Her ikisi de çok meşgul insanlar, ne birbirlerine ayıracak doğru düzgün zamanları var ne de fevkalade sorunlu ergen çocukları Vincent’a.
Ulrike’ye artık “her şey fazla gelmeye” başlamış. Michael desen, uykusuz gecelerden muzdarip, psikolog hayatını değiştirmesini öneriyor. Neticede, hayatlarının ‘yükünü’ üzerlerinden alması için Bayan Schmitt ile anlaşıyorlar. Yani evlerini silip süpürecek, küveti parlatacak, alışverişi yapıp çöpleri dezenfekte edecek, tabii ki yemeklerini pişirecek ve Vincent’la ilgilenecek bir gündelikçi kadınla; Jessica ile.
Hayaller, eşitlik, hak, hukuk
Kendileri bu arada ne yapacak diye merak ederseniz, sanat galerisinde şampanya içmek, hayat kurtarıcı rolüne soyunmak ve bol bol konuşmak için vakitleri olacak. Michael Sınır Tanımayan Doktorlar’a katılıp Ortadoğu’da kendi deyişiyle “sinekler gibi ölen” insanlara yardıma gitmeyi hayal ederken, Ulrike eşitlikten, haktan, hukuktan söz edip Jessica’nın ter kokusundan rahatsız olduğu için onu kovmak isteyecek.
Ortada bir de Ulrike’nin patronu, ünlü sanatçı, tükenişten depresyona sürüklenen Haulupa var ki oa da bu sırada yeni projesi için Jessica’yı ilham perisi ilan edecek. Koskocaman bir pislik dağı ve yerlerde sürünerek onu temizleyen bir kadın! Nasıl enteresan ve sahici bir sanat eseri.
Yeni kurulan Hemzemin Tiyatro’nun ilk oyunu “Stück Plastik / Bi Parça Plastik”, bu beşli üzerinden orta sınıf ikiyüzlülüğünü sorgulayan bir kara komedi ki zaten bu, yazarı Marius von Mayenburg’u en çok ilgilendiren meselelerden biri. Çağdaş Alman tiyatrosunun önde gelen yazarlarından olan Mayenburg, bu oyunu yazarken “Ezilenlerin hakları savunduğunu iddia eden ama kendi tuvaletini temizlemeyen, politik ideallerini hayatlarına geçirmeyen” insanlardan yola çıktığını anlatıyor. Sahip olduklarını iddia ettikleri ideallerini değil ev işlerin bölüşmek, çocuk yetiştirirken bile uygulayamayan Ulrike ve Michael gibi.
Kadrosu parlak
Hemzemin Tiyatro’da Sündüz Haşar tarafından sahneleneceği duyurulan oyun, yaşanan bazı ayrılıklar sonucu ekip rejisiyle DasDas Sahne’de seyirciyle buluştu. Son derece parlak bir oyuncu kadrosu var ki, oyunun en önemli artılarından biri bu. Süreyya Güzel ile Rıfat Şungar, birbirlerinin ağzından lafı kapıp kimsenin kimseyi dinlemediği, duysa da anlamadığı bir sağırlar diyaloğunu bütün hayatlarına yayan sinir bozucu çiftte şahaneler. Damla Sönmez Jessica Schmitt’in “Ben işime bakarım, her şeyi temizlerim, hiç sorun etmem” diyen dünya tatlısı sükûnetinin altında bir volkanın fokurdamakta olduğunu hiç altını çizmeden hissettiren, ölçülü bir oyunculuk sergiliyor. Ushan Çakır, upuzun ve takip edilmesi zor monologlarına ve bütün handikaplarına rağmen Haulupa’dan kendisine delilikle dâhilik arasında bir yer vehmeden, renkli bir karakter çıkarmayı başarmış. Handikaplar diyorum, çünkü
Oyunu eğlenceli ve akıcı bir Türkçeyle çeviren Erce Kardaş, aynı zamanda Vincent’ı oynuyor. Başak Özdoğan, mutfaktan banyoya, yemek odasından salona, evin her köşesini bir sergi salonu duygusu verecek şekilde gösteren bir dekor tasarımı yapmış.
Özenle kotarılmış, eğlenceli bir oyun, “Bi Parça Plastik”. Soğukkanlı, hatta sinir bozucu bir komedisi, son derece sürprizli bir sonu var. Etrafınızda ne çok ikiyüzlü Ulrike ve Michael, ihmal edilmiş Vincent, şişirilmiş Haulupa olduğunu düşünerek çıkıyorsunuz. Bir de o mutfağa saçılan - bir kısmını Damla Sönmez’in temizlediği - pisliği kimin toplayacağını. Schaubühne’deyken yapılan röportajda Mayenburg’a sormuşlar; “Ne yapalım, bu onların işi” demiş; “Daha az kirletmek mümkün değil miydi diye düşündüm ama tiyatro yaparken aklınızda bu konu olmamalı”.